KALKMAK ile Oluşan Kelimeler (KALKMAK Kelime Türetme)

KALKMAK harflerinden oluşan 35 kelime bulunuyor. KALKMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kalkmak kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

KALKMAK8

6 Harfli Kelimeler

KAKMAK7, KALKMA7, KALMAK7

5 Harfli Kelimeler

ALMAK6, AKMAK6, KALMA6, KAKMA6, MALAK6, MAKAK6, KALAK5

4 Harfli Kelimeler

ALMA5, AMAL5, AKMA5, KAMA5, LAMA5, MALA5, AKAK4, KAKA4, KALA4, LAKA4

3 Harfli Kelimeler

AMA4, KAM4, LAM4, MAL4, AKA3, ALA3, KAK3, KAL3, LAK3

2 Harfli Kelimeler

AM3, MA3, AK2, AL2, LA2

AK

[isim]

  • Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı

[sıfat]

  • Bu renkte olan
  • Beyaz leke

    Bir gözünde akı var.

[sıfat]

[mecaz]

  • Temiz

[sıfat]

[mecaz]

  • Dürüst

[sıfat]

[mecaz]

  • Sıkıntısız, rahat

    Ak günler göresin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ak akçe kara gün içindir
  • ak dediğine kara demek
  • ak don kara don geçitte belli olur
  • ak gün ağartır, kara gün karartır
  • akı ak karası kara
  • akı karası geçitte belli olur
  • akım derken bokum demek
  • ak koyun kara koyun geçit başında belli olur
  • ak koyunu gören içi dolu yağ sanır
  • ak koyunun kara kuzusu da olur
  • ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır
  • akla karayı seçmek
  • ak sakaldan yok sakala gelmek

Birleşik Kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı

AL

[isim]

  • Kanın rengi, kızıl, kırmızı

[sıfat]

  • Bu renkte olan

    Al bayrak. Al çuha.

  • Dorunun açığı, kızıla çalan at donu

[sıfat]

  • Bu renkte olan (at)
  • Yüze sürülen pembe düzgün, allık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al elmaya taş atan çok olur
  • al giymedim ki alınayım
  • al gömlek gizlenemez
  • alı alına, moru moruna
  • alı al, moru mor
  • al kanlara boyanmak
  • al kiraz üstüne kar yağmış

Birleşik Kelimeler: albasma, albastı, al bayrak, alkarısı, al sancak, alyuvar

[isim]

[eskimiş]

  • Aldatma, düzen, tuzak, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz

[kimya]

  • Alüminyum elementinin simgesi

LA (Kelime Kökeni: İtalyanca la)

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde `sol` ile `si` arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

[kimya]

  • Lantan elementinin simgesi

AKA

[isim]

[halk ağzında]

  • Ağabey

ÂLÂ (Kelime Kökeni: Arapça aʿlā)

[sıfat]

  • İyi, pekiyi, daniska

    Beni Konya Lezzet Lokantası'na götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti. - Halide Edip Adıvar

Birleşik Kelimeler: arşıâlâ, ne âlâ, pekâlâ, dik âlâsı

[sıfat]

  • Karışık renkli, çok renkli, alaca

    Ala kilim eskimiş.

[isim]

  • Alabalık

[halk ağzında]

  • Açık kestane renginde olan, ela (göz)

[isim]

[halk ağzında]

  • Kekliğin boynundaki siyah halka

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz

Birleşik Kelimeler: alabacak, alabalık, alabaş, alaçam, ala gün, alakarga, ala sulu, alatav, dağ alası, deniz alası, göl alası

KAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Elma, armut vb. meyvelerin kurutulmuşu

    İki sipahinin yancıklarında biraz peksimet, biraz da dut kakı olduğu hâlde daha bir lokma yemiş değillerdi. - Nihal Atsız

[sıfat]

[mecaz]

  • Zayıf ve kuru (kimse)

KAL

[isim]

[madencilik]

  • Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi

Birleşik Kelimeler: kalhane

[isim]

[eskimiş]

  • Söz, lakırtı, laf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kale almamak

LAK

[isim]

  • Uzak Doğu'da yetişen Amerikan elmasından çıkan zamk
  • Boyacılıkta kullanılan, kırmız böceğinin üst deri bezlerinin salgıladığı madde

AM

[isim]

[kaba konuşmada]

  • Dişilik organı

[kimya]

  • Amerikyum elementinin simgesi

AKAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Yatak
  • Irmak, dere, çay, küçük akarsu
  • Suyun ivinti yeri
  • Eğimi, inişi fazla olan yer

KAKA

[isim]

  • Çocuk dilinde dışkı

[sıfat]

  • Çocuk dilinde kötü, çirkin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaka yapmak

KALA

[zarf]

  • Kaldığında

    Frankfurt'a gece yarısından sonra ikiye yirmi kala vardık. - Ahmet Haşim

LAKA (Kelime Kökeni: İtalyanca lacca)

[isim]

  • Lak

[isim]

  • Yol üzerinde oluşan çukur

ÂMÂ (Kelime Kökeni: Arapça aʿmā)

[sıfat]

  • Görme engelli

[bağlaç]

  • Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin, velakin

    Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu. - Necati Cumalı

  • Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz

    Fala inanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam. - Kemal Tahir

  • Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz

    Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım. - Burhan Felek

  • Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz

    Güzel ama güzel bir söz söyledi.

  • Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz

    Gerçi vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama! - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ama ne
  • aması maması yok!
  • aması var

KAM

[isim]

  • Şaman

[isim]

  • Zevk, mutluluk, tat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kâm almak