KAHVEHANECİ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KAHVEHANECİ harflerini içeren 5 harfli 24 kelime bulunuyor. 5 harfli KAHVEHANECİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

VECİH18, EHVEN15, HAVAİ15, HAVAN15, İHVAN15, KAHVE15, NAHİV15, EVCEK14, EVCİK14, CİVAN14, HECİN12, CİHAN12, CENAH12, KEVEN11, AHENK9, HANAK9, HANEK9, HAKAN9, KAHİN9, NİKAH9, NAHAK9, ANCAK8, KANCA8, NACAK8

ANCAK

[zarf]

  • `Yalnızca` anlamında, sınırlama bildiren bir söz, bir

    Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi. - Osman Cemal Kaygılı

  • `Olsa olsa, en çok, daha çok, güçlükle` anlamlarında, bir şeyin daha çoğunun, ilerisinin olmadığını gösteren bir söz, dar, gücün

    Bir yıl sonra ancak Çamlıbel'de buluşabilmişlerdi. - Hüseyin Bayaz

  • En erken

    Sinema ancak saat yarımda bitmişti. - Peyami Safa

[bağlaç]

  • `Lakin, ama, fakat, yalnız` sözleri gibi bir düşünceye karşıt ikinci bir düşünceyi anlatan bir söz

    Bu büyüklük değil ancak mertçe bir davranıştır. - Nezihe Araz

KANCA (Kelime Kökeni: İtalyanca gancio)

[isim]

  • Bir şey çekmeye yarar, ucu çengelli demir çubuk

    Hepsi hazırlandılar, halatlar rota edildi, kancalar gerildi ve denizde köpüklü bir iz bırakarak ileri atıldılar. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kancayı takmak (veya atmak)

Birleşik Kelimeler: kancabaş, kanca burunlu

NACAK

[isim]

  • Sapı kısa, küçük odun baltası

    Silahsız kaldık, köylüler bize dipçik, üvendire, nacak yetiştirdi. - Aka Gündüz

AHENK (Kelime Kökeni: Farsça āheng)

[isim]

  • Uyum

    Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı. - Mithat Cemal Kuntay

[mecaz]

  • Uzlaşma

    Biz bu işin içine girmeyelim. Ahengi bozarız. - Haldun Taner

[eskimiş]

  • Ezgi

    Tamtamların yeni ahengiyle raks başladı. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ahengi bozulmak
  • ahenk almak
  • ahenk kurmak
  • ahenk sağlamak
  • ahenk vermek
  • ahenk yapmak

Birleşik Kelimeler: ahenk kaidesi, ahenk tahtası

HANAK

[isim]

  • Ardahan iline bağlı ilçelerden biri

HANEK (Kelime Kökeni: Arapça ḥanek)

[isim]

[halk ağzında]

  • Söz, konuşma

HAKAN

[isim]

[tarih]

  • Türk, Moğol ve Tatar hanları için `hükümdarlar hükümdarı` anlamında kullanılan bir unvan
  • Osmanlı padişahlarına verilen unvan

KÂHİN (Kelime Kökeni: Arapça kāhin)

[isim]

  • Doğaüstü yollardan gizli, bilinmeyen şeyleri, geleceği bilme iddiasında bulunan kimse

    Falih Rıfkı Atay'a bu mücadeleyi kazanacağımızı kâhinler haber vermediler. - Orhan Seyfi Orhon

[din bilgisi]

  • Yahudilerin din reisi

NİKÂH (Kelime Kökeni: Arapça nikāḥ)

[isim]

[hukuk]

  • Bir erkekle bir kadının evlilik birliği kurmasını sağlayacak yasal işlem, evlilik akdi

    On beş güne kadar nikâhınız oluyor diye işittim, pek sevindim. - Reşat Nuri Güntekin

[eskimiş]

  • Nikâh sırasında erkeğin kadına borçlandığı para

    Kadın nikâhından vazgeçmiş.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nikâh düşmek
  • nikâh etmek
  • nikâh kıymak
  • nikâh koymak
  • nikâhta keramet vardır
  • nikâh tazelemek

Birleşik Kelimeler: nikâh memuru, nikâh şekeri, medeni nikâh, resmî nikâh, belediye nikâhı, imam nikâhı, muta nikâhı, yıldırım nikâhı

NAHAK (Kelime Kökeni: Farsça nā + Arapça ḥaḳḳ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Haksız, gereksiz

    Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: nahak yere

KEVEN

[isim]

[bitki bilimi]

  • Geven

HECİN (Kelime Kökeni: Arapça hecīn)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Çift parmaklılar takımının devegiller familyasından, uzunluğu 3, yüksekliği 2 metre kadar olan, sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan, hızlı yürüyen bir tür memeli (Camellus dromedarius)

    Boz renkli bir kaya, tıpkı çökmüş bir hecin sırtını andırıyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

C

[kimya]

  • Karbon elementinin simgesi
  • Romen rakamları dizisinde 100 sayısını gösterir

CENAH (Kelime Kökeni: Arapça cenāḥ)

[isim]

[eskimiş]

  • Kuş kanadı
  • Kol, pazı
  • Yan, taraf

[askerlik]

  • Kanat

    Ben takımımla beraber taburun sağ cenahını himaye için tepelere çıktım. - Ömer Seyfettin

EVCEK

[zarf]

[halk ağzında]

  • Bütün ev halkı birlikte

    Sinemaya evcek gidiyoruz. - Tarık Buğra