KARAKILÇIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
KARAKILÇIK harflerini içeren 5 harfli 44 kelime bulunuyor. 5 harfli KARAKILÇIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ÇIKIK10,
KALAK
- Burun, burun ucu
- Gelin tacı
- Tezek yığını
AKLIK
-
Ak olma durumu
Ocaktan aklığını yitirmiş bir bezle döndü, yeni gelenin masasını sildi. - Rıfat Ilgaz
- Kadınların makyaj için yüzlerine sürdükleri beyaz bir sıvı, düzgün
Birleşik Kelimeler: yüz aklığı
KARIK
- Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması
- Karlı bir alana bakma sonucu kamaşmış (göz)
- Ark
- Arklar arasında kalan toprak parçası
- Sabanla açılan çizi
KARLI
-
Üstünde kar bulunan
Baş pınarın karlı suyun içelim / Gurbet kalesini tezce geçelim - Halk türküsü
-
Kar yağan
Kışın çok karlı, tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi. - Osman Cemal Kaygılı
-
Kârı olan, kazançlı
Şimdi ayrıntılara girmeyelim. Kitapta yazılanlara inanmak, inanmamaktan çok daha kârlıdır. - Nazım Hikmet
Birleşik Kelimeler: kârlı iş
KALIK
- Kalmış, artmış
- Eskimiş
- Evlenme çağı geçmiş, evde kalmış (kız)
- Eksik, noksan
KIRIK
-
Kırılmış olan
Ahmet hemen heybesini açtı ve makasını, kırık tarağını çıkardı. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu
-
Tam nota göre düşük olan (not)
Üç dersten kırığı var. Kırık not.
-
Saf renkten hafif uzaklaşmış
Kırık beyaz.
-
Kırılmış bir şeyden ayrılan parça
Cam kırığı.
-
Kemiğin bir etki ile kırılması
Kolunda kırık yok ama çıkık var.
-
Bir şeyin kırılan yeri
Bunun kırığı neresinde?
-
Kırıntı
Ekmek kırığı.
-
Melez
Kırık tazı.
- Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul
-
Gücenmiş, üzgün
Eşlerde, çocuklarda o üzgün, kırık bakış. - Behçet Necatigil
Ata Sözleri ve Deyimler
- kırığı olmak
- kırık plak gibi
Birleşik Kelimeler: kırık çizgi, kırık dökük, kırık hava, ırzı kırık, ipi kırık, kalbi kırık, kıçı kırık
- Kadının veya erkeğin yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu erkek veya kadın
Ata Sözleri ve Deyimler
- kırığı olmak
Birleşik Kelimeler: kırık dölü
- Fay
KIRKI
- Kırkma işi
- Davarların yün veya kıllarını kırkmaya yarayan makasa benzer araç
KILIK
-
Bir kimsenin giyinişi, dış görünüşü, üst baş
Delikanlı kopuklar, kılıklarından, giyinişlerinden belli oluyorlar. - Memduh Şevket Esendal
- Bir kimsenin resmi, fotoğraf
Ata Sözleri ve Deyimler
- kılığa bürünmek
- kılığına girmek
- kılıktan kılığa girmek
Birleşik Kelimeler: kılık kıyafet
KILIR
- Maydanozgillerden, bir yıllık ve özel kokulu otsu bir bitki (Ammi visnaga)
LIKIR
- Sıvıların bir kaptan akarken çıkardığı ses
Birleşik Kelimeler: lıkır lıkır
ARKAÇ
- Ağıl
- Dağ sırtlarında davarların yatırıldığı düz, rüzgâr almayan kuytu yer
ALÇAK
-
Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı
Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna. - Elif Şafak
- Aşağıda olan, yüksek olmayan (yer)
-
Kısa (boy)
Alçak boylu bir adam.
- Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain
Ata Sözleri ve Deyimler
- alçaktan uçmak
- alçak uçan yüce konar, yüce konan alçak uçar
- alçak yerde tepecik kendisini dağ sanır
- alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır
- alçak yer yiğidi hor gösterir
Birleşik Kelimeler: alçak basınç, alçak gerilim, alçak gönüllü, alçak kabartma, alçak ses, alçak yaylak, yalımı alçak
ÇARKA
- Osmanlı ordusunda öncü görevi
ÇAKAL (Kelime Kökeni: Farsça şaġāl)
-
Etoburlardan, sürü hâlinde yaşayan, kurttan küçük bir yaban hayvanı (Canis aureus)
Korkunç geceler, çakalların ulumaları, köpeklerin haykırışları bu ruhu da karartan gecelerde sinirleri büsbütün gevşetiyor. - Etem İzzet Benice
- Kurnaz, yalancı, düzenci, aşağılık kimse
- Titiz, huysuz
- Görgüsüz
Birleşik Kelimeler: çakal armudu, çakalboğan, çakal eriği, çakal yağmuru
ÇAKAR
- Denizde, açığa veya kıyılara yerleştirilen, düzenli aralıklarla ve sürekli belirli aralıklarla yanıp sönen küçük fener, şimşekli fener
-
Genişliği on, uzunluğu yaklaşık iki yüz elli kulaç olan balık ağı
Kolyoz çakarı. Uskumru çakarı.