[isim]

• Aralamak işi

[-i]

[hukuk]

• Suçsuz veya borçsuz olduğu yargısına vararak birini temize çıkarmak, tebriye etmek, ibra etmek

  Bir kitabın çok satmasında o kitabı aklayıcı nedenler pek özel durumlara bağlıdır. - Necati Cumalı

[nesnesiz]

• Kızarmak

• Ala renkli duruma gelmek

[-i]

[halk ağzında]

• Hor görmek

  Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme - Karacaoğlan

• Karalamak, kara çalmak, lekelemek

• Kötülemek, yermek

[isim]

[hayvan bilimi]

• Bir tür mürekkep balığı (Loligo vulgaris)

[isim]

• Karlamak işi

[isim]

• Tekirdağ iline bağlı ilçelerden biri

[-i]

• Köpek, kurt vb. hayvanlar dişlemek, ısırmak

  Köpek mi daladı seni? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

• Zehirli böcek, ısırgan otu, sert kumaş dokunarak teni acıtmak veya kaşındırmak

[isim]

• Daralmak işi

  Yeni bir aşkın eşiğindeymiş gibi bir daralma vardı yüreğinde. - Necati Cumalı

[dil bilgisi]

• Geniş ünlülerin, yanlarındaki bazı ünsüzlerin etkisiyle darlaşması: geymek > giymek, yene > yine gibi

[isim]

[hayvan bilimi]

• Genellikle Güneydoğu Anadolu'da yetiştirilen, vücudu beyaz, ağız, burun, göz etrafı, kulak ve tırnakları siyah, yağlı kuyruğunun uç kısmı fazla sarkık bir tür koyun

[isim]

• Aklaşmak durumu

[isim]

• Kaşlamak işi

[isim]

• Karmaşık olma durumu

  Rafların üst katlarında düzenli düzenli sıralanmış kitaplar, alt katlara doğru bir karmaşa hâlini almış. - Adalet Ağaoğlu

[ruh bilimi]

• Kişiliğin oluşma ve gelişme evrelerinde ortaya çıkan ve ömür boyu davranışları etkileyebilen bilinç dışı dürtü ve güdüler bütünü, kompleks

  Nihayet toplumsal çöküşün birey üzerinde yarattığı düşünsel, duyumsal karmaşaya geçilir. - Selim İleri

[isim]

• Şakramak işi

[isim]

• Şaklamak işi