[isim]

[eskimiş]

• Ögeler

[isim]

• Elâzığ iline bağlı ilçelerden biri

[sıfat]

• Az acı, acımtırak

[isim]

• Annelere sevgiyle yaklaşıldığını belirten bir söz

  Ama işin aslını öğrenince güldü, okşadı anacığının buruşuk yanaklarını. - Nazım Hikmet

[isim]

[askerlik]

• Kara kuvvetlerine bağlı subay, astsubay veya er

[isim]

[bitki bilimi]

• Kalınca kabuklu, iri ve uzunca taneli, şekeri çok bir tür üzüm

[isim]

• Bayrak, liva

[askerlik]

• Çoğunlukla askerî birliklere verilen yazı işlemeli, kenarları saçaklı ve gönderli bayrak

[denizcilik]

• Gemilerin sağ yanı

[tarih]

• Osmanlı yönetim teşkilatında illerle ilçeler arasında yer alan yönetim bölümü, mutasarrıflık

Ata Sözleri ve Deyimler

• sancak göstermek

[isim]

[müzik]

• Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam

[isim]

[halk ağzında]

• Yırtıcı hayvan tırnağı

[zarf]

• Sürekli olarak, arkası kesilmeden, ara vermeden, müstemirren, vira

[sıfat]

• Anası olmayan

  Anasız kız, han soyu olsa öksüzdür gene / Kapandım bak, senin de ölmeden cenazene - Faruk Nafiz Çamlıbel

[zarf]

• Anası olmadan

[isim]

[tarih]

• Düşman ülkesine akın yapan savaşçı

  Pencap vadilerine yerleşen akıncılar ana yurtlarını unutuverdiler. - Hüseyin Cahit Yalçın

[spor]

• İleri uç oyuncusu

[sıfat]

• Oldukça kısa, biraz kısa

  Kısaca boylu esmer oğlan koştu. - Yusuf Atılgan

[zarf]

• (kısa'ca) Kısa olarak, özetle, hülasa, hülasaten

  O hafta çocukluk arkadaşı ile iki defa daha kısaca görüşebildi. - Osman Cemal Kaygılı

[sıfat]

• Kanı olmayan

• Kan dökmeden yapılan

  Kansız ihtilal.

[tıp]

• Kanı az olan, çok kan kaybetmiş olan, anemik

[mecaz]

• Duygusuz ve korkak

[sıfat]

• Kârı olmayan, kazançsız

[sıfat]

• Karı olmayan