KENDİNCE Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

KENDİNCE harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli KENDİNCE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

CİDE9, CEDİ9, İNCE7, NİCE7, NECE7, NECİ7, CENK7, DİNK6, DİNE6, DENK6, DENİ6, EDİK6, KEDİ6, ENİK4, EKİN4, ENEK4, İNEK4, İKEN4, KENE4, NİNE4, NENE4

ENİK

[isim]

  • Kedi, köpek vb. çok memeli hayvanların yavrusu

    Köyün mezbelesinde, köpek enikleriyle insan yavruları birbirine karışmış, oynaşıyorlar. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[argo]

  • Çocuk

    Evliyim ya, üç de enik var arkamda. - Necati Cumalı

EKİN

[isim]

  • Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum

    Yağmur, vaktinde ve yeterince yağmalı; ekinlere kına, pancarlara kurt düşmemeli. - Tarık Buğra

  • Kültür, hars

Birleşik Kelimeler: ekin biti, ekin iti, ekin kargası

ENEK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Enenmiş, burulmuş, erkekliği giderilmiş

İNEK

[isim]

  • Dişi sığır

[argo]

  • Çok çalışan öğrenci

[kaba konuşmada]

  • İbne

[sıfat]

[mecaz]

  • Aptal, bön

Birleşik Kelimeler: inekhane, inek yağı, sağmal inek, denizineği, Macar ineği, süt ineği

KENE

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kene gibi yapışmak

Birleşik Kelimeler: kene ağacı, kene göz, kene otu

NİNE

[isim]

  • Torunu olan kadın, büyükanne, nene

    Altmışlık bir ninenin evinde oda tutmuştum. - Aka Gündüz

  • Yaşlı kadın

    Deminki ihtiyar nine, bu sağlam yapılı Türk evlerini, yerlilerin nasıl yaktıklarını, kendilerini şehirden nasıl kovduklarını bize anlattı. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[ünlem]

  • Yaşlı kadınlar için kullanılan bir seslenme sözü

Birleşik Kelimeler: kadınnine, sütnine

NENE

[isim]

  • Nine

[eskimiş]

  • Anne

DİNK

[isim]

[halk ağzında]

  • Pirinci kabuğundan ayırmak veya bulgur dövmek için kullanılan dibek
  • Şayak, aba vb.ni dövmek için kullanılan araç

DİNE

[isim]

[halk ağzında]

  • Konaklama yeri

    İsmini duyduklarımızın, bildiklerimizin kimi çayımdan, kimi dinemden geçti. - Falih Rıfkı Atay

DENK

[isim]

  • Yük hayvanlarının sağ ve soluna konulan iki yük parçasından her biri

    Yükün bir dengi fasulye, bir dengi nohut.

  • Yatak, yorgan, kumaş vb. eşyanın sarılıp bağlanmış biçimi, balya

    Denklerin üstünde zayıf bir delikanlı hazin bir ayrılık türküsü çağırıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[fizik]

  • Destekleri paralel, yönleri aynı, şiddetleri eşit bulunan güçler

Ata Sözleri ve Deyimler

  • denk yapmak

[sıfat]

  • Ağırlık bakımından eşit olan

[isim]

[eskimiş]

  • 0,80175 gram olan ağırlık ölçü birimi

[mecaz]

  • Uygun, nitelik yönünden eşit

    Çok aradım bulamadım dengimi / Elvan çiçeklerden aldım rengimi - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dengi dengine
  • dengine getirmek
  • dengiyle karşılamak
  • denk düşmek
  • denk gelmek
  • denk getirmek

Birleşik Kelimeler: denk küme, kafa dengi

DENİ (Kelime Kökeni: Arapça denī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Alçak, kötü, kişiliksiz (kimse)

EDİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Yumuşak ve renkli sahtiyandan yapılmış yarım konçlu lapçın
  • Kısa çizme

KEDİ

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kedigillerden, memeli, köpek dişleri iyi gelişmiş, çevik ve kuvvetli, evcil, küçük hayvan, pisik (Felis domesticus)

    Evcil kedi. Ankara kedisi. Van kedisi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kedi ciğere bakar gibi bakmak (veya süzmek veya seyretmek)
  • kedi gibi
  • kedi gibi dört ayak üzerine düşmek
  • kedi ile harara (veya çuvala) girmek
  • kedi ile köpek gibi
  • kedi ne, budu ne?
  • kedinin boynuna ciğer asılmaz
  • kedinin gideceği samanlığa kadar
  • kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler
  • kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı
  • kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar
  • kedi olalı bir fare tuttu
  • kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir
  • kediye peynir (veya ciğer) ısmarlamak
  • kedi yetişemediği (veya uzanamadığı) ciğere pis (veya murdar) dermiş
  • kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır

Birleşik Kelimeler: kediayağı, kedi balı, kedi balığı, kedibastı, kedidili, kedigözü, kedi nanesi, kedi otu, kediyaladı, Ankara kedisi, bozkır kedisi, denizkedisi, külkedisi, Siyam kedisi, Van kedisi, yaban kedisi

İNCE

[sıfat]

  • Kendi cinsinden olanlara göre dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı

    İnce minare. İnce değnek. İnce kitap.

  • Zayıf

    Sarışın, kuru, ince bir kadındı. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Taneleri ufak, iri karşıtı

    İnce un. İnce kum.

  • Aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı

    İnce nakış.

  • Ayrıntılı

    Bugün temizlikçi geliyor. Şöyle ince bir temizliğe... - Tomris Uyar

  • Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar)
  • Tiz (ses), pes karşıtı

    İnce bir çocuk sesinin hırçınlaştığı, ağladığı işitildi. - Reşat Nuri Güntekin

  • Hafif, gücü az

    Hiçbir hareket bu gülüş kadar belirsiz ve ince değildir. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı

    Aletler, uzun denemelerin, ince hesapların, birbirini tamamlayan bilgi ve diğer aletlerin mahsulüdür. - Mehmet Kaplan

[mecaz]

  • Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı

    Bu gülümseyişte, herkesin hemen seçemeyeceği bir ince alay gizli. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ince düşünmek
  • ince eleyip (veya eğirip) sık dokumak

Birleşik Kelimeler: ince ağrı, ince ayrım, ince bağırsak, ince donanma, ince düşünceli, ince gül yağı, ince hastalık, ince iş, ince karın ağrısı, ince kesim, ince saz, ince ses, ince sıva, ince tutkal, ince ünlü, ince yağ, ince yapılı, ince zar, inceden inceye

NİCE

[sıfat]

  • Kaç, ne kadar
  • Birçok

    Yalılarda nice yük odaları, oda gibi büyük kilerler vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[zarf]

  • (ni'ce) Nasıl

[zarf]

  • (ni'ce) Uzun süreden beri

Birleşik Kelimeler: nice nice, bir nice