KARAEVLİ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KARAEVLİ harflerini içeren 5 harfli 23 kelime bulunuyor. 5 harfli KARAEVLİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AVLAK11, AVARE11, ALEVİ11, EVRİK11, EVRAK11, EVLİK11, İLAVE11, KİRVE11, KRAVL11, KAVAL11, KAVİL11, LİVAR11, LARVA11, REVAK11, VİRAL11, VARAK11, VAKAR11, VARİL11, VEKİL11, ERKLİ5, ERLİK5, ERİKA5, KİLER5

ERKLİ

[sıfat]

  • Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, nüfuzlu, muktedir, kadir

ERLİK

[isim]

  • Erkeklik, yiğitlik

[askerlik]

  • Er olma durumu

ERİKA

[isim]

[bitki bilimi]

  • Süpürge otu

KİLER (Kelime Kökeni: Farsça kilār)

[isim]

  • Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap

    Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu. - Ömer Seyfettin

AVLAK

[isim]

  • Avı çok olan yer, av yeri

AVARE (Kelime Kökeni: Farsça āvāre)

[sıfat]

  • İşsiz, işsiz güçsüz, başıboş, aylak

    Daha ne kadar sürdürebilecekti bu avare yaşamını? - Ayşe Kulin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • avare dolaşmak
  • avare etmek
  • avare olmak

ALEVİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿalevī)

[isim]

  • Hz. Ali'ye bağlı olan kimse

EVRİK

[sıfat]

[matematik]

[mantık]

  • Başka bir önermeye, teoreme veya probleme göre terimleri ters durumda olan (önerme, teorem veya problem)

    `Üçün altıya oranı, altının on ikiye oranı gibidir` ve `on ikinin altıya oranı, altının üçe oranı gibidir` önermeleri, birbirinin evriğidir.

EVRAK (Kelime Kökeni: Arapça evrāḳ)

[isim]

  • Resmî kurumlarda işlem gören belgeler

    Mektupçu evrak okur, cevap yazar, muhabere işlerini idare ederdi. - Samiha Ayverdi

[eskimiş]

  • Kâğıt yaprakları, kitap sayfaları

[eskimiş]

  • Yazılmış kitaplar, mektuplar veya yazılar

Birleşik Kelimeler: evrak çantası, evrak dolabı, kıymetli evrak

EVLİK

[sıfat]

  • Hanelik

İLAVE (Kelime Kökeni: Arapça ʿilāve)

[isim]

  • Ekleme, ulama
  • Eklenmiş parça
  • Arttırma, büyütme, abartma
  • Ek

    Bu eski köşk son yıllarda betonlu, çimentolu ilavelerle biraz asrileşti. - Hikmet Birand

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilave etmek

KİRVE

[isim]

[halk ağzında]

  • Sünnet olan çocuğun bütün masraflarını üstlendikten sonra sünnet sırasında çocuğu kucağına alarak elini, kolunu tutan ve bütün hayatı boyunca çocuk üzerinde babasına yakın hak taşıyan kimse

KRAVL (Kelime Kökeni: İngilizce crawl)

[isim]

[spor]

  • Dizleri bükmeksizin bacakları hızla hareket ettirerek kulaçla yüzme

    Sen önce kravl yüzüşünü düzeltmelisin. - Falih Rıfkı Atay

KAVAL

[isim]

[müzik]

  • Genellikle kamıştan yapılan, daha çok çobanların çaldığı, yumuşak sesli, üflemeli bir çalgı

    Geniş yaylalarında otlanırken sürüler / Çobanı kaval çalar, taşı toprağı güler - Faruk Nafiz Çamlıbel

Birleşik Kelimeler: kaval kemiği, kaval tüfek

KAVİL (Kelime Kökeni: Arapça ḳavl)

[isim]

[eskimiş]

  • Söz

    Babamın kavline göre bu adam bütün Manisa halkını iki büyük afetten kurtarmış. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Sözleşme, anlaşma

    Kavlimiz böyle mi idi?

    Ey güzel seninle bir kavledelim / Bu kavlin üstüne dönmemesine - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kavil kesmek

Birleşik Kelimeler: kavletmek, kavlükarar