KADEMSİZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KADEMSİZ harflerini içeren 5 harfli 34 kelime bulunuyor. 5 harfli KADEMSİZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kademsiz ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Kademsiz olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

DİZEM11, DİZME11, DEİZM11, DİZEK10, SEMİZ10, ESKİZ9, EKSİZ9, EMZİK9, SADME9, SEKİZ9, ASİDE8, DİKSE8, DİKME8, İDAME8, İKDAM8, KADEM8, KADİM8, MADİK8, SADİK8, AKİDE7, İMSAK7, KİMSE7, KASEM7, KAİDE7, KESİM7, MİSAK7, MESAİ7, MAKSİ7, MASKE7, SAKİM7, SEMAİ7, AKEMİ6, İKAME6, KAİME6

AKEMİ

[isim]

  • İki elemanlı mermer yapıştırıcısı

İKAME (Kelime Kökeni: Arapça iḳāme)

[isim]

[eskimiş]

  • Yerine koyma, yerine kullanma
  • Ayağa kaldırma, ayakta durdurma
  • Ortaya koyma

[sıfat]

  • Yerine konulan, yerine geçen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikame etmek

Birleşik Kelimeler: ikame mal

KAİME (Kelime Kökeni: Arapça ḳāʾime)

[isim]

[eskimiş]

  • Buyruk, resmî kâğıt, ferman

    Mezat kaimesi.

  • Kâğıt para, kâğıt lira, kayme

    Atıf Bey cüzdanından çıkardığı bir reçeteyle bir beş liralık kaimeyi uzatarak... - Hüseyin Rahmi Gürpınar

AKİDE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳīde)

[isim]

[din bilgisi]

  • İnanç

    Ahmet Bey, dedi, kim olduğunuzu, akidenizi, kasabada, köylerde ne gibi faaliyet gösterdiğinizi biliyorum. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akideyi bozmak (veya akidesi bozulmak)

Birleşik Kelimeler: akidesi bozuk

[isim]

  • Şekerin kaynatılarak katılaşması yolu ile yapılan, renkli ve kokulu, ağızda güç eriyen şeker, akide şekeri

    Ağızları ve elleri yaladıkları akideden kıpkırmızı bir hâlde geçiyorlardı. - Yahya Kemal Beyatlı

Birleşik Kelimeler: akide şekeri

İMSAK (Kelime Kökeni: Arapça imsāk)

[isim]

  • Oruca başlama zamanı

    İmsake beş dakika kaldı.

[eskimiş]

  • Bir şeyden el çekerek nefsine hâkim olma

[eskimiş]

  • Cimrilik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • imsak etmek

Birleşik Kelimeler: imsak vakti

KİMSE

[zamir]

  • Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi

    Kimsenin girdisi çıktısı, alacağı borcu ile uğraşmak istemiyordum. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kimse bilmez, kim kazana kim yiye
  • kimseden kimseye hayır yok (veya gelmez)
  • kimse kendi memleketinde peygamber olmaz
  • kimse kimsenin çukurunu doldurmaz
  • kimsenin ahı kimsede kalmaz
  • kimse yoğurdum ekşi demez

Birleşik Kelimeler: hiç kimse

KASEM (Kelime Kökeni: Arapça ḳasem)

[isim]

[eskimiş]

  • Ant

    Yaşı daha kırk bile yok diye yeminler, kasemler, antlar... - Sermet Muhtar Alus

Birleşik Kelimeler: yemin kasem

KAİDE (Kelime Kökeni: Arapça ḳāʿide)

[isim]

  • Kural

    Onları sıkmamak için bahçeyi terk etmek zarafetin en sade kaidelerindendi. - Halit Ziya Uşaklıgil

  • Bir şeyin yere dayanan bölümü veya bir şeyin üzerine oturtulduğu nesne, ayaklık, duraç, taban, ayaklık

    Güneşten yanmamış tarafı fil dişi bir sütunun kaidesine benziyor. - Halide Edip Adıvar

[argo]

  • Kalça

Birleşik Kelimeler: ahenk kaidesi, paralel kaidesi

KESİM

[isim]

  • Kesme işi
  • Bölüm, parça, kısım, sektör

    Oyunlar aruz ve hece olmak üzere iki kesime ayrılmıştı. - Metin And

  • Bölge
  • Ara verme, sonlandırma zamanı

    Ders kesimi.

  • İşaretlenmiş belli yer

    Gemi, su kesiminin üstünden yaralandı.

  • Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim verme işi, fason

[tarih]

  • Hazineye ait herhangi bir gelirin belli bir bedel karşılığı keseneğe verilmesi, mukataa

[halk ağzında]

  • Boy bos, endam

[halk ağzında]

  • Pazarlık, anlaşma

Birleşik Kelimeler: kesimevi, kesimhane, ince kesim, özel kesim, yaş kesim, ağrı kesimi, et kesimi, kamu kesimi, söz kesimi, su kesimi

MİSAK (Kelime Kökeni: Arapça mīs̱āḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Sözleşme, antlaşma, bağlaşma

Birleşik Kelimeler: Misakımillî, Millî Misak

MESAİ (Kelime Kökeni: Arapça mesāʿī)

[isim]

  • Çalışma, emek

    İki üç günlük mesaiyle bir sürü karanlık noktayı çözümledin. - Osman Aysu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mesai yapmak
  • mesaiye kalmak

Birleşik Kelimeler: mesai saati, tam mesai, teşrikimesai, yarım mesai

MAKSİ (Kelime Kökeni: Fransızca maxi)

[sıfat]

  • Uzun

[isim]

  • Maksi etek

Birleşik Kelimeler: maksi etek

MASKE (Kelime Kökeni: Fransızca masqué)

[isim]

  • Boyalı karton, kumaş veya plastikten yapılan ve başkalarınca tanınmamak için yüze geçirilerek kullanılan yapma yüz
  • Korunmak için özel olarak yapılıp yüze geçirilen şey

    Gaz maskesi.

  • Yüz ve boyun güzelliği için cilde sürülen krem, macun vb. şeyler

[mecaz]

  • Gerçek duyguları veya bir şeyin gerçek görünüşünü gizleyen aldatıcı görünüş, davranış

    Hayırseverlik maskesiyle kendi çıkarını yürütüyor.

[ruh bilimi]

  • Kişinin oynadığı rol veya hem kendisine hem de çevresine karşı takındığı davranış

Ata Sözleri ve Deyimler

  • maskesi düşmek
  • maskesini atmak
  • maskesini düşürmek (veya kaldırmak)

Birleşik Kelimeler: gaz maskesi, karnaval maskesi, toz maskesi

SAKİM (Kelime Kökeni: Arapça saḳīm)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Bozuk, yanlış, eksik

SEMAİ (Kelime Kökeni: Arapça semāʿī)

[isim]

[eskimiş]

[müzik]

  • Klasik Türk müziğinde iki basit usulden biri

[edebiyat]

  • Sekizer hece ölçüsüyle yazılmış olan halk şiiri türü

[sıfat]

  • Bir kurala bağlı olmayıp ancak işitmekle öğrenilen (söz)

Birleşik Kelimeler: semai kahvesi, sengin semai, yürük semai, saz semaisi