[isim]

• Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli taş

[isim]

[eskimiş]

• Boy, endam

  Gür beyaz saçları, dik kameti, vakur yürüyüşü ile gören çarşı esnafı saygı ile selamlarlar. - Haldun Taner

[isim]

[din bilgisi]

• Farz olan namazdan önce okunan iç ezan

Ata Sözleri ve Deyimler

• kamet getirmek
• kameti artırmak

[isim]

[eskimiş]

[gök bilimi]

• Ay

[isim]

[sinema]

[televizyon]

• Görüntülerin filme alınmasını sağlayan alet, alıcı

• Kameraman

[ünlem]

• Bir çekime başlanırken, yönetmenin alıcıyı çalıştırmaları için verdiği buyruk

[sıfat]

[eskimiş]

• Ayla ilgili

[isim]

[bitki bilimi]

• Çaygillerden, büyük, beyaz, pembe veya kırmızı renkte çiçekler açan, dayanıklı yapraklı bir bitki, Japon gülü, Çin gülü (Camellia japonica)

[isim]

[sinema]

[televizyon]

• Alıcıyı doğrudan doğruya çalıştıran ve yöneten, alıcı hareketlerini gerçekleştiren, görüntülerin filme alınmasını sağlayan kimse, çekimci, kamera

[isim]

• Bahçelerde yazın oturulmak için yapılan, kafes biçiminde, kubbeli, üstü yeşilliklerle sarılan süslü çardak

  Kim şu kameriyede oturmuş, şu çiçeklerden kim toplamıştı? - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• Kamerun halkından olan kimse

[sıfat]

• Kameriyesi bulunan

  Büyük evlerin büyük sofalarında havuzlu, kameriyeli bahçelerinde, bostanlarında ... toplanıyorlar, eğleniyorlar. - Ömer Seyfettin

[sıfat]

• Aysız, ayı olmayan

  Hep kamersiz gecelerin karanlıkları içinde geçen beş seneden sonra parlak ve yeşil köyü pek hoşuna gitmişti. - Çetin Altan