KAVUŞTURMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
KAVUŞTURMAK harflerini içeren 6 harfli 31 kelime bulunuyor. 6 harfli KAVUŞTURMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AVUTUŞ17,
KATRAK
- Marangozlukta tomrukları biçmeye yarayan ve birden çok testeresi olan biçme makinesi
ARTMAK
- Büyük heybe
-
Çoğalmak
O zaman bedava binme olasılığı artardı. - Ayla Kutlu
-
Harcandıktan sonra bir miktar geri kalmak
Kumaş arttı. Yemek arttı.
- Değeri yükselmek, fazlalaşmak
KARMAK
- Karıştırmak, birbirine katmak
-
Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek
Yapı için harç karmak. Boya karmak.
Birleşik Kelimeler: betonkarar
KARTUK
- Büyük tarla tarağı
KATMAK
-
Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak
Sirkeye su katmak.
-
Bir araya getirmek
Fadime, bu yavru bolluğu arasında kuzuları çocuklara ve çocukları kuzulara katarak en olgun bir saadet içinde yaşamış. - Halide Edip Adıvar
-
Birlikte göndermek
Kafileye muhafız katmak.
- Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak
MARKKA (Kelime Kökeni: Fince)
- Finlandiya para birimi, mark
MATRAK (Kelime Kökeni: Arapça miṭrāḳ)
- Savaşmayı öğretmek için kullanılan, ucu giderek yuvarlaklaşan kalın sopa, değnek
-
Eğlenceli, gülünç, hoş
Cavcav gibi matrak oğlan var mı yahu? - Attila İlhan
Ata Sözleri ve Deyimler
- matrağa almak
- matrak geçmek
TAKMAK
-
Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek
Gözlüğünü takıp masaya eğildi. - Refik Halit Karay
-
Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek
Geline pırlanta yüzük takmışlar.
-
Ad, lakap koymak
Ona bu adı kim takmıştır, ne zaman takmıştır, bilemiyor. - Haldun Taner
-
Kuşanmak
Kılıç takmak.
-
Kendisiyle birlikte götürmek, yanına almak veya arkasından izletmek
Arabaya hafiye kıyafetinde polis memurları da takıyorlar. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Biriyle olumsuz olarak uğraşmak
Matematik öğretmeni ona taktığı için dersten kaldı.
-
Borç bırakmak
Bu eve asilzadelerin biri girip öteki giderdi. Giden kirayı takar, gelen ortalığı kasıp kavururdu. - Peyami Safa
-
Önemsemek, önem vermek, tınmak
Dün koskoca bir mebus kızıyken, bir zamanların Şalvarlı Nuriyesi'ni takar mıyım? - Adalet Ağaoğlu
-
Sınavını başaramamak
Bütün derslerden takarak sınıfta kaldı.
Ata Sözleri ve Deyimler
- takıp takıştırmak
Birleşik Kelimeler: asım takım, bultak
KURAMA
- Türkistan'da yaşayan bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse
KURMAK
-
Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek
Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. - Falih Rıfkı Atay
-
Hazırlamak
Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak! - Refik Halit Karay
-
Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek
Çocukça bir sevinçle kurduğun çalar saatleri çalıp duruyor. - Haldun Taner
-
Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak
Turşu kurmak.
-
Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek
Dünyanın en büyük imparatorluklarını kuran kimlerdi? - Orhan Seyfi Orhon
-
Yapmak, inşa etmek
Çirkin yapıları örtecek güzel yapılar kuralım. - Nurullah Ataç
- Yapmak, oluşturmak
- Ortaklık sağlamak
-
Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek
Teşkilatı ilçede sevilip sayılan bir avukat kurmuştu. - Tarık Buğra
-
Bir araya getirmek, toplamak
Divan kurmak.
-
Düşünmek
Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum. - Sait Faik Abasıyanık
-
Aklına koymak
O gitmeyi bir kez kurdu mu artık durmaz.
-
Zihinde büyütmek
Bayram Ağa, uşakların söylediklerini kurdukça kurdu. - Halide Edip Adıvar
-
Sağlamak, oluşturmak
Dostluk kurmak. İlişki kurmak.
- Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek
MUKAAR (Kelime Kökeni: Arapça muḳaʿʿar)
- İçbükey
KURUMA
-
Kurumak işi
O zaman güneşe bakan bu güzelim çayırlara oturup kurumayı bekliyorduk. - Ayla Kutlu
- Boyanın çözücüsünün buharlaşması veya bağlayıcısının kimyasal tepkime gibi çeşitli yollarla sert bir film oluşması
ŞAKRAK
-
Şen, neşeli, hayat dolu
Bu memleket musiki gibi hem melankolik hem şakrak bir memlekettir. - Sait Faik Abasıyanık
-
Şen, neşeli, hayat dolu bir biçimde
Hele genç kızlar, gelinin önünde pervane gibi şakrak ve çevik dönüyorlar. - Etem İzzet Benice
Birleşik Kelimeler: şakrak kuşu, şen şakrak
KARTUŞ (Kelime Kökeni: Fransızca cartouche)
- Merminin arkasından namluya sürülen bezden veya kartondan barut kesesi, hartuç
- Dolma kalem içine yerleştirilen mürekkep dolu tüp
- Resim yazıda kralın adını diğerlerinden farklı bir biçimde göstermeyi sağlayan oval çerçeve
- Yazıcıya yerleştirilen mürekkep dolu tüp
Birleşik Kelimeler: manyetik kartuş
TAŞMAK
-
Sıvı maddeler, içinde bulundukları kaba sığmayacak kadar çoğalma ve kabarma yüzünden kenarları aşmak
Hayvanın ağzından taşan beyaz köpüklere biraz da kan karıştı. - Haldun Taner
- Akarsu, yatağından çıkarak çevresini kaplamak
-
Bir yere veya şeye sığmamak
Kasketinden taşmış siyah saçları yakına gelince çok kırçıllaştı. - Sait Faik Abasıyanık
-
İnsan, nesne vb. çokça bulunmak, sayısı artmak
Gösteri o kadar güzeldi ki seyirciler salondan taşmıştı.
-
Öfke, sabırsızlık veya heyecan yüzünden kendini tutamamak
Acaba bizim taşıp köpürmelerimizi pek çocukça mı bulmuştu? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu