KARGAŞASIZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KARGAŞASIZ harflerini içeren 5 harfli 23 kelime bulunuyor. 5 harfli KARGAŞASIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GARAZ12, SARGI11, ARSIZ10, KARGI10, SIZAK10, SARIZ10, SARIŞ10, SAGAR10, SAKIZ10, ZARSI10, ARIZA9, KARGA9, KARIŞ9, KARŞI9, SAZAK9, ŞIRAK9, ŞARKI9, KAŞAR8, KASIR7, SARIK7, SARAK6, SAKAR6, ARAKA5

ARAKA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[bitki bilimi]

  • İri taneli bezelye

SARAK

[isim]

[mimarlık]

  • Yapı yüzeylerinde yatay, enli, az çıkıntılı, süslü veya düz silme

SAKAR

[isim]

  • Bazı hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan beyaz leke, küçük akıtma

[sıfat]

  • Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan (kimse)

    Orada ne babamın sakar hareketlerinden ne annemin çehresindeki hüznünden haberim olurdu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: sakar meke, sakar otu

KASIR (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṣr)

[isim]

[eskimiş]

  • Köşk

    Padişah bu kasırdan donanmanın sefere çıkışını izlermiş. - Ahmet Ümit

SARIK

[isim]

  • Sarılarak meydana getirilen başlık

    O artık sarığı ile, cübbesi ve lapçınları ile tam bir hoca efendi idi. - Tarık Buğra

  • Kavuk, fes gibi bazı başlıkların üzerine sarılan tülbent, şal vb

KAŞAR

[isim]

  • Koyun sütünden yapılan, genellikle tekerlek biçiminde, sarımtırak, yağlı bir peynir

Birleşik Kelimeler: kaşar peyniri

ARIZA (Kelime Kökeni: Arapça ʿāriża)

[isim]

  • Aksama, aksaklık, bozulma

[coğrafya]

  • Engebe

[müzik]

  • Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak veya eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar işaretlerinin ortak adı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arıza yapmak

KARGA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kargagillerden, kanatları geniş, tüyleri kara renkte, tarla ve bahçelere çok zarar veren kuş (Corvus)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karga bok yemeden
  • kargadan başka kuş tanımamak
  • karga gibi
  • karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış
  • karga mandayı babası hayrına bitlemez

Birleşik Kelimeler: kargabeyni, kargaburnu, karga burun, kargabüken, kargadelen, karga düleği, kargasekmez, karga yürüyüşü, alacakarga, alakarga, ıslak karga, karakarga, küçük karga, çeltikkargası, ekin kargası, kestane kargası, leş kargası, teneşir kargası

[isim]

  • Bir şeyin asıl durumunu yitirerek baş aşağı olması

[denizcilik]

  • Yelkenleri toplama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karga etmek

Birleşik Kelimeler: karga tulumba

KARIŞ

[isim]

  • Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ile serçe parmağın uçları arasındaki açıklık

    Yürüyüp geçeceğim, basacağım yerlerin her bir karış mübarek toprağı benim için mukaddesti. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Birleşik Kelimeler: karış karış, bir karış

KARŞI

[isim]

  • Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi

    Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor. - Halide Edip Adıvar

  • Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı

    Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik. - Refik Halit Karay

  • Ön, kat, huzur

    İkisi birden müdürün karşısına çıkarlar. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]

  • Bulunan yere göre önde, ileride olan

    Karşı evin kızları. Karşı mahalle.

[sıfat]

  • Karşıt, zıt, muhalif

    İlkin bütün bunların bir emperyalizm numarası olduğunu söyleyerek kesin bir karşı tavır koydu. - Murathan Mungan

[zarf]

  • Yüzünü bir şeye doğru çevirerek

    Bahçeye karşı oturmak.

[zarf]

  • Karşılık olarak, mukabil

    Bir ölüm haberine karşı ben içimde bin ezinti, bin çöküntü duydum. - Abdülhak Şinasi Hisar

[zarf]

  • İçin, hakkında

    Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl ve ne zaman başladı? - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]

  • -e doğru

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karşı çıkmak
  • karşı durmak
  • karşı gelmek
  • karşı koymak
  • karşı olmak
  • karşısına almak
  • karşısına dikilmek
  • karşısına geçmek

Birleşik Kelimeler: karşı akın, karşı devrim, karşı düşünce, karşı düşürüm, karşı gelim, karşı görüş, karşı karşıya, karşı olum, karşı oy, karşı sav, kapı karşı komşu, karşıdan karşıya, sabaha karşı

SAZAK

[isim]

[coğrafya]

  • Kuvvetli esen rüzgâr

    Ne yaman esiyor Şad'ın sazağı / Kahpe felek bize kurdu tuzağı - Halk türküsü

  • Bataklık, sazlık

[bitki bilimi]

  • Mersin

ŞIRAK

[isim]

  • Bir nesne başka bir nesneye birdenbire, şiddetle çarptığında çıkan hışırtılı, sert ses

Birleşik Kelimeler: şırak şırak

ŞARKI (Kelime Kökeni: Arapça şarḳī)

[isim]

[müzik]

  • Tonlama değişiklikleriyle çeşitli duygular uyandıran uyumlu, ezgili insan sesleri dizisi
  • Klasik Türk müziğinde aşk üzerine söylenen, nakaratı ve ara nağmesi olan parça

    Şirket vapurları, bir şarkının nakaratı gibi ikide bir geçerlerdi. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Ezgi, müzik parçası, melodi, liet

    Ayaklarımızdaki zincirler, esirliğin ağır ve cefalı şarkılarını söyleyecektir. - Ruşen Eşref Ünaydın

[edebiyat]

  • Divan edebiyatında, bestelenmek için dörtlükler biçiminde ve uyaklı olarak yazılmış olan şiir biçimi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şarkı söylemek
  • şarkı tutturmak

ARSIZ

[sıfat]

  • Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz (kimse)

    Arsız ve aptal mahalle çocuğu rolüne çıkmıştı. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

  • Açgözlü davranan (kimse)

[mecaz]

  • Kolayca üreyebilen (bitki)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arsızın yüzüne tükürmüşler, "yağmur yağıyor" demiş

Birleşik Kelimeler: arsız arsız, dayak arsızı, tokat arsızı

KARGI

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gövdesi 5-6 metre yüksekliğe erişebilen çok yıllık bir bitki, kamış, saz (Arundo donax)

    Dört yanı, çakıldıkları toprağa kök salıp uzayan kargıların yeşil duvarıyla örtülüydü. - Cahit Uçuk

  • Dalyanlarda büyük balıklar için kullanılan demir kanca

[eskimiş]

  • Silah olarak kullanılan, ucu sivri ve demirli uzun mızrak

    Avlunun ortasında, elinde bir uzun kargı ile saatlerce başı havada, ağzı açık hayran hayran dolaşırdı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: çatal kargı

[isim]

  • Çorum iline bağlı ilçelerden biri