KENARSIZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
KENARSIZ harflerini içeren 5 harfli 28 kelime bulunuyor. 5 harfli KENARSIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ARSIZ10,
ERKÂN (Kelime Kökeni: Arapça erkān)
-
Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler
Yüksek sınıf mahalle erkânını da konaklarına uğrayıp meseleden haberdar eder. - Refik Halit Karay
-
Yol, yöntem
Onun arkasına bu yolda, bu erkânda gelmiş geçmiş ustalar, pirler vardı. - Ömer Seyfettin
- General veya amiral aşamasındaki askerler
Ata Sözleri ve Deyimler
- erkân göstermek
Birleşik Kelimeler: erkânıharbiyeiumumiye, erkânıharp, erkân kürkü, erkân minderi, adap erkân, yol erkân, hükûmet erkânı, çarıklı erkânıharp
EKRAN (Kelime Kökeni: Fransızca écran)
- Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
- Beyaz perde, görüntülük
- Televizyon camı, görüntülük
Birleşik Kelimeler: ekran koruyucu, sayfa ekran
KARNE (Kelime Kökeni: Fransızca carnet)
- Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge
-
Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge
Ekmek karnesi. Vapur karnesi.
Birleşik Kelimeler: çalışma karnesi, sağlık karnesi
KENAR (Kelime Kökeni: Farsça kenār)
-
Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka
O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi. - Orhan Veli Kanık
- Bir şeyi çevreleyen çizgi
-
Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri
Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade.
-
Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer
Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar. - Memduh Şevket Esendal
- Yan
-
Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri
Bir üçgenin kenarları.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kenar (veya kenarını) bastırmak
- kenara atmak
- kenara çekilmek
- kenarda kalmak
- kenar gezmek
- kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz
Birleşik Kelimeler: kenar atışı, kenar bobini, kenar mahalle, kenarortay, kenar semt, kenar suyu, kenarda köşede, kenarın dilberi, çeşitkenar, derkenar, dörtkenar, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar
ASKER (Kelime Kökeni: Arapça ʿasker)
-
Orduda görev yapan erden generale kadar herkes
Adına ve şimdi gördüğüm şahsiyetine zaten hayran olduğum büyük askerin bu alakası beni heyecana düşürmüştü. - İbrahim Alâeddin Gövsa
-
Askerlik görevi veya ödevi
Askerden dönmek.
-
Er
Dışarıda kolları kırmızı beyaz işaretli askerlerin taşıdığı boş sedyeler süratle uzaklaşıyor. - Nazım Hikmet
-
Topluluk düzenine saygısı olan, disiplinli
Asker adam.
-
Yurdunu iyi koruyan, kahraman özelliği taşıyan
Asker millet.
Ata Sözleri ve Deyimler
- asker çıkarmak
- askere alınmak
- askere çağrılmak
- askere gitmek
- asker etmek (veya eylemek)
- asker gibi
- asker olmak
Birleşik Kelimeler: asker hastanesi, asker kaçağı, asker ocağı, asker tayını, kazasker, serasker, yedek asker, hassa askeri
ENSAR (Kelime Kökeni: Arapça enṣār)
- Hz. Muhammed'e hicret zamanında yardım eden Medineliler
KARIN
-
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu. - Ömer Seyfettin
-
Döl yatağı
Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı. - Halide Edip Adıvar
-
Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm
Geminin karnı. Şişenin karnı.
-
Mide
Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi. - Halide Edip Adıvar
-
İç, gönül, akıl, kafa
Ben senin karnındakini ne bileyim?
- Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme
- Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar
Ata Sözleri ve Deyimler
- karın doyurmak
- karnı büyümek
- karnından konuşmak (veya söylemek)
- karnını doldurmak
- karnı tok it gölgede yatar
- karnı tok, sırtı pek
- karnı zil çalmak
Birleşik Kelimeler: karın ağrısı, karın boşluğu, karıntası, karın tokluğuna, karın zarı, karından ayaklılar, karından bacaklılar, karnı aç, karnı burnunda, karnı geniş, karnıkara, karnı kara, karnı tok, karnıyarık, karnından konuşan, orta karın, yumuşak karın, aç karnına, tok karnına
KIRAN
-
Kırma işini yapan (kimse)
Taş kıran işçiler.
-
Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık veya başka neden, ölet, afet
Kıranları ve zelzeleleri, feyezanları ve harpleri görmüşlerdir. - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- kıran girmek
Birleşik Kelimeler: kıran kırana, bacakkıran, buzkıran, dalgakıran, dalkıran, danakıran otu, evcikkıran, fındıkkıran, filizkıran, kayışkıran, Kervankıran, kılkıran, malkıran, pirekıran, sabankıran, saçkıran, taşkıran, yelkıran, yıldırımkıran
- Kıyı, kenar, çevre, uç
- Dağ sırtı, tepe, bayır
- Kıraç toprak
- Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı
SERAK (Kelime Kökeni: Fransızca sérac)
- Dik yerlerden inen buzullarda, derin yarılmalar sebebiyle buz parçalarının koparak aşağıya düşmesi
KASNI
- Çadıruşağı, şeytantersi ağacı vb. bitkilerden elde edilen bir zamk
KASIR (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṣr)
-
Köşk
Padişah bu kasırdan donanmanın sefere çıkışını izlermiş. - Ahmet Ümit
NAKIS (Kelime Kökeni: Arapça nāḳiṣ)
- Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan
- Özrü, kusuru olan
- Eksi
-
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan biçimde
Nakıs kalan bilgilerimizi ikmale uğraşırlar. - Hüseyin Cahit Yalçın
NASIR (Kelime Kökeni: Arapça nāsūr)
-
En çok el ve ayağın sürekli sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesiyle oluşmuş deri
Ellerinde nasır, yüzlerinde nur / Yarına ümitle yürüyenlere / Bir selam uçuralım - Orhan Veli Kanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- nasır bağlamak (veya tutmak)
- nasırına basmak
Birleşik Kelimeler: nasır yakısı
SANIK
-
Suçlu olduğu sanılarak mahkemeye sevk edilmiş kimse, maznun
Reis, salonu boşalttı ve idam kararını da sanıkların gıyabında okudu. - Necip Fazıl Kısakürek
SARIK
-
Sarılarak meydana getirilen başlık
O artık sarığı ile, cübbesi ve lapçınları ile tam bir hoca efendi idi. - Tarık Buğra
- Kavuk, fes gibi bazı başlıkların üzerine sarılan tülbent, şal vb