KALKINDIRMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
KALKINDIRMAK harflerini içeren 6 harfli 56 kelime bulunuyor. 6 harfli KALKINDIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ALINDI10,
KALKAN
- Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık
- Toplum olaylarında güvenlik görevlilerinin çeşitli saldırı araçlarından kendilerini ve başkalarını korumak için kullandıkları, özel olarak yapılmış korumalık
-
Koruyucu
Akbabanın kanatlarından başka kalkanı yoktu galiba. - Yusuf Ziya Ortaç
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalkan etmek
- kalkan olmak
Birleşik Kelimeler: kalkan bezi, kılıçkalkan
- Yan yüzergillerden, büyük, yassı, derisi düğme veya çivi denilen birtakım sivri kemiklerle örtülü, beyaz etli balık, kalkan balığı (Scophtalmus maximus)
Birleşik Kelimeler: kalkan balığı, kalkan böcekleri, çivisiz kalkan
ARKALI
- Arkası olan
-
Koruyanı, dayanağı olan, pistonlu, iltimaslı
Kadronun dört yüzden yukarısı masabaşında bile oturmayan arkalıların. - Rıfat Ilgaz
ARALIK
-
Ara
İki masa arasında bir metre aralık var.
- Uygun, elverişli durum, fırsat
- Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor
- Yılın on ikinci ayı, ilk kânun, kânunuevvel
- Tuvalet
- Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas
-
Yarı açık, tam kapanmamış
İyice kararmış çarpık bir tahta kapı aralık duruyordu. - Çetin Altan
- Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre
- Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık
- İki nota arasındaki perde uzaklığı
-
Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk
Portenin beş çizgisi arasında dört aralık vardır.
- Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık
Ata Sözleri ve Deyimler
- aralık vermek
Birleşik Kelimeler: aralık korozyonu, aralık oyunu, bir aralık, dar aralık, o aralık, hava aralığı, tavan aralığı
- Iğdır iline bağlı ilçelerden biri
ARAKLI
- Trabzon iline bağlı ilçelerden biri
ANALIK
-
Anne olma durumu
Yazarların analığa ve analarına yaklaşımları da çeşitlidir doğallıkla. - Adalet Ağaoğlu
- Anne olma duygusu
- Anne yerini tutan veya anne kadar yakınlık gösteren kadın
- Anaca davranış
-
Üvey ana
Benim analığımın yetiştiği konak da çok çok büyükmüş. - Refik Halit Karay
Ata Sözleri ve Deyimler
- analık etmek
- analık fenalık
Birleşik Kelimeler: sütanalık
KIRNAK
- Çalımlı, süslü (kimse)
- Güzel, titiz
- Cilveli, oynak (kadın)
- Boylu boslu
- Çevik
- Cariye
KANMAK
- Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak
- Tatlı sözlere aldanmak
-
Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak
Siz bile bu şekil, renk, koku zenginliğine kanmış ve yorulmuş ruhunuzla... - Reşat Nuri Güntekin
-
Yetinmek, iktifa etmek
Odalarının keçeleri üstüne serilmiş seccadelerde bazen namaz kılmakla kanmayarak çoraplarını çıkarır. - Ahmet Hamdi Tanpınar
KARMAK
- Karıştırmak, birbirine katmak
-
Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek
Yapı için harç karmak. Boya karmak.
Birleşik Kelimeler: betonkarar
KARLIK
- Kar kuyusu
- Dışı hasır örgüsüyle kaplı, içinde kar veya buz koymak için bölmesi bulunan, soğutucu olarak kullanılan büyük şişe
KARALI
- Karası (II) olan
- Üzeri kalemle karalanmış
Birleşik Kelimeler: aklı karalı
KAKLIK
- Kaya ve ağaç oyuklarında su birikintisi
KAKMAK
- İtmek, vurmak
- Kakma yapmak
-
Vurarak dar bir yere sokmak
Kimi duvarlarına renkli taşlar kaktı. Kimi bahçesine ağaç dikti. - Lâtife Tekin
Birleşik Kelimeler: ağaçkakan, kuyrukkakan
KALKIK
-
Düzeyine göre yüksekte olan
Masanın bir tarafı kalkık.
-
Kabararak yerinden ayrılmış
Kaplamanın ortası kalkık.
-
Dik durumda, ucu yukarı doğru olan
Ve eniştemiz yine kaşlarını, omuzlarını yukarıya kalkık ve başını önüne eğik tutmaya koyulurdu. - Abdülhak Şinasi Hisar
KALKMA
-
Kalkmak işi
Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar
KALMAK
-
Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek
Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra
-
Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak
Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. - Osman Cemal Kaygılı
-
Konaklamak, konmak
Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay
-
Oturmak, yaşamak
Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
- Eğleşmek
-
Hayatını sürdürmek, yaşamak
O aileden bir bu çocuk kaldı.
-
Varlığını korumak, sürdürmek
Eniştemizin iptidai kalmış huyları da vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Oyalanmak, vakit geçirmek
Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı
-
Sınıf geçmemek
Çocukların içinde kalanlar da var geçenler de.
-
İşlemez, yürümez duruma gelmek
Araba yarı yolda kaldı.
-
İleriye atılmak, ertelenmek
Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak
Oda duman içinde kaldı.
-
Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek
Bugün iş maddesinde kaldık.
-
Miras olarak geçmek
Çiftlik ana babasından kalmış.
-
Yapamamak
Misafir geldi, gezmeden kaldık.
-
Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak
Refika, valide, iki kerime kaldık mı biz iki bin kuruş tekaüt maaşına. - Haldun Taner
-
Yetinmek
Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.
-
Sınırlanmak
Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk
- Herhangi bir durumu sürdürmek
-
Olmak, herhangi bir durumda bulunmak
Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay
-
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Bakakalmak.
Şaşakalmak.
Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... den kalır yeri yok
- ... ye kalsa (veya kalırsa)
- kaldı ki
Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış