KAPİTALİZM Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
KAPİTALİZM harflerini içeren 5 harfli 68 kelime bulunuyor. 5 harfli KAPİTALİZM kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "kapitalizm ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde Kapitalizm olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
PLAZA12,
AKAİT (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳāʾid)
- Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlarının ve tapınma kurallarının tümü
- Bu kuralları toplayan kitap
İTİLA (Kelime Kökeni: Arapça iʿtilāʾ)
-
Yücelme
Beşer denen kuş doymaz itilalara. - Tevfik Fikret
- Yükselme
Ata Sözleri ve Deyimler
- itila etmek
İTLİK
-
İtçe davranış
Hatıralarda ırza ve namusa taarruzu, itliği kalmıştı. - Yahya Kemal Beyatlı
KİLİT (Kelime Kökeni: Farsça kelīd, kilīd)
-
Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aleti
Sonunda kapının kilidi gözyaşlarıma dayanamadı. - Yusuf Ziya Ortaç
- Bir yanı değirmi, öbür yanına demir çubuk geçirilmiş olan yarım halka
- Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık
Ata Sözleri ve Deyimler
- kilidi küreği olmamak
- kilit altına almak
- kilit gibi olmak
- kilit kürek altına almak
- kilit kürek olmak
- kilit vurmak
Birleşik Kelimeler: kilit dili, kilit mevki, kilit nokta, kilit sarma, kilit taşı, kilit yeri, asma kilit, bindirme kilit, gömme kilit, ispanyolet kilit, komple kilit, şifreli kilit, topuzlu kilit, bagaj kilidi, baston kilidi, donanım kilidi, emniyet kilidi
KATİL (Kelime Kökeni: Arapça ḳātil)
-
İnsan öldüren kimse, cani
Öldürdüğü güzele ağlayan bu katilin / Elleri kanlı fakat gözyaşları temizdi - Enis Behiç Koryürek
-
Öldürücü, ölüme neden olan
Katil kurşun.
Birleşik Kelimeler: kanlı katil, kiralık katil
- Öldürme
Birleşik Kelimeler: katletmek, katliam
LİKİT (Kelime Kökeni: Fransızca liquide)
-
Sıvı
Likit gaz.
- Nakit
Birleşik Kelimeler: likit fon
TİLKİ
- Köpekgillerden, uzunluğu 90, kuyruğu 30 santimetre kadar, ırklarına göre çeşitli renklerde olan, ağız ve burnu uzun ve sivri, kümes hayvanlarına zarar veren, kürkü beğenilen bir tür memeli (Vulpes)
-
Bu hayvanın postundan yapılan manto vb
İki hanım yaşları geçkince olmasına bakmayarak sürmüşler, boyanmışlar, omuzlarına tilkilerini almış, kurulmuşlar. - Memduh Şevket Esendal
-
Çok kurnaz
Ne tilkidir o, bilmezsiniz.
Ata Sözleri ve Deyimler
- tilki gibi
- tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır
- tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider
Birleşik Kelimeler: tilkikuyruğu, tilki uykusu, tilki üzümü, beyaztilki, deniztilkisi
TALİK (Kelime Kökeni: Arapça taʿlīḳ)
- Asma, yukarı kaldırma
- Bir işin yapılmasını herhangi bir şarta bağlı tutma
- Belli bir zamana bırakma, erteleme
- Arap alfabesinde geliştirilen, yatık olarak yazılan yazı türlerinden biri
-
Bu tür yazı ile yazılmış
... sonra üç de eski talik levha. - Yusuf Ziya Ortaç
Ata Sözleri ve Deyimler
- talik etmek
TALAK (Kelime Kökeni: Arapça ṭalāḳ)
- Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması
Birleşik Kelimeler: talakıselase
TAKLA
- Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma
- Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına veya yanlamasına dönme hareketi
Ata Sözleri ve Deyimler
- takla atmak
- takla attırmak
Birleşik Kelimeler: takla böcekleri, tepetakla, yıldırım takla
ATMAK
-
Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak
Taşı suya atmak.
- Bir şeyi yere doğru bırakmak
- Bir kimsenin ilişiğini kesmek
-
Koymak
Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. - Burhan Felek
- Rastgele bir kenara koymak
-
Uzatmak
Vapurdan iskeleye attılar.
-
Bir yerden başka bir yere taşımak
Hazır araba varken eşyayı eve atalım.
- Sille, tokat vurmak
- Top, tüfek vb. silahları patlatmak
-
Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak
Ona üç kurşun attı, vuramadı.
-
Geri bırakmak, ertelemek
Bu konunun tartışılmasını gelecek haftaya attılar.
-
Örtmek
Sırtına bir şal attı.
-
Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek
Suçu onun üzerine attılar.
- Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak
-
İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak
Bu lüzumsuz eşyayı atmalı.
-
Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek
Şapka inkılabıyla fesi attık.
-
Çıkarmak, dışarıya vermek
Yabancı cisimleri vücut atar.
-
Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak
Köprüyü dinamitle attılar.
-
Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak
Pamuğu atmak.
- Çatlamak
- Yırtılmak
- Yapışık olduğu yerden ayrılmak
-
Kalp, nabız vurmak, çarpmak
Kalbi hızlı hızlı atıyor.
-
Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak
Sıcak basınca sırtındaki ceketi attı.
- Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak
- Değerini eksiltmek
-
Göndermek, yollamak
Mektup atmak.
- Terk etmek
-
Götürmek
Gözüne kestirdiği erkeği tavlayıp resmen oraya atarmış. - Attila İlhan
-
Söylemek
Gazel attı.
-
Yalan veya abartmalı söz söylemek
Gene atmaya başladı.
-
Bilmeden, kestirerek söylemek
Bilgi yarışmasında attı ama tutturamadı.
-
İçki içmek
Şimdi arzu buyrulursa dostluğumuzu takviye için şöyle bir iki kadeh atalım. - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- atıp (veya atmak) tutmak
- atıyorum
- atma Recep, din kardeşiyiz
- atsan atılmaz, satsan satılmaz
- attığı tırnağa değmemek
- attığı tırnak kadar olamamak
Birleşik Kelimeler: füzeatar, kazaratar, kükürtatar, roketatar, atardamar
ALMAK
-
Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak
Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. - Necati Cumalı
- Satın almak
-
Ele geçirmek, fethetmek
Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş. - Ömer Seyfettin
-
Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak
Çocuğu okuldan aldı.
- Birlikte götürmek
-
İçine sığmak
Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır.
- Kabul etmek
-
Kendine ulaştırılmak, iletilmek
Mektup almak. Haber almak.
-
İçeri sızmak, içine çekmek
Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış.
-
Erkek, kadınla evlenmek
O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü. - Memduh Şevket Esendal
-
Sürükleyip götürmek
Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı.
- Kazanmak, elde etmek
-
Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak
Soğuk almak. Ceza almak.
-
Bürümek, sarmak, kaplamak
Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi.
-
Kısaltmak, eksiltmek
Ceketin boyundan almak.
-
Yolmak, koparmak
Kaş almak.
-
Temizlemek
Karyolanın altını süpürge ile al.
-
İçeri girmesini sağlamak
Sevdiği delikanlıyı gece evine almış. - Necati Cumalı
-
Tat veya koku duymak
Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır.
-
Örtmek, koymak
Paltosunu sırtına aldı.
-
Yol gitmek, mesafe katetmek
O yolu bir saatte alırsınız.
-
Çalmak
Cebimden saatimi almışlar.
-
Soldurmak
Güneş perdelerin rengini aldı.
-
Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak
Dalağını aldılar.
-
Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek
Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı. - Haldun Taner
-
Göreve, işe başlatmak
Yeni bir kapıcı aldı.
- Görevden, işten çekmek
-
Başlamak
Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur - Halk türküsü
-
İçecek veya sigara içmek
Tadına bakmak için bir yudum aldım.
-
Yutmak, kullanmak
İlaç almak.
-
Kazanç sağlamak
Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar.
-
Gidermek, yok etmek
İçine biraz su koy, tuzunu alır.
- Yer değiştirmek
Ata Sözleri ve Deyimler
- al (veya alın) ...
- alaşağı etmek
- al aşağı vur yukarı
- al benden de o kadar
- al birini, vur ötekine (veya birine)
- aldı
- aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek
- aldı sazı eline
- al gülüm ver gülüm
- alıp başını gitmek
- alıp götürmek
- alıp satmaz görünmek
- alıp sattığı olmamak
- alıp vereceği olmamak
- alıp verememek
- alıp vermek
- alıp yürümek
- al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur (veya gocunsun)
- almadan vermek Allah'a mahsus
- almadığın hayvanın kuyruğunu tutma
- al malın iyisini, çekme kaygısını
- alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste
- al sana bir ... daha
- al takke ver külah
Birleşik Kelimeler: pürüzalır, esir almaca, soluk almadan, açığa almak, satın almak, akılalmaz, çakaralmaz
İMLİK
- Kitap sayfaları arasına konulan ve okunan yeri belirlemekte kullanılan ince, uzun karton parçası
İLMİK
- İlmek (I)
Ata Sözleri ve Deyimler
- ilmik atmak
İKLİM (Kelime Kökeni: Arapça iḳlīm)
-
Yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarına bağlı olarak gerçekleşen etkilerin uzun yılların ortalamasına dayanan durumu, abuhava
İklim ile toprağın bereketi ve insanın faaliyeti arasında yakın bir münasebet vardır. - Cemil Meriç
-
Ülke, diyar
Saba melikesi Belkıs da kendisine Yemen iklimlerinin en güzel atlarından hediyeler göndermişti. - Necip Fazıl Kısakürek
Birleşik Kelimeler: iklim bilimi, ekvatoral iklim, karasal iklim, tropikal iklim, Akdeniz iklimi, çöl iklimi, dağ iklimi, deniz iklimi, kara iklimi, kutup iklimi, muson iklimi, okyanus iklimi, step iklimi, tundra iklimi