KAYINBABA Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
KAYINBABA harflerini içeren 4 harfli 23 kelime bulunuyor. 4 harfli KAYINBABA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Kayınbaba ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Kayınbaba olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
BABA8,
ANKA (Kelime Kökeni: Arapça ʿanḳā)
- Masallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş, Simurg, Zümrüdüanka
Birleşik Kelimeler: Zümrüdüanka
KANA (Kelime Kökeni: İtalyanca canna)
- Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler
ANIK
- Hazır
- Ballıbabagillerden, tek yıllık, mavi çiçekli, yemeklere koku vermek için kullanılan bir bitki, dağ reyhanı (Ziziphora)
AKIN
-
Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması
Adayı bir rençper akını doldurmuştu. - Sait Faik Abasıyanık
-
Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul vb. amaçlarla toplu olarak yapılan baskın
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik - Yahya Kemal Beyatlı
- Gol atmak veya sayı yapmak amacıyla karşı takımın sahasına doğru genellikle topluca girişilen hücum
Ata Sözleri ve Deyimler
- akın etmek
Birleşik Kelimeler: akınkayası, hızlı akın, karşı akın
- Kazak ve Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad
KANI
-
İnanç, düşünce, kanaat
Ahlakın da iyiliğe değil, güce dayandığı kanısındadır. - Salâh Birsel
Ata Sözleri ve Deyimler
- kanısında olmak
- kanıya varmak
KINA (Kelime Kökeni: Arapça ḥinnāʾ)
-
Kına ağacının kurutulmuş yapraklarından elde edilen, saç ve elleri boyamakta kullanılan toz
Altın tas içinde kınam ezildi / Gümüş tarak ile zülfüm düzüldü - Halk türküsü
Ata Sözleri ve Deyimler
- kına (veya kınalar) yakmak (veya koymak veya sürmek veya vurmak veya yakınmak veya yakılmak)
- kına gibi
Birleşik Kelimeler: kına ağacı, kına çiçeği, kına gecesi, kınakına, yüksük kına
AYNA (Kelime Kökeni: Farsça āyīne)
-
Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mirat
Bir elinde cımbız, bir elinde ayna / Umurunda mı dünya? - Orhan Veli Kanık
- Karagöz oyununda perde
-
Doğramacılık ve yapıcılıkta çerçeve içine geçirilen tahta veya taş levha
Kapı kanadının aynası. Çeşmenin aynası.
- Atların diz kapağı
-
İyi bir durumda, yolunda
İşimiz ayna.
-
Bir olayı, bir durumu yansıtan, göz önünde canlandıran olay, durum, şey
Bir ülkenin sanat ve kültür hayatı bir bakıma o ülkenin uygarlık aynasıdır. - Haldun Taner
- Küreğin yassı uç bölümü
- Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün
- Akıntı ve anaforun birleştiği yerde oluşan su burgacı
Ata Sözleri ve Deyimler
- ayna gibi
Birleşik Kelimeler: aynagöz, ayna taşı, ayna tırnağı, döner ayna, boy aynası, cüce aynası, deniz aynası, dev aynası, dikiz aynası, endam aynası, ışık aynası
ÂYAN (Kelime Kökeni: Arapça aʿyān)
- İleri gelenler
- Senato üyeleri
- Belli, açık
Ata Sözleri ve Deyimler
- ayan olmak
Birleşik Kelimeler: ayan beyan
AYAK
- Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü
- Bacak
-
Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri
İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var.
-
Vücudun belden aşağı bölümü
Ayağına bir pantolon çekti.
-
Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi
Senin ayağınla köye akşama kadar varamayız.
- Basamak
- Futun küpü alınarak hesaplanan değer
- Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste
- Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut
- Göl ayağı
- Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler
-
Halk edebiyatında uyak
Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenap'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler. - Salâh Birsel
-
Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta
Dikme ayağı.
- Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri
- Altılı ganyanda yer alan her bir koşu
- Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri
Ata Sözleri ve Deyimler
- ayağa düşmek
- ayağa fırlamak
- ayağa kaldırmak
- ayağa kalkmak
- ayağı (veya ayakları) dolaşmak
- ayağı (veya ayakları) suya ermek
- ayağı alışmak
- ayağı almak
- ayağı düşmek
- ayağı düze basmak
- ayağı gitmemek
- ayağı ile gelmek
- ayağına (veya ayaklarına) kapanmak
- ayağına bağ olmak
- ayağına bağ vurmak
- ayağına çağırmak
- ayağına çelme takmak
- ayağına dolanmak (veya dolaşmak)
- ayağına düşmek
- ayağına geçirmek
- ayağına gelmek
- ayağına getirmek
- ayağına gitmek
- ayağına ip takmak
- ayağına kira istemek
- ayağına sağlık
- ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim?
- ayağına sıkmak
- ayağına üşenmemek
- ayağında donu yok, fesleğen ister (veya takar) başına
- ayağını (veya ayaklarını) altına almak
- ayağını (veya ayaklarını) öpeyim
- ayağını (veya ayaklarını) sürümek
- ayağını alamamak
- ayağını bağlamak
- ayağını çekmek
- ayağını denk almak
- ayağını denk basmak
- ayağını giymek
- ayağını kaydırmak
- ayağını kesmek
- ayağının (veya ayaklar) altında
- ayağının (veya ayaklarının) altını öpeyim
- ayağının altına almak
- ayağının altına karpuz kabuğu koymak
- ayağının bağını çözmek
- ayağının bastığı yerde ot bitmez
- ayağının pabucunu başına giymek
- ayağının pabucu olamamak
- ayağının tozu ile
- ayağının tozunu silmeden
- ayağının türabı olmak
- ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin
- ayağını tek almak
- ayağını vurmak
- ayağını yorganına göre uzat
- ayağı yerden kesilmek
- ayağı yürüten baştır
- ayak açmak (veya vermek)
- ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz
- ayak almak
- ayak atmak
- ayak atmamak
- ayak ayak üstüne atmak
- ayak basmak
- ayak basmamak
- ayak çekmek
- ayak değiştirmek
- ayak diremek
- ayaklar altına almak
- ayaklar baş, başlar ayak olmak
- ayakları geri geri gitmek
- ayaklarına (veya ayağına) kara su (veya sular) inmek
- ayaklarının (veya ayağının) ucuna basmak
- ayaklarını yerden kesmek
- ayakları üstünde durmak
- ayakları yere değmemek
- ayak sürümek
- ayak tutmak
- ayak uydurmak
- ayak üstünde olmak
- ayak vermek
- ayak yapmak
Birleşik Kelimeler: ayakaltı, ayak atışı, ayak bağı, ayakbastı, ayak bileği, ayak divanı, ayak hatası, ayak havlusu, ayak işi, ayak izi, ayakkabı, ayak keseri, ayak kirası, ayak oyunu, ayak perde, ayak satıcısı, ayak tabanı, ayaktakımı, ayak tarağı, ayak tedavisi, ayak tenisi, ayak teri, ayak topu, ayakucu, ayak ucu, ayaküstü, ayaküzeri, ayakyolu, ayağı bağlı, ayağı uğurlu, ayağı üzengide, ayağına çabuk, ağırayak, altıncı ayak, arka ayak, beşinci ayak, bir ayak evvel, birinci ayak, çatal ayak, dördüncü ayak, dört ayak, düzayak, giderayak, gömme ayak, ikinci ayak, kırkayak, önayak, ön ayak, sacayak, takma ayak, üçayak, üçüncü ayak, yalancı ayak, yalın ayak, yarım ayak, tepeden ayağa, danaayağı, domuzayağı, duvar ayağı, eli ayağı düzgün, göl ayağı, horozayağı, itayağı, kazayağı, kediayağı, kurtayağı, sacayağı, tavşanayağı, tavukayağı, turnaayağı, eline ayağına çabuk
BANK (Kelime Kökeni: Fransızca banc)
- Çoğunlukla parklarda ve bahçelerde oturulacak sıra
BANA
- Ben zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi
Ata Sözleri ve Deyimler
- bana bak!
- bana da ... demesinler
- bana dokunmayan yılan bin yaşasın
- bana mısın dememek
Birleşik Kelimeler: dokunmabana
KABA
-
Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı
Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı. - Ömer Seyfettin
-
Taneleri iri
Kaba çakıl.
-
Terbiyesiz, görgüsü kıt, nezaketsiz (kimse)
Kaba, hantal, şivesiz bir sürü adamlar kafesinin önüne toplanırlar. - Refik Halit Karay
-
Hafif olduğu hâlde kalın veya hacimli
Kaba bir yün döşekle temiz bir şilte, yastık yorgan buldum. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
- Kuyruk sokumunun her iki yanındaki şişkin yer
-
Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü
Çocuklardan biri ağzından çok fena, çok kaba bir şey kaçırdı. - Osman Cemal Kaygılı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kabasını almak
Birleşik Kelimeler: kababurun, kaba but, kabadayı, kaba düzen, kaba et, kaba kâğıt, kabakulak, kaba kurgu, kaba kuşluk, kaba kuvvet, kaba saba, kaba sakal, kaba sıva, kaba sofu, kaba su, kabaşiş, kabataslak, kaba tekne, kaba yapı, kaba yel
KAYA
-
Büyük ve sert taş kütlesi
Yolun kenarındaki kayanın üstüne küfesini koydu. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu
- Kayaç
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaya gibi
- kaya uçmazsa dere dolmaz
Birleşik Kelimeler: kaya balığı, kayabaşı, kaya güvercini, kaya hanisi, kaya horozu, kaya keleri, kaya lifi, kaya örümceği, kaya sansarı, kaya sarımsağı, kaya suyu, kaya tuzu, azmankaya, cam kaya, kesme kaya, kör kaya, mantar kaya, sapkın kaya, akınkayası, kömürkayası, kumkayası, sazkayası, tatlısu kayası
YAKA
-
Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü
Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Giysilerin boyna gelen bölümüne eklenen ve türlü biçimlerde olan parçası
-
Kıyı, kenar, taraf
Sokağın karşı yakasına geçtiler. - Memduh Şevket Esendal
- Eğik yerey
- Yapıların saçaklarında, suyun içeriye sızmasını önlemek için kiremidin altıyla oluk arasına konulan metal levha
- Semt
- Sahil
- Yelkenlerin kenar ve köşeleri
Ata Sözleri ve Deyimler
- yaka bir tarafta, paça bir tarafta
- yakadan atmak
- yakadan geçirmek
- yaka ısırmak
- yakası açılmadık
- yakasına (veya yakasından) asılmak (veya yapışmak)
- yakasına çökmek
- yakasına sarılmak
- yakasını bırakmamak
- yakasını kaptırmak
- yaka silkmek
- yakayı (veya yakasını) kurtarmak (veya sıyırmak)
- yakayı ele vermek
Birleşik Kelimeler: yaka kartı, yaka paça, balıkçı yaka, bisiklet yaka, degaje yaka, haydari yaka, karayaka, kayık yaka, sosis yaka, şapşal yaka, V yaka
AYIK
-
Sarhoşluğu veya baygınlığı geçmiş olan
Şimdi konuşacağımız konuyu ayık kafayla konuşmak daha doğru olur. - Ayşe Kulin
- Sarhoşluğu geçmiş bir biçimde