KAMYONET Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KAMYONET harflerini içeren 5 harfli 31 kelime bulunuyor. 5 harfli KAMYONET kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kamyonet ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Kamyonet olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

KOYMA9, OYMAK9, YONMA9, EYTAM8, KONYA8, KAYME8, MEYAN8, OYNAK8, TONYA8, KONMA7, KENYA7, MONTE7, MONAT7, MANTO7, NOTAM7, ONMAK7, TOMAK7, TENYA7, YEKTA7, AKONT6, KOTAN6, KANTO6, KAMET6, KETON6, KEMAN6, METAN6, MAKET6, MEKAN6, NOKTA6, OKTAN6, ANKET5

ANKET (Kelime Kökeni: Fransızca enquête)

[isim]

  • Sormaca

    Öteden beri zaman zaman yapılagelen bu anketler ne güzel anketlerdir! - Behçet Necatigil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • anket yapmak

AKONT (Kelime Kökeni: Fransızca àcompte)

[isim]

[ticaret]

  • Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmi ödeme

KOTAN

[isim]

[halk ağzında]

  • Pulluk, büyük saban

KANTO (Kelime Kökeni: İtalyanca canto)

[isim]

[tiyatro]

  • Tuluat tiyatrolarında oyundan önce genellikle kadın sanatçıların şarkı söyleyip dans ederek yaptığı gösteri

    Kantodan piyese kadar her gösteriye katılıyor; herkesi hüzne, sevgiye, coşkuya, isteğe boğuyordu. - Cahit Külebi

  • Bu gösteri sırasında söylenen şarkı

KAMET (Kelime Kökeni: Arapça ḳāmet)

[isim]

[eskimiş]

  • Boy, endam

    Gür beyaz saçları, dik kameti, vakur yürüyüşü ile gören çarşı esnafı saygı ile selamlarlar. - Haldun Taner

[isim]

[din bilgisi]

  • Farz olan namazdan önce okunan iç ezan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kamet getirmek
  • kameti artırmak

KETON (Kelime Kökeni: Fransızca céton)

[isim]

[kimya]

  • Karbonil grubuna iki alkil kökünün bağlanmasıyla türeyen birleşik

KEMAN (Kelime Kökeni: Farsça kemān)

[isim]

[müzik]

  • Dört teli olan, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı saz

    Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu. - Ömer Seyfettin

[eskimiş]

  • Yay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keman gibi

Birleşik Kelimeler: keman yayı

METAN (Kelime Kökeni: Fransızca méthane)

[isim]

[kimya]

  • Çürümekte olan karbonlu maddelerden çıkan, havada sarı bir alevle yanan, renksiz bir gaz, bataklık gazı (CH4)

MAKET (Kelime Kökeni: Fransızca maquette)

[isim]

  • Mimarlıkta, sanayide ve bazı sanat dallarında yer alan eserlerin taslak durumundaki küçük örneği

    Servet Bey, benim maketleri incelemekle meşguldü. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: maket bıçağı

MEKÂN (Kelime Kökeni: Arapça mekān)

[isim]

  • Yer, bulunulan yer
  • Ev, yurt

[eskimiş]

[gök bilimi]

  • Uzay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mekân tutmak

Birleşik Kelimeler: mekân akustiği, mekân grupları, mekân zarfı, başmekân, cennetmekân, tebdilimekân

NOKTA (Kelime Kökeni: Arapça nuḳṭa)

[isim]

  • Çok küçük boyutlarda işaret, benek
  • Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret
  • Yer

    Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık. - Ahmet Haşim

  • Konu, konu ile ilgili önemli bölüm

    Genç adam o noktada alaka uyandırıcı bir şey keşfetmiş gibiydi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Nöbetçi bulunan yer

    Orada polis noktası var.

  • Nöbetçi, gözcü, bekçi

    O yokuşun başındaki küçücük karakolun her gece çıkardığı noktayı unutuyorsunuz. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Sınır, derece, radde

    Savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada...

[dil bilgisi]

  • Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti (.)

[matematik]

  • Hiçbir boyutu olmayan işaret

[spor]

  • Orta nokta

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nokta koymak
  • noktasına virgülüne dokunmadan

Birleşik Kelimeler: nokta atışı, noktainazar, nokta memuru, nokta nokta, nokta turizmi, noktası noktasına, başnokta, iki nokta, kara nokta, karanlık nokta, kırmızı nokta, kilit nokta, kör nokta, maddesel nokta, orta nokta, ölü nokta, sarı nokta, siyah nokta, üç nokta, alevlenme noktası, başa baş noktası, başlangıç noktası, başucu noktası, besleme noktası, boğumlanma noktası, buharlaşma noktası, can noktası, çıkış noktası, dayanak noktası, denetim noktası, doğu noktası, donma noktası, doruk noktası, doyma noktası, doyum noktası, dönüm noktası, düğüm noktası, ergime noktası, güney noktası, güz noktası, hareket noktası, ilkbahar noktası, izabe noktası, kavrama noktası, kaynama noktası, kerteriz noktası, kırılma noktası, kuzey noktası, nirengi noktası, odak noktası, parlama noktası, penaltı noktası, polis noktası, püf noktası, santra noktası

OKTAN (Kelime Kökeni: Fransızca octane)

[isim]

[kimya]

  • Formülü C8H18 olan doymuş hidrokarbonlara verilen ad

KONMA

[isim]

  • Konmak işi

    Şiirde biçim, gerekli parçaların yerli yerine konmasıdır. - Behçet Necatigil

MONTE (Kelime Kökeni: Fransızca monté)

[isim]

  • Montaj

Ata Sözleri ve Deyimler

  • monte etmek

MONAT (Kelime Kökeni: Fransızca monade)

[isim]

[felsefe]

  • Eski Yunan felsefesinde bölünmez birlik
  • Leibniz'in felsefesinde artık bölünemez bir birlik olan sonsuz sayıdaki cevherlerin her biri