KAZANÇLI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
KAZANÇLI harflerini içeren 5 harfli 39 kelime bulunuyor. 5 harfli KAZANÇLI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AZLIK9,
ANLAK
- Zekâ
ALKAN (Kelime Kökeni: Fransızca alcane)
- Doymuş alifatik hidrokarbonların genel adı, parafin
AKLAN
-
Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile
Karadeniz aklanı.
- Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri
KANAL (Kelime Kökeni: Fransızca canal)
-
Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu
Süveyş Kanalı.
Panama Kanalı.
-
Telefon, telgraf, radyo, televizyon vb. araçlarla iletişimi sağlayan yol, hat
Bir kanaldan ötekine geçerken aldığı yüklü transfer bedelini nasıl ödeyecekti bu kadın? - İnci Aral
- Tahtanın liflerine dik yönde açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti
- İçinden damar, sinir veya bir sıvı geçen yol
-
İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz
Mozambik Kanalı.
Birleşik Kelimeler: atmık kanalı, hava kanalı, öd kanalı, reçine kanalı, yarım daire kanalları
KALAN
- Kalma işini yapan
-
Artan, mütebaki
Kalan on lirayı Aliş'e verdim. - Halikarnas Balıkçısı
- Bir çıkarmanın sonucu
- Bölme işleminde bölünenden artan sayı
ANLIK
-
Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane
Beni hatırlatıyor, benimle olmayı anlık bir duygu hâlinde olsa da istiyor muydu? - Tarık Buğra
- Bir anda oluşan, gelişen, spontane
- Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme yetisi
- Anlama gücü, usa vurma, yargılama, müdrike, entelekt
Birleşik Kelimeler: bir anlık
ANALI
- Anası olan
Ata Sözleri ve Deyimler
- analı kuzu, kınalı kuzu
Birleşik Kelimeler: analıkızlı
KANLI
-
Kan bulaşmış
Öldürdüğü güzele ağlayan bu katilin / Elleri kanlı fakat gözyaşları temizdi - Enis Behiç Koryürek
- Kanı olan
-
Kan dökülmesine neden olan
Bu savaş çok kanlı olacak, beyler. - Tarık Buğra
- İsteyerek kan dökmüş olan (kimse), hunriz, katil
-
Kanlanmış olan
Kanlı göz.
-
Kan davasında taraf olan kimse
Oğlumun kanlısı Abbas kâfiri değil, oğlumun kanlısı Esme'dir. - Yaşar Kemal
-
Kanı yoğun olan, demevi
Kanlı adam.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kanlı gömlek gizlenemez
- kanlısı olmak
- kanlı yaş (veya yaşlar) dökmek
Birleşik Kelimeler: kanlı ishal, kanlı bıçaklı, kanlı canlı, kanlı katil, ağırkanlı, delikanlı, serinkanlı, sıcakkanlı, soğukkanlı
KALIN
-
Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı
Alt katta her tarafın pencereleri kalın, sık demir parmaklıklarla örtülüydü. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
- Enli ve gür (kaş)
-
Yoğun, akıcılığı az olan
Kalın bir sis tabakası.
-
Etli, dolgun
Dudakları kalın, yüzü ergenlik içinde... - Memduh Şevket Esendal
- Pes (ses)
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalın incelene kadar ince süzülür
Birleşik Kelimeler: kalın bağırsak, kalın kafa, kalın ses, kalın ünlü, kalın yağ, ensesi kalın
-
Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık
Babam senden çok mu istedi kalını? - Halk türküsü
- Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü
ANZAK (Kelime Kökeni: İngilizce anzac)
- Birinci Dünya Savaşı sırasında kurulan, Avustralya veya Yeni Zelanda birliklerinin ortak adı
ALNAÇ
- Cephe
ALÇAK
-
Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı
Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna. - Elif Şafak
- Aşağıda olan, yüksek olmayan (yer)
-
Kısa (boy)
Alçak boylu bir adam.
- Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain
Ata Sözleri ve Deyimler
- alçaktan uçmak
- alçak uçan yüce konar, yüce konan alçak uçar
- alçak yerde tepecik kendisini dağ sanır
- alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır
- alçak yer yiğidi hor gösterir
Birleşik Kelimeler: alçak basınç, alçak gerilim, alçak gönüllü, alçak kabartma, alçak ses, alçak yaylak, yalımı alçak
ÇANAK
-
Toprak, metal vb. bir maddeden yapılmış yayvan, çukurca kap
Oradaki sigara çanağından bir Gelincik alıp yaktıktan sonra anlattı. - Burhan Felek
-
Göz çukuru
Kanlı çanaklarından fırlayan iri parlak gözleri, pek korkunç bakıyordu. - Ömer Seyfettin
- Çiçeğin en dışında bulunan yeşil yaprakların tümü
- Çevresine göre alçakta bulunan, derinliği genişliğinden az olan arazi
-
Göstermelik, yalan yanlış, önceden belirlenmiş sonucu almaya yönelik
O sayfaları hazırlayanlar karşımızdaki cephenin dolduruşuyla bir çanak anket düzenlediler. - Refik Erduran
Ata Sözleri ve Deyimler
- çanağa ne doğrarsan kaşığında o çıkar
- çanak tutmak (veya açmak)
- çanak yalamak
Birleşik Kelimeler: çanak ağızlı, çanak anten, çanak çömlek, çanak üzengi, çanak yalayıcı, çanak yaprak, Çanakkale, ayrı çanak yapraklılar, bitişik çanak yapraklılar, bülbül çanağı, çadır çanağı, çirişçi çanağı, dilenci çanağı, ışık çanağı, şarap çanağı
ÇAKAL (Kelime Kökeni: Farsça şaġāl)
-
Etoburlardan, sürü hâlinde yaşayan, kurttan küçük bir yaban hayvanı (Canis aureus)
Korkunç geceler, çakalların ulumaları, köpeklerin haykırışları bu ruhu da karartan gecelerde sinirleri büsbütün gevşetiyor. - Etem İzzet Benice
- Kurnaz, yalancı, düzenci, aşağılık kimse
- Titiz, huysuz
- Görgüsüz
Birleşik Kelimeler: çakal armudu, çakalboğan, çakal eriği, çakal yağmuru
ÇALAK (Kelime Kökeni: Farsça çālāk)
- Eline ayağına çabuk, atik, çevik
-
Eline ayağına çabuk, atik, çevik bir biçimde
Norveçli bir seyyah gibi çalak, köprüye indim ve vapura bindim. - Yahya Kemal Beyatlı