KAMUSALLAŞMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
KAMUSALLAŞMAK harflerini içeren 6 harfli 25 kelime bulunuyor. 6 harfli KAMUSALLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
MAŞUKA11,
LAAKAL (Kelime Kökeni: Arapça lāaḳall)
-
En azından, hiç olmazsa
Büyük hanın altında sıra kahveler vardır ya; her birinde laakal iki, üç dava vekiline tesadüf edilir. - Reşat Nuri Güntekin
LAKLAK (Kelime Kökeni: Arapça laḳlāḳ)
- Leyleğin gagasıyla çıkardığı ses
- Ara vermeden söylenilen saçma sapan söz dizisi, gevezelik
Ata Sözleri ve Deyimler
- laklak etmek
ASALAK
- Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
- Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, parazit, tufeyli
Birleşik Kelimeler: asalak bilimci, asalak bilimi, asalak bilimsel, asalaksavar, dış asalak, iç asalak, tam asalak, yarı asalak, yarım asalak, ağrıma asalakları
ALLAMA
- Allamak işi
AKLAMA
- Aklamak işi, ibra
Birleşik Kelimeler: aklama belgesi
KALKMA
-
Kalkmak işi
Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar
KALMAK
-
Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek
Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra
-
Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak
Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. - Osman Cemal Kaygılı
-
Konaklamak, konmak
Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay
-
Oturmak, yaşamak
Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
- Eğleşmek
-
Hayatını sürdürmek, yaşamak
O aileden bir bu çocuk kaldı.
-
Varlığını korumak, sürdürmek
Eniştemizin iptidai kalmış huyları da vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Oyalanmak, vakit geçirmek
Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı
-
Sınıf geçmemek
Çocukların içinde kalanlar da var geçenler de.
-
İşlemez, yürümez duruma gelmek
Araba yarı yolda kaldı.
-
İleriye atılmak, ertelenmek
Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak
Oda duman içinde kaldı.
-
Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek
Bugün iş maddesinde kaldık.
-
Miras olarak geçmek
Çiftlik ana babasından kalmış.
-
Yapamamak
Misafir geldi, gezmeden kaldık.
-
Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak
Refika, valide, iki kerime kaldık mı biz iki bin kuruş tekaüt maaşına. - Haldun Taner
-
Yetinmek
Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.
-
Sınırlanmak
Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk
- Herhangi bir durumu sürdürmek
-
Olmak, herhangi bir durumda bulunmak
Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay
-
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Bakakalmak.
Şaşakalmak.
Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... den kalır yeri yok
- ... ye kalsa (veya kalırsa)
- kaldı ki
Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış
AKASMA
- Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen, sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba)
AKSAMA
-
Aksamak işi
Aradan yedi sekiz ay geçmiş, hiç aksama olmamıştı ödemelerde. - Yusuf Ziya Ortaç
KASMAK
- Kasları gergin duruma getirmek
- Kısaltmak
- Daraltmak
- Bölmek, ayırmak
- Baskısı altında tutmak
Ata Sözleri ve Deyimler
- kasıp kavurmak
Birleşik Kelimeler: kasım kasım
MUALLA (Kelime Kökeni: Arapça muʿallā)
- Yüksek, yüce
MALAMA (Kelime Kökeni: Rumca)
- Samanla karışık tahıl
MASLAK (Kelime Kökeni: Arapça maṣlāḳ)
-
Sürekli su akan boru
İlerideki maslaktan su doldurmaya giden simsiyah bir zenci kızının yakasından asıldı. - Osman Cemal Kaygılı
- Boruları aşırı basınçtan korumak amacıyla su yolu üzerinde yapılan içi su dolu hazne
- Büyük yalak
SALMAK
-
Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek
Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı. - Ercüment Ekrem Talu
-
Yollamak, göndermek
Bununla beraber peşine adam salmak gerekir. - Aka Gündüz
-
Koymak, katmak
Halk ruhunun benliğinizde yeniden uyanıp hararetini gönlünüze saldığını duyarsınız. - Refik Halit Karay
-
Sürmek
Bunun içindir ki dal budak saldı, yemiş vermeye başladı. - Ruşen Eşref Ünaydın
-
Uğratmak
Başını derde salmak.
-
Vergi yüklemek
Ona elli bin lira salmışlar.
-
Üzerine yürütmek
Tazıyı tavşana salmak.
-
Saldırmak
Aç kurt, yılana da salar, taşa da, dedi. - Memduh Şevket Esendal
-
Sarkıtmak
Soğutmak için kuyuya su kabı saldı.
- Gemi demir üzerinde dört yana dönmek
- Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek
Birleşik Kelimeler: salıvermek, salıverilmek
ULAMAK
- Eklemek, katmak, ilave etmek