KAPİTÜLASYON Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

KAPİTÜLASYON harflerini içeren 6 harfli 60 kelime bulunuyor. 6 harfli KAPİTÜLASYON kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÜTOPYA15, KAPSÜL13, PİYANO13, PİYASA13, PLÜTON13, PAYTON13, ÜTOPİK13, YAPSAT13, PİYATA12, PLANYA12, PİSTON12, POSTAL12, PATNOS12, PAYTAK12, YALPAK12, ALPAKS11, İPSALA11, OPALİN11, POTKAL11, PASKAL11, PASTAL11, PASTİL11, SALPAK11, KONSÜL10, KAPLAN10, KAPTAN10, LAPİNA10, OYSAKİ10, PLATİN10, PİANTA10, PATİKA10, PATLAK10, TAKLİP10, ALYANS9, KALYON9, KATYON9, SİNYAL9, SÜTANA9, SANAYİ9, SAYKAL9, TOYNAK9, TOYAKA9, AKSONA8, İSKOTA8, KAYTAN8, SİKLON8, TOKSİN8, TAYLAK8, YALTAK8, ATONAL7, KAOLİN7, KALSİT7, LASTİK7, NAKİSA7, OLANAK7, SAATLİ7, TASLAK7, ANTİKA6, KAİNAT6, TALİKA6

ANTİKA (Kelime Kökeni: İtalyanca antico)

[sıfat]

  • Tarihsel bir döneme ait olan

    Sofadaki antika yerli saat, ihtiyar göğsü hırlaya hırlaya ağır ölçülü vuruşlarla gece yarısını çaldı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[tarih]

  • Antik

[isim]

  • Eski çağlardan kalma eser

[isim]

  • Mendil, örtü, yatak çarşafı vb. bezlerin kenarlarına paralel ipliklerden bir bölümü çekilip dikey olanların ikisi, üçü bir arada tire ile sarılarak yapılan diş diş süs, sıçandişi

[mecaz]

  • Genele, olağana, geleneğe aykırı, acayip, tuhaf, çarliston marka

    Hasılı antika bir herif. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • antikasını bilmek

KÂİNAT (Kelime Kökeni: Arapça kāʾināt)

[isim]

[gök bilimi]

  • Evren

    Bizim için ölüm yani kendi dünyamızın ölümü kâinatın en mühim hadisesidir. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Dünya

    Varlığımı kaplayan, haşmetle uğuldayan / O büyük yeisim için kâinatı dar gördüm - Enis Behiç Koryürek

[zamir]

[mecaz]

  • Herkes

TALİKA (Kelime Kökeni: Rusça)

[isim]

[eskimiş]

  • Dört tekerlekli, üstü kapalı, yaylı bir tür at arabası

ATONAL (Kelime Kökeni: Fransızca atonal)

[sıfat]

[müzik]

  • Yeni bir bestecilik çığırına göre, ton ve makam temeline bağlı kalmadan oluşturulan (beste)

KAOLİN (Kelime Kökeni: Fransızca kaolin)

[isim]

  • Arı kil

KALSİT (Kelime Kökeni: Fransızca calcite)

[isim]

[mineraloji]

  • Billurlaşmış doğal kalsiyum karbonatı

    Tebeşir bir tür kalsittir.

LASTİK (Kelime Kökeni: Fransızca élastique)

[isim]

  • Ayakkabı üzerine giyilen kauçuktan pabuç

    Lastikleri ayağında, bastonu koluna asılı, erkenciydi yine. - Necati Cumalı

  • Kauçuktan yapılmış ayakkabı
  • Kauçuktan yazı silgisi
  • Taşıtların jantlarına yerleştirilen elastiki tekerlek bandajı

    Şoförle bahçıvan arabanın ön sol lastiğini pompalıyorlar. - Haldun Taner

  • Esnek, ince kauçuk veya kauçuklu şerit
  • Bir tür esnek örgü
  • Korse
  • Uzun konçlu çorabın düşmesini önlemek için üst kısmına gelecek biçimde bacağa geçirilen esnek şerit

[sıfat]

  • Kauçuktan yapılmış

    Rıza, lastik yakalığı fırlamış, gözleri dönmüş, kan ter içinde içeriye düşer. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lastik gibi

Birleşik Kelimeler: lastik ağacı, lastik tutkalı, kuş lastiği, balon lastik, dış lastik, iç lastik, yedek lastik

NAKİSA (Kelime Kökeni: Arapça naḳīṣa)

[isim]

[eskimiş]

  • Eksiklik, kusur

OLANAK

[isim]

  • İmkân

    Olanakların, olasılıkların bir sonu bulunabilirdi belki zamanla. - Yusuf Atılgan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • olanak sağlamak (veya tanımak)

SAATLİ

[sıfat]

  • Saati olan, saati bulunan

    Sınıfın bir tek saatlisi olduğu için onu her derste birkaç defa çıkarıyor. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: saatli bomba

TASLAK

[isim]

  • Bir şeyi, bir sanat veya edebiyat eserini ana çizgileriyle, türlü bölümleriyle belirten ön çalışma

    Evet, diye devam ettim, hikâyen henüz taslak hâlinde. - Refik Halit Karay

  • Eskiz

[mecaz]

  • Usta olmadığı hâlde kendini ustaymış gibi göstermeye çalışan kimse

Birleşik Kelimeler: kabataslak

AKSONA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[denizcilik]

  • Vurgun hastalığına karşı uygulanan emniyet durakları

İSKOTA (Kelime Kökeni: İtalyanca scotta)

[isim]

[denizcilik]

  • Yelkenleri açmak ve tutmak için alt köşelerine bağlanan halat, zincir ve palangadan oluşan donanım

    Suların kaburgalarındaki serinliği / iskotada uğuldayan rüzgâr - Orhan Veli Kanık

KAYTAN

[isim]

  • Pamuk veya ipekten sicim

    Nefise, titreyerek bir küçük torbaya benzeyen bu atlas kesenin kaytanını çözdü, ağzını açtı. - Halit Ziya Uşaklıgil

[denizcilik]

  • Yelkeni yarı kapatmak için kullanılan örgü halat

Birleşik Kelimeler: kaytan bıyık

SİKLON (Kelime Kökeni: Fransızca cyclone)

[isim]

  • Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtına, kiklon