KANSIZLAŞMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

KANSIZLAŞMAK harflerini içeren 6 harfli 69 kelime bulunuyor. 6 harfli KANSIZLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "kansızlaşmak ile biten 6 harfli kelimeler. İçinde Kansızlaşmak olan 6 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

AZIŞMA14, ŞANSIZ14, AZALIŞ13, SIZMAK12, ANASIZ11, AŞINMA11, AŞILMA11, ALIŞMA11, AKIŞMA11, ALAŞIM11, KIZMAK11, KANSIZ11, KAŞIMA11, KAZIMA11, MAAŞLI11, MAŞALI11, SAZLIK11, ŞANSLI11, ŞAMALI11, ŞAKIMA11, ZAMKLI11, AZALMA10, KIŞLAK10, KAMKAZ10, KALKIŞ10, KAZALI10, KAZMAK10, MAŞALA10, ASMALI9, ASILMA9, ISLAMA9, KISMAK9, MISKAL9, NAKKAŞ9, SINMAK9, SINAMA9, SIKMAK9, SALKIM9, ANISAL8, ANILMA8, ANASIL8, AKASMA8, ALINMA8, AMALIK8, AKSAMA8, IKLAMA8, KAKIMA8, KAMALI8, KASALI8, KINAMA8, KILMAK8, KASMAK8, MANALI8, MASLAK8, SANMAK8, SALMAK8, SAKLIK8, SAKALI8, ASALAK7, ANLAMA7, ANAMAL7, ANALIK7, AKLAMA7, KANMAK7, KANAMA7, KALKMA7, KALMAK7, KASNAK7, KALKAN6

KALKAN

[isim]

  • Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık
  • Toplum olaylarında güvenlik görevlilerinin çeşitli saldırı araçlarından kendilerini ve başkalarını korumak için kullandıkları, özel olarak yapılmış korumalık

[mecaz]

  • Koruyucu

    Akbabanın kanatlarından başka kalkanı yoktu galiba. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kalkan etmek
  • kalkan olmak

Birleşik Kelimeler: kalkan bezi, kılıçkalkan

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Yan yüzergillerden, büyük, yassı, derisi düğme veya çivi denilen birtakım sivri kemiklerle örtülü, beyaz etli balık, kalkan balığı (Scophtalmus maximus)

Birleşik Kelimeler: kalkan balığı, kalkan böcekleri, çivisiz kalkan

ASALAK

[isim]

[biyoloji]

  • Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit

[sıfat]

[mecaz]

  • Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, parazit, tufeyli

Birleşik Kelimeler: asalak bilimci, asalak bilimi, asalak bilimsel, asalaksavar, dış asalak, iç asalak, tam asalak, yarı asalak, yarım asalak, ağrıma asalakları

ANLAMA

[isim]

  • Anlamak işi, anlamaklık, kavrama, derk, fehim, intikal, tefehhüm, vukuf

    Lavabonun aynasında yorgun bir suratla kendini anlamaya çalışan bu adama bakıyorum. - Ahmet Ümit

[felsefe]

  • Bir olay veya önermenin daha önce bilinen bir kanunun veya formülün sonucu olduğunu görme

Birleşik Kelimeler: tam anlamıyla

ANAMAL

[isim]

[ticaret]

  • Sermaye

Birleşik Kelimeler: anamal birikimi, anamal sahibi

ANALIK

[isim]

  • Anne olma durumu

    Yazarların analığa ve analarına yaklaşımları da çeşitlidir doğallıkla. - Adalet Ağaoğlu

  • Anne olma duygusu
  • Anne yerini tutan veya anne kadar yakınlık gösteren kadın
  • Anaca davranış

[halk ağzında]

  • Üvey ana

    Benim analığımın yetiştiği konak da çok çok büyükmüş. - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • analık etmek
  • analık fenalık

Birleşik Kelimeler: sütanalık

AKLAMA

[isim]

  • Aklamak işi, ibra

Birleşik Kelimeler: aklama belgesi

KANMAK

[-e]

  • Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak
  • Tatlı sözlere aldanmak
  • Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak

    Siz bile bu şekil, renk, koku zenginliğine kanmış ve yorulmuş ruhunuzla... - Reşat Nuri Güntekin

  • Yetinmek, iktifa etmek

    Odalarının keçeleri üstüne serilmiş seccadelerde bazen namaz kılmakla kanmayarak çoraplarını çıkarır. - Ahmet Hamdi Tanpınar

KANAMA

[isim]

  • Kanamak işi, nezif

    Burun kanaması, diş kırılması, ötede beride ufak tefek sıyrıklar ve şişler... - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: beyin kanaması

KALKMA

[isim]

  • Kalkmak işi

    Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar

KALMAK

[nesnesiz]

  • Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek

    Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra

  • Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak

    Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. - Osman Cemal Kaygılı

[-de]

  • Konaklamak, konmak

    Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay

[-le]

  • Oturmak, yaşamak

    Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Eğleşmek
  • Hayatını sürdürmek, yaşamak

    O aileden bir bu çocuk kaldı.

  • Varlığını korumak, sürdürmek

    Eniştemizin iptidai kalmış huyları da vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[-de]

  • Oyalanmak, vakit geçirmek

    Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı

  • Sınıf geçmemek

    Çocukların içinde kalanlar da var geçenler de.

[-de]

  • İşlemez, yürümez duruma gelmek

    Araba yarı yolda kaldı.

[-e]

  • İleriye atılmak, ertelenmek

    Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]

  • Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak

    Oda duman içinde kaldı.

[-de]

  • Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek

    Bugün iş maddesinde kaldık.

[-den]

  • Miras olarak geçmek

    Çiftlik ana babasından kalmış.

[-den]

  • Yapamamak

    Misafir geldi, gezmeden kaldık.

  • Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak

    Refika, valide, iki kerime kaldık mı biz iki bin kuruş tekaüt maaşına. - Haldun Taner

[-le]

  • Yetinmek

    Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.

[-le]

  • Sınırlanmak

    Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk

  • Herhangi bir durumu sürdürmek

[yardımcı fiil]

  • Olmak, herhangi bir durumda bulunmak

    Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay

[yardımcı fiil]

  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Bakakalmak.

    Şaşakalmak.

    Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... den kalır yeri yok
  • ... ye kalsa (veya kalırsa)
  • kaldı ki

Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış

KASNAK

[isim]

  • Enli çember
  • Kalbur, tel vb. şeylerin tahta çemberi
  • Nakış işlemek için gergef gibi kullanılan, kumaşı germeye yarayan, tahtadan çember

[mimarlık]

  • Bir sütunun gövdesini oluşturan silindir biçimindeki taşların her biri

[mimarlık]

  • Kıyıları oluk biçiminde pervazlı, metal ve tahtadan yapılmış çember

[spor]

  • Pehlivanların giydikleri kispetin bele gelen bölümü

[teknik]

  • Makinelerde, bir milden başka mile hareket geçiren kayışların takıldığı demir çember

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kasnak işlemek

Birleşik Kelimeler: paça kasnak

ANISAL

[sıfat]

  • Anıyla ilgili, anıya ait

    Onlara göre yaşlı yazarların anısal birikimi daha fazlaydı.

ANILMA

[isim]

  • Anılmak işi

ANASIL (Kelime Kökeni: Arapça ʿanaṣl)

[zarf]

[eskimiş]

  • Kökten, asıl olarak, esaslı bir biçimde

    Anasıl asker ve erkek bir kavim olmadıkları için askerliğin şanından hiçbir zaman nasipleri yoktur. - Yahya Kemal Beyatlı

AKASMA

[isim]

[bitki bilimi]

  • Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen, sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba)