KARGABÜKEN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
KARGABÜKEN harflerini içeren 5 harfli 27 kelime bulunuyor. 5 harfli KARGABÜKEN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GÜBRE13,
ARENA (Kelime Kökeni: Fransızca arena)
- Boğa güreşi, yarış, oyun vb. gösteriler yapılan alan
- Siyasi çekişmelerin geçtiği yer
AKRAN (Kelime Kökeni: Arapça aḳrān)
-
Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, böğür, taydaş, öğür
Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı. - Necati Cumalı
ERKÂN (Kelime Kökeni: Arapça erkān)
-
Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler
Yüksek sınıf mahalle erkânını da konaklarına uğrayıp meseleden haberdar eder. - Refik Halit Karay
-
Yol, yöntem
Onun arkasına bu yolda, bu erkânda gelmiş geçmiş ustalar, pirler vardı. - Ömer Seyfettin
- General veya amiral aşamasındaki askerler
Ata Sözleri ve Deyimler
- erkân göstermek
Birleşik Kelimeler: erkânıharbiyeiumumiye, erkânıharp, erkân kürkü, erkân minderi, adap erkân, yol erkân, hükûmet erkânı, çarıklı erkânıharp
EKRAN (Kelime Kökeni: Fransızca écran)
- Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
- Beyaz perde, görüntülük
- Televizyon camı, görüntülük
Birleşik Kelimeler: ekran koruyucu, sayfa ekran
KRANK (Kelime Kökeni: İngilizce crank)
- Bir motorda biyellerin doğrusal hareketini dairesel harekete çeviren dingil
- Sac, çinko, dökme demir, bakır vb. borunun yönünü değiştirmeye yarayan kıvrım
Birleşik Kelimeler: krank mili
KANKA
- Kardeş kadar yakın olan kimse
KARNE (Kelime Kökeni: Fransızca carnet)
- Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge
-
Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge
Ekmek karnesi. Vapur karnesi.
Birleşik Kelimeler: çalışma karnesi, sağlık karnesi
KENAR (Kelime Kökeni: Farsça kenār)
-
Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka
O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi. - Orhan Veli Kanık
- Bir şeyi çevreleyen çizgi
-
Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri
Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade.
-
Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer
Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar. - Memduh Şevket Esendal
- Yan
-
Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri
Bir üçgenin kenarları.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kenar (veya kenarını) bastırmak
- kenara atmak
- kenara çekilmek
- kenarda kalmak
- kenar gezmek
- kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz
Birleşik Kelimeler: kenar atışı, kenar bobini, kenar mahalle, kenarortay, kenar semt, kenar suyu, kenarda köşede, kenarın dilberi, çeşitkenar, derkenar, dörtkenar, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar
AKABE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳabe)
- Tehlikeli, sarp ve zor geçit
BARAN (Kelime Kökeni: Farsça bārān)
- Yağmur
BARAK
- Tüylü, kıllı çuha
- Bir cins tüylü av köpeği
BANKA (Kelime Kökeni: İtalyanca banca)
- Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve ticaret, sanayi, ekonomi alanlarında çeşitli etkinliklerde bulunan kuruluş
- Bankacılık işleminin yapıldığı yapı
Ata Sözleri ve Deyimler
- bankadan çekmek (veya almak)
- banka gibi
- bankaya yatırmak
Birleşik Kelimeler: banka cüzdanı, banka defteri, banka kartı, aracı banka, devlet bankası, göz bankası, kan bankası, veri bankası, yatırım bankası
BANAK
- Ekmek parçası, lokma
BARKA (Kelime Kökeni: İtalyanca barca)
- Büyük sandal
BAKAN
-
Hükûmet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra işbaşına getirilen yetkili, vekil, icra vekili, nazır
O sadece iyi bir bayındırlık bakanıdır. - Falih Rıfkı Atay
Birleşik Kelimeler: Bakanlar Kurulu, başbakan, devlet bakanı