KAPIDA ile Oluşan Kelimeler (KAPIDA Kelime Türetme)

KAPIDA harflerinden oluşan 13 kelime bulunuyor. KAPIDA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kapıda kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

KAPIDA13

4 Harfli Kelimeler

ADAP10, KAPI9, APAK8, KADI7, ADAK6

3 Harfli Kelimeler

KAP7, PAK7, ADA5, AKI4, AKA3

2 Harfli Kelimeler

AD4, AK2

AK

[isim]

  • Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı

[sıfat]

  • Bu renkte olan
  • Beyaz leke

    Bir gözünde akı var.

[sıfat]

[mecaz]

  • Temiz

[sıfat]

[mecaz]

  • Dürüst

[sıfat]

[mecaz]

  • Sıkıntısız, rahat

    Ak günler göresin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ak akçe kara gün içindir
  • ak dediğine kara demek
  • ak don kara don geçitte belli olur
  • ak gün ağartır, kara gün karartır
  • akı ak karası kara
  • akı karası geçitte belli olur
  • akım derken bokum demek
  • ak koyun kara koyun geçit başında belli olur
  • ak koyunu gören içi dolu yağ sanır
  • ak koyunun kara kuzusu da olur
  • ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır
  • akla karayı seçmek
  • ak sakaldan yok sakala gelmek

Birleşik Kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı

AKA

[isim]

[halk ağzında]

  • Ağabey

AKI

[isim]

[fizik]

  • Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği varsayılan güç çizgileri, seyelan

Birleşik Kelimeler: ışık akısı, ışınım akısı

AD

[isim]

  • Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam

    Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor. - Ahmet Hamdi Tanpınar

  • Herkesçe tanınmış veya işitilmiş olma durumu

[dil bilgisi]

  • Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, isim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ad almak
  • ad çekmek
  • adı (bile) olmamak
  • adı batası (veya batasıca)
  • adı batmak
  • adı bile okunmamak
  • adı çıkmak
  • adı çıkmış dokuza, inmez sekize
  • adı deliye çıkmak
  • adı duyulmak
  • adı geçmek
  • adı gibi bilmek
  • adı kaldırılmak
  • adı kalmak
  • adı karışmak
  • adı kötüye çıkmak
  • adını ...-ye çıkarmak
  • adını ağzına abdestle almak
  • adını ağzına almamak
  • adını anmak
  • adını bağışlamak
  • adını çıkarmak
  • adını kirletmek (veya lekelemek)
  • adını koymak
  • adını taşımak
  • adını vermek
  • adı olmak
  • adı var
  • ad koymak
  • ad takmak
  • ad vermek
  • ad yapmak

Birleşik Kelimeler: ad aktarması, ad bilimi, ad cümlesi, ad çekimi, ad çekme, ad durumu, ad gövdesi, ad kökü, ad tabanı, ad tamlaması, addan türeme ad, addan türeme eylem, adı belirsiz, adı sanı, adı üstünde, adına, adıyla sanıyla, adlar dizgesi, adlı adıyla, bayramlık ad, birleşik ad, eylemden türeme ad, kısma ad, küçük ad, ön ad, özel ad, somut ad, soyut ad, takma ad, türemiş ad, yalın ad, aile adı, göbek adı, kod adı, soyadı, tanıtma adı, topluluk adı, yer adı, kendi adına

[isim]

  • Sayma
  • Sayılma

Birleşik Kelimeler: addetmek, addolunmak

ADA

[isim]

[coğrafya]

  • Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire

    İnziva yerim bazen limanda bir şileptir, bazen bir ada. - Refik Halit Karay

  • Tali yoldan ana yola güvenli çıkışı sağlamak için tali yolun sağ tarafına yapılan, çizgilerle ayrılmış bölüm
  • Kavşaklarda trafiği düzenleyici, yönlendirici veya ayırıcı olmak üzere bordürle sınırlandırılmış veya yer çizgileriyle belirlenmiş alan
  • Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ada gibi

Birleşik Kelimeler: ada balığı, ada çayı, ada soğanı, ada tavşanı, ada tepe, adayavrusu, gök ada, takımada, yarımada, dil adası, kavşak adası, mercan adası, yapı adası

ADAK

[isim]

  • Adanılan şey, nezir

    Hanım, bu aldığınız şeylerin adağını unuttunuz. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • adak adamak

KADI (Kelime Kökeni: Arapça ḳāḍī)

[isim]

[tarih]

  • Tanzimata kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kadı anlatışa göre fetva verir

Birleşik Kelimeler: kadıboğan, kör kadı, köşe kadısı

KÂP (Kelime Kökeni: Arapça kaʿb)

[isim]

[eskimiş]

  • Aşık kemiği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kâbına varamamak

[isim]

  • İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
  • Kap kacak
  • Türlü şeylerin taşınması veya saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb
  • Kapak, cilt

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kabına sığmamak

Birleşik Kelimeler: kap kacak, bileşik kap, birleşik kap, ayakkabı, deney kabı, kurutma kabı, su kabı, bileşik kaplar, birleşik kaplar

[isim]

  • Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılan bir tür üst giysisi
  • Kadınların giydiği kolsuz üstlük

PAK (Kelime Kökeni: Farsça pāk)

[sıfat]

  • Temiz

    Efendiler, bizim çehremiz her zaman temiz ve pak idi ve daima temiz ve pak kalacaktır. - Atatürk

Birleşik Kelimeler: ak pak, pirüpak, temiz pak, akça pakça

APAK

[sıfat]

  • Bembeyaz

[zarf]

  • Çok ak bir biçimde

    Sonunda uykuya dalınca, ay ışığı uyuyan denizcilerin mutlu yüzlerini apak aydınlattı. - Halikarnas Balıkçısı

KAPI

[isim]

  • Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı

    Çıtalarla yapılma telli bir kapı koymuşlardı ortasına. - Cahit Uçuk

  • Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat

    Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olunan yer
  • Devlet dairesi

    Hükûmet kapısı.

[tarih]

  • Osmanlı Devleti'nde resmî görev yeri

[bilişim]

  • Sadece bir konuda yoğunlaşmış bilgilerin yer aldığı genel ağ sayfası, portal

[mecaz]

  • Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân

    Onların başvuracağı her kapıya gitmiş. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Gidere yol açan gereksinim

    Bayram geldi, yine masraf kapıları açıldı.

[mecaz]

  • Ev gezmesi için gidilen yer

    Bugün yine kaç kapı dolaştın?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kapı açmak
  • kapı almak (veya yapmak)
  • kapı aralamak
  • kapı aramak
  • kapı baca açık (olmak)
  • kapıda kalmak
  • kapıdan çevirmek
  • kapıdan kovsan bacadan düşer (veya girer)
  • kapı dışarı etmek (veya atmak)
  • kapı gibi
  • kapı kadar
  • kapı kapı aramak
  • kapı kapı dolaşmak (veya gezmek)
  • kapıları açık tutmak
  • kapıları kapamak
  • kapılar yüzüne (veya üzerine veya üstüne) kapanmak
  • kapısına kilit vurmak
  • kapısını aşındırmak
  • kapısını çalmak
  • kapıya dayanmak
  • kapı yapmak
  • kapıyı açmak
  • kapıyı büyük açmak
  • kapıyı göstermek

Birleşik Kelimeler: kapı ağası, kapı ağzı, kapıaltı, kapı bir komşu, kapı çuhadarı, kapı duvar, kapı halkı, kapı kâhyası, kapı kapamaca, kapı karşı komşu, kapı kethüdası, kapı kolu, kapı komşu, kapıkule, kapı kulu, kapı mandalı, kapı oğlanı, kapı perdesi, kapı tokmağı, kapı yoldaşı, kapısı açık, açık kapı, ana kapı, ara kapı, çakma kapı, çarpma kapı, çat kapı, çekme kapı, çelik kapı, çift kapı, demir kapı, dış kapı, döner kapı, sağır kapı, taç kapı, topal kapı, yağlı kapı, yavru kapı, adalet kapısı, ağa kapısı, cümle kapısı, çıkış kapısı, devlet kapısı, ekmek kapısı, el kapısı, geçim kapısı, giriş kapısı, gümrük kapısı, hacet kapısı, hükûmet kapısı, kısmet kapısı, koltuk kapısı, komşu kapısı, kuzu kapısı, kuzuluk kapısı, mahkeme kapısı, masraf kapısı, mide kapısı, nizamiye kapısı, paşa kapısı, serasker kapısı, servis kapısı, sınır kapısı, sokak kapısı, şeyhülislam kapısı, umut kapısı, ümit kapısı

ADAP (Kelime Kökeni: Arapça ādāb)

[isim]

  • Töre
  • Yol yordam

    Edebiyatın da kendine mahsus adabı var. - Orhan Veli Kanık

Birleşik Kelimeler: adabımuaşeret, adap erkân, muaşeret adabı

KAPIDA

[zarf]

  • Gelmek üzere

    Kış kapıda.