KAMÇIBAŞI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KAMÇIBAŞI harflerini içeren 5 harfli 29 kelime bulunuyor. 5 harfli KAMÇIBAŞI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAŞÇI14, ÇIKIŞ13, BIKIŞ12, BIÇKI12, BIÇIK12, ÇAKIŞ12, ÇAMAŞ12, KAÇIŞ12, BIÇAK11, BAKIŞ11, IŞIMA11, AKBAŞ10, BAKAÇ10, BAŞKA10, BAŞAK10, ÇIKMA10, ÇAKIM10, KAMIŞ10, KAMÇI10, AŞMAK9, AÇMAK9, AKŞAM9, BIKMA9, BAKIM9, ÇAKMA9, KAÇMA9, MAÇKA9, BAKMA8, BAKAM8

BAKMA

[isim]

  • Bakmak işi

    Kızlara bakmaya giderken içimde hep beni beğenmeyecekler kaygısını taşıyordum. - Ahmet Ümit

BAKAM (Kelime Kökeni: Arapça baḳḳam)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Baklagillerden, odunundan kırmızı boya çıkarılan bir ağaç (Haematoxylon campechianum)

AŞMAK

[-den]

  • Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek

    İki gündür sarp dağ yollarından aşıyoruz. - Falih Rıfkı Atay

[-i]

  • Süre geçmek, bitmek, sona ermek

[-i]

  • Geçmek

    Üstelik çekingenliğin de kaybolmuş hatta sokulganlığı aşarak girişkenlik derecesini bulmuştu. - Tarık Buğra

[-e]

  • Erkek hayvan dişisiyle çiftleşmek

[nesnesiz]

[argo]

  • Görünmeden kaçmak

    Herif çoktan aşmış.

Birleşik Kelimeler: sınıraşan

AÇMAK

[-i]

  • Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek

    Kapıyı açıp içeri giriyorum. - Adalet Ağaoğlu

  • Engeli kaldırmak

    Karla kapanan yolu açmak.

  • Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak

    Kadın hamalı dışarı çıkardı, sonra çantasını açıp birkaç lira çıkardı. - Memduh Şevket Esendal

  • Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak
  • Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak

    Su borusunu açmak.

  • Alanını genişletmek

    Anıtın çevresini açmak.

  • Birbirinden uzaklaştırmak

    Kollarını açtı.

  • Yarmak

    Çıbanı açmak.

  • Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak

    Yumağı açmak.

  • Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak
  • Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek
  • Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak

    Dönüş yolunda radyoyu açtık. - Elif Şafak

  • Alışverişi başlatmak

    Bakan, tütün piyasasını açtı.

  • Rengin koyuluğunu azaltmak

    Bu boyayı biraz daha açmalı.

  • Yakışmak, güzel göstermek

    Bu renk odayı açtı.

  • Ferahlık vermek
  • Beğenmek

    Burası beni açmadı, başka yere gidelim.

  • Bir konu ile ilgili konuşmak
  • Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek

    Size derdimi açmaya geldim. - Falih Rıfkı Atay

  • Satranç, poker vb. oyunları başlatmak

[nesnesiz]

  • Yapmak, düzenlemek

    Sınav açmak.

[nesnesiz]

  • Ayırmak, tahsis etmek

    Senin için üst katta bir oda açtık.

  • Görünür duruma getirmek

    Kollarını, göğsünü açmış.

[nesnesiz]

  • Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak

    Hava açtı.

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Geçit sağlamak

    İki oda arasına kapı açtık.

[mecaz]

  • Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek

    Öğretmen sürekli konuşuyor, öğrenciyi açmak istiyordu.

[eskimiş]

  • Savaşla almak, fethetmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aç gözünü, açarlar gözünü
  • açma sırrını dostuna, o da söyler dostuna
  • açtı ağzını, yumdu gözünü

Birleşik Kelimeler: yivaçar

AKŞAM

[isim]

  • Güneşin batmasına yakın zamandan gecenin başlamasına kadar olan vakit, akşam vakti, akşamleyin
  • Gece

    Dün akşam karşılıklı içerken, çoktan bayatlamış itirafımı ağzımdan kaçırma gafletinde bulundum. - Elif Şafak

  • Akşam ezanı
  • Akşam namazı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akşam ahıra sabah çayıra
  • akşama kadar
  • akşama kalmak
  • akşama karşı gitme, tana karşı yatma
  • akşamı akşam etmek
  • akşamı bulmak (veya etmek)
  • akşamın hayrından sabahın şerri iyidir
  • akşamın işini sabaha (veya yarına) bırakma
  • akşamı zor etmek
  • akşam ise yat, sabah ise git
  • akşamlar (veya akşamışerifler) hayrolsun!

Birleşik Kelimeler: akşam akşam, akşam azadı, akşam ezanı, akşam gazetesi, akşam güneşi, akşam karanlığı, akşam namazı, akşam pazarı, akşam piyasası, akşam saati, akşamsefası, akşam simidi, akşamüstü, akşamüzeri, akşam vakti, akşam yeli, Akşam Yıldızı, sabah akşam, akşama doğru, akşama sabaha, akşamlı sabahlı

BIKMA

[isim]

  • Bıkmak işi

BAKIM

[isim]

  • Bakma işi
  • Bir şeyin iyi gelişmesi, iyi bir durumda kalması için verilen emek

    Bahçe bakım ister.

  • Birinin beslenme, giyinme vb. gereksinimlerini üstlenme ve sağlama işi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bakım yapmak

Birleşik Kelimeler: bakımevi, bakım yurdu, tam bakım, yoğun bakım

ÇAKMA

[isim]

  • Çakmak işi
  • Vurulup çakılarak yapılmış kuyumcu işi
  • Bu işte kullanılan kuyumcu kalıbı

[sıfat]

[argo]

  • Taklit olan, sahte

[halk ağzında]

  • Deri hastalığı, yara, çıban

Birleşik Kelimeler: çakma kapı

KAÇMA

[isim]

  • Kaçmak işi, firar

    Fabrikayı boşaltmaları için dışarıdan çağrı yapılırken kaçma arzusuyla yanıp tutuşanlar oldu. - Lâtife Tekin

MAÇKA

[isim]

  • Trabzon iline bağlı ilçelerden biri

AKBAŞ

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Yazın kutup bölgelerinde yaşayan, kışın ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklı bir tür yabani kuş, deniz kazı (Bemicla)

BAKAÇ

[isim]

[fizik]

  • Dürbün
  • Vizör

BAŞKA

[sıfat]

  • Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge

    Başka bir şeyi daha aklıma iyice sokuyordum. - Ayla Kutlu

  • Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan

    Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor. - Halide Edip Adıvar

[edat]

  • `Ayrıca, üstelik, bir yana` anlamlarında -den başka biçiminde kullanılan bir söz

    Birinden yardım istemekten başka çıkar yol yoktu ve ben yardım isteyeceğime ölmeyi yeğlerdim. - Ayla Kutlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • başka işi yok mu?

Birleşik Kelimeler: başka başka, başka biri

BAŞAK

[isim]

  • Arpa, buğday, yulaf vb. ekinlerin tanelerini taşıyan kılçıklı başı

    Toprak üstünde ne tütün fidanı ne buğday başağı bırakmışlar. - Abdülhak Şinasi Hisar

[halk ağzında]

  • Tarlalarda, bağlarda dökülmüş veya tek tük kalmış olan ürün

Ata Sözleri ve Deyimler

  • başak bağlamak (veya tutmak)
  • başak toplamak

Birleşik Kelimeler: salkım başak

[isim]

[gök bilimi]

  • Zodyak üzerinde Aslan ile Terazi arasında bulunan takımyıldızın adı

ÇIKMA

[isim]

  • Çıkmak işi

    Bu evden çıkmam, mağlubiyeti kabul ederek mücadeleden kaçmam demekti. - Kemal Bilbaşar

  • Bir yapının üst katlarından dışarıya doğru uzanmış bölüm, balkon

    Balkonlar, kapalı açık çıkmalar, o zaman yasak edilmiş, hâlâ yasak, hâlâ yapılmıyor. - Aydın Boysan

  • Hamamdan çıkarken kullanılan havlu ve kurulanma takımı, çıkacak
  • Bir yazı sayfasının kenarına metinle ilgili olarak yazılan ek, çıkıntı, derkenar
  • Desteklemek amacıyla verilen para

[sıfat]

  • Çıkmış

    Saraydan çıkma İstanbul eşyalarını görünce bunların hakikatine inanmak lazım geldiğini anlamış. - Abdülhak Şinasi Hisar

[sıfat]

  • Eski, kullanılmış

    Çıkma jant.

Birleşik Kelimeler: çıkma durumu, kola çıkma