KARPUZCULUK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
KARPUZCULUK harflerini içeren 4 harfli 28 kelime bulunuyor. 4 harfli KARPUZCULUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
UCUZ12,
KRAL (Kelime Kökeni: Sırpça)
-
En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini kalıtım veya soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran kimse
Norveç kralı.
-
Herhangi bir alanda başkalarından üstün, başarılı olan kimse
Satranç kralı.
-
Çok başarılı ve zengin iş adamı
Şimdiki adı konserve kralı olan birisi ile tanıştım. - Aka Gündüz
-
Üstün, çok iyi
Firuzağa'da şirin, kutu gibi, manzarası çok kral bir çatı katına taşındı. - Attila İlhan
Ata Sözleri ve Deyimler
- kraldan çok kralcı olmak
- krallara layık
Birleşik Kelimeler: taçsız kral
AKUR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳūr)
-
Azgın, şiddetli
Ben, akur bir kuvvetin üstünde uçuyor gibi pek çabuk yakınlaşan uzaklara bakıyor, bu azgın ata bindikçe daima duyduğum şeyleri tekrar hissediyordum. - Ömer Seyfettin
- Kudurmuş, kuduz, kuduruk
KURA (Kelime Kökeni: Arapça ḳurʿa)
-
İki veya daha çok aday arasında bir sıralama, bir ayırma yapılacağı zaman her birinde bir tek ad yazılı kâğıtları bir araya getirip karıştırdıktan sonra birini çekerek veya özel bir bilgisayar yazılımıyla adları belirleme, ad çekme
Okulu bitirirken kurada Karaköse'yi çekince dağda taşta doya doya ata bineceği için seviniyordu. - Necati Cumalı
- Kime veya neye isabet edeceği önceden belli olmayan bir çekimle sonucu belirleme
Ata Sözleri ve Deyimler
- kura çekmek
- kurası olmak
Birleşik Kelimeler: kura efradı, kura neferi, kaçın kurası
KUKA (Kelime Kökeni: Rumca)
- Dantel veya nakış ipliği yumağı
- Taş, konserve kutusuna benzer nesnelerle oynanan bir çocuk oyunu
- Tespih, sigara ağızlığı vb.nin yapımında kullanılan, siyah veya sütlü kahve renginde Hindistan cevizi kökü
-
Bu kökten yapılan
Pek kıymetli olan ve hemen daima ellediği siyah kuka bir tespihle dolaşırdı. - Abdülhak Şinasi Hisar
KULA
- Gövdenin sarı veya kirli sarı renkte, yele, kuyruk ve bacağın alt kısmındaki kılların koyu renkte olduğu at donu
-
Bu renkte olan (at)
Yanında dizgini boynuna bırakılmış bir kula at vardı. - Reşat Nuri Güntekin
- Manisa iline bağlı ilçelerden biri
URLA
- İzmir iline bağlı ilçelerden biri
ULAK
-
Haberci
Az sonra ulaklar oba beylerine haber ulaştırmak için atlanmışlardı. - Nezihe Araz
Ata Sözleri ve Deyimler
- ulak çıkarmak
Birleşik Kelimeler: özel ulak, el ulağı
KURU
-
Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı
Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. - Halide Edip Adıvar
-
Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan
Kuru çöl. Kuru tepeler.
-
Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı
Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar. - Refik Halit Karay
-
Canlılığını yitirmiş (bitki)
Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum? - Halide Edip Adıvar
-
Salgısı olmayan
Kuru öksürük. Kuru egzama.
-
Döşenmemiş, çıplak
Salih Reis, dört kuru duvardan ibaret fukara kapısından gördüğü mavi denize baka baka ölmek istiyordu. - Halikarnas Balıkçısı
-
Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek)
Kuru çayla karın doyar mı?
-
Etkisi ve sonucu olmayan
Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler. - Ruşen Eşref Ünaydın
- Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem
-
Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze
Kuru, zevksiz bir hayat.
-
Akıcı olmayan, duygudan yoksun
Kuru bir anlatım.
- Kuru fasulye
Ata Sözleri ve Deyimler
- kuru başına kalmak
- kuruda kalmak
- kuru gayret çarık eskitir
- kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak
- kuru laf karın doyurmaz
- kurunun yanında yaş da yanar
- kuru tahtada kalmak
Birleşik Kelimeler: kuru boya, kuru çay, kuru çayır, kuru çeşme, kuru dere, kuru duvar, kuru ekmek, kuru erik, kuru fasulye, kuru filtre, kuru gürültü, kuru hava, kuru iftira, kuru incir, kurukafa, kuru kafa, kuru kahve, kuru kalabalık, kuru kayısı, kuru kemik, kuru köfte, kuru kuruya, kuru kuyu, kuru laf, kuru meyve, kuru öksürük, kuru pasta, kuru pil, kuru sebze, kurusıkı, kuru soğan, kuru soğuk, kuru söz, kuru tarım, kuru temizleme, kuru üzüm, kuru yemiş, kuru yemişçi, kuru yük, kuru ziraat, kara kuru, tuzu kuru, karaca kuruca, tahtakuruları, armut kurusu, Beypazarı kurusu, dut kurusu, gülkurusu, gül kurusu, insan kurusu, kayısı kurusu, kız kurusu, piç kurusu, tahtakurusu, üzüm kurusu, yaprakkurusu
KULU
- Konya iline bağlı ilçelerden biri
URUK
- Soy, sülale
ARUZ (Kelime Kökeni: Arapça ʿarūż)
- Aruz vezni
Birleşik Kelimeler: aruz ölçüsü, aruz vezni
ARZU (Kelime Kökeni: Farsça ārzū)
-
İstek, dilek
Zaten insanın en büyük hususiyeti, içinde bulunduğu hâlden kurtulma arzusudur. - Ahmet Muhip Dranas
-
Heves
İçimde nice zamandan kalma bir arzu var. - Attila İlhan
Ata Sözleri ve Deyimler
- arzu duymak
- arzu etmek
- arzusu kalmak
ACUL (Kelime Kökeni: Arapça ʿacūl)
-
Aceleci
Acul bir adam.
-
Hızlı, çabuk
Geç vakit dönen zengin ve ecnebi kumarcıların acul arabalarını duymuyor. - Ömer Seyfettin
ACUR
- Kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, yeşil veya sarımtırak, üzeri yeşil lekeli, irice bir meyve (Cucumis flexuosus)
KALP (Kelime Kökeni: Arapça ḳalb)
-
Göğüs orta boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kirli kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, yürek
Bak ellerim nasıl titriyor, bak alnım nasıl yanıyor, bak kalbime nasıl çarpıyor. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Kalp hastalığı
Kalpten öldü.
- Sevgi, gönül
- Bir ülkenin, bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri
-
Duygu, his
İnsanı tekrar, kalp ve fikir cennetine eriştirebilecek tek kudret kadındır. - Halide Edip Adıvar
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalbe (veya kalbine) doğmak
- kalbe dokunmak
- kalbe işlemek
- kalbi (veya kalbini) yerinden oynamak (veya fırlamak)
- kalbi ağzına gelmek
- kalbi boş olmak
- kalbi çarpmak
- kalbi dayanmamak
- kalbi dolu olmak
- kalbi ferahlamak
- kalbi kararmak
- kalbine girmek
- kalbine göre
- kalbine saplanmak
- kalbini açmak
- kalbini burmak
- kalbini çalmak
- kalbini doldurmak
- kalbini eritmek
- kalbini okumak
- kalbin yolu mideden geçer
- kalbi parçalanmak
- kalbi sıkışmak
- kalbi sızlamak
- kalbi yıkmak kolay, yapmak zordur
- kalbi yırtılmak
- kalbiyle konuşmak
- kalp (veya kalbini) kazanmak (veya fethetmek)
- kalp (veya kalbini) kırmak
- kalp kalbe karşıdır
- kalp olmamak
Birleşik Kelimeler: kalp acısı, kalp ağrısı, kalp aksesi, kalp çarpıntısı, kalp çizgesi, kalp hastası, kalp kası, kalp krizi, kalp sektesi, kalp spazmı, kalp yarası, kalp yetmezliği, sekteikalp, suni kalp, yapay kalp, kalbi kırık, kalbiselim, kalbi temiz, açık kalp ameliyatı, kapalı kalp ameliyatı, kızkalbi
- Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalp etmek
-
Düzme, sahte, geçmez (para)
Aslı ile kalpı arasındaki farkı ancak o işin çilekeşleri bilir. - Orhan Veli Kanık
-
İşe yaramaz, tembel
Kalp adam.
-
Yalancı, kendine güvenilmeyen
Kalp herifin biri bu... - Refik Halit Karay
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalp olmak
Birleşik Kelimeler: kalp akçe, kalpazan