KALSİFİKASYON Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

KALSİFİKASYON harflerini içeren 6 harfli 45 kelime bulunuyor. 6 harfli KALSİFİKASYON kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FİYONK15, FİSKOS15, FANYOL15, FAYANS15, FİYAKA14, FASSAL14, FİSKAL13, KOFANA13, SAFKAN13, FİLİKA12, FANİLA12, İNFİAL12, SOSYAL11, SOYSAL11, OYSAKİ10, SİYASİ10, SİYASA10, ALYANS9, İYONİK9, KONYAK9, KALYON9, SONSAL9, SİNYAL9, SANAYİ9, SAYKAL9, AKSONA8, KANYAK8, KAYNAK8, LİSANS8, SİKLON8, ASİLİK7, ALAKOK7, İNİKAS7, KOKAİN7, KİKLON7, KLASİK7, KAOLİN7, KALİKO7, KASNAK7, LİSANİ7, NAKİSA7, OLANAK7, SİNLİK7, KLİNİK6, KALKAN6

KLİNİK (Kelime Kökeni: Fransızca clinique)

[isim]

[tıp]

  • Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer

    Onu, anlamını yitiren kliniğe ayaklarının alışkanlığı götürüyordu. - Tarık Buğra

  • Hekim olacak öğrencilerin hasta başında uygulamalı olarak ders gördükleri hasta koğuşu

[sıfat]

  • Vücut muayenesinde görülen (hastalık belirtisi)

    Klinik belirtiler çoğu kez bir hastalığın teşhisi için yetmeyebilir.

Birleşik Kelimeler: klinik araştırma, klinik vaka

KALKAN

[isim]

  • Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık
  • Toplum olaylarında güvenlik görevlilerinin çeşitli saldırı araçlarından kendilerini ve başkalarını korumak için kullandıkları, özel olarak yapılmış korumalık

[mecaz]

  • Koruyucu

    Akbabanın kanatlarından başka kalkanı yoktu galiba. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kalkan etmek
  • kalkan olmak

Birleşik Kelimeler: kalkan bezi, kılıçkalkan

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Yan yüzergillerden, büyük, yassı, derisi düğme veya çivi denilen birtakım sivri kemiklerle örtülü, beyaz etli balık, kalkan balığı (Scophtalmus maximus)

Birleşik Kelimeler: kalkan balığı, kalkan böcekleri, çivisiz kalkan

ASİLİK

[isim]

  • Başkaldırıcılık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asilik etmek

ALAKOK (Kelime Kökeni: Fransızca à la coque)

[isim]

  • Rafadan yumurta

    Sabahleyin kendisine bir alakok ziyafeti çekecekti. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

İNİKÂS (Kelime Kökeni: Arapça inʿikās)

[isim]

[fizik]

  • Yansı

[eskimiş]

  • Yankı

[ekonomi]

  • Piyasada tepki veya etki

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inikâs etmek

KOKAİN (Kelime Kökeni: Fransızca cocaïne)

[isim]

[kimya]

  • Koka yapraklarından çıkarılan ve bağımlılık yapan uyuşturucu bir alkaloit

    Kocası kokain alır, zati hep bu yüzden satıp savdılar. - Falih Rıfkı Atay

KİKLON (Kelime Kökeni: Almanca Kyklon)

[isim]

  • Siklon

KLASİK (Kelime Kökeni: Fransızca classique)

  • Üzerinden çok zaman geçtiği hâlde değerini yitirmeyen, türünde örnek olarak görülen eser

    Klasikler bir kültür, bir gusto, bir seviye ölçütüdür. - Haldun Taner

  • XVII. yüzyıl Fransız dili, sanatı ve yazarları ile ilgili olan

    Racine bir Fransız klasik yazarıdır.

  • Alışılmış
  • Sanatta kuralcı
  • Kökleşik

    Klasik şiirin yıkıldığından beri şiiri, bin kişi bin türlü tarif ediyor. - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]

  • Eski Yunan, Roma ve XVII. yüzyıl Fransız sanatıyla ilgili sanatçı veya eser

    Yunan klasikleri. Fransız klasikleri.

  • Eski Yunan ve Roma çağı dili ve sanatı ile ilgili olan

    Klasik eserlerin oynandığı bir millî tiyatroları yok. - Haldun Taner

KAOLİN (Kelime Kökeni: Fransızca kaolin)

[isim]

  • Arı kil

KALİKO (Kelime Kökeni: (Hindistan'da Kalküta şehrinin adından))

[isim]

  • Pamuk iplikleriyle yapılan ilk cilt bezi

KASNAK

[isim]

  • Enli çember
  • Kalbur, tel vb. şeylerin tahta çemberi
  • Nakış işlemek için gergef gibi kullanılan, kumaşı germeye yarayan, tahtadan çember

[mimarlık]

  • Bir sütunun gövdesini oluşturan silindir biçimindeki taşların her biri

[mimarlık]

  • Kıyıları oluk biçiminde pervazlı, metal ve tahtadan yapılmış çember

[spor]

  • Pehlivanların giydikleri kispetin bele gelen bölümü

[teknik]

  • Makinelerde, bir milden başka mile hareket geçiren kayışların takıldığı demir çember

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kasnak işlemek

Birleşik Kelimeler: paça kasnak

LİSANİ (Kelime Kökeni: Arapça lisānī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Dille ilgili

NAKİSA (Kelime Kökeni: Arapça naḳīṣa)

[isim]

[eskimiş]

  • Eksiklik, kusur

OLANAK

[isim]

  • İmkân

    Olanakların, olasılıkların bir sonu bulunabilirdi belki zamanla. - Yusuf Atılgan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • olanak sağlamak (veya tanımak)

SİNLİK

[isim]

  • Mezarlık