KABURGASIZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KABURGASIZ harflerini içeren 5 harfli 34 kelime bulunuyor. 5 harfli KABURGASIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GARAZ12, KABIZ11, SARGI11, ARSIZ10, KARGI10, KABZA10, SIZAK10, SARIZ10, SAGAR10, SAKIZ10, ZARSI10, ARIZA9, BURSA9, BASKI9, BASIK9, BASUR9, KARGA9, KABUS9, SUBRA9, SABUR9, SABIR9, SABIK9, SAZAK9, BURAK8, BASAR8, BASAK8, BAKIR8, KIRBA8, BARAK7, BARKA7, KASIR7, SARIK7, SARAK6, SAKAR6

SARAK

[isim]

[mimarlık]

  • Yapı yüzeylerinde yatay, enli, az çıkıntılı, süslü veya düz silme

SAKAR

[isim]

  • Bazı hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan beyaz leke, küçük akıtma

[sıfat]

  • Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan (kimse)

    Orada ne babamın sakar hareketlerinden ne annemin çehresindeki hüznünden haberim olurdu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: sakar meke, sakar otu

BARAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Tüylü, kıllı çuha
  • Bir cins tüylü av köpeği

BARKA (Kelime Kökeni: İtalyanca barca)

[isim]

  • Büyük sandal

KASIR (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṣr)

[isim]

[eskimiş]

  • Köşk

    Padişah bu kasırdan donanmanın sefere çıkışını izlermiş. - Ahmet Ümit

SARIK

[isim]

  • Sarılarak meydana getirilen başlık

    O artık sarığı ile, cübbesi ve lapçınları ile tam bir hoca efendi idi. - Tarık Buğra

  • Kavuk, fes gibi bazı başlıkların üzerine sarılan tülbent, şal vb

BURAK

[isim]

[din bilgisi]

  • Hz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti

BASAR (Kelime Kökeni: Arapça baṣar)

[isim]

[eskimiş]

  • Göz

[mecaz]

  • İleriyi görme, algılama yetisi

[isim]

[halk ağzında]

  • Merdivenin ayakla basılan yüzeyi

BASAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Merdiven

BAKIR

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 29, yoğunluğu 8,95 olan, 1084 °C'ye doğru eriyen, doğada serbest veya birleşik olarak bulunan, ısı ve elektriği iyi ileten, kolay dövülür ve işlenir olduğundan eski çağlardan beri türlü işlerde kullanılan, kızıl renkli element (simgesi Cu)

[sıfat]

  • Bu elementten yapılmış

    Ertesi gün çadırların önünde Haldun Nedret'in Kadıköy'den getirdiği bakır lamba yanıyordu. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bakır çalmak

Birleşik Kelimeler: bakır alaşımı, bakır çalığı, bakır kaplama, bakır oksit, bakır pası, bakır rengi, bakır sülfat, bakır taşı, bakır tuzu, dişi bakır, erkek bakır

KIRBA (Kelime Kökeni: Arapça ḳirba)

[isim]

[eskimiş]

  • Sakaların içinde su taşıdıkları ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap, su kabı, matara

    Cesaretini toplamak için küçük kırbasına şarap doldurmayı unutmamıştı. - İhsan Oktay Anar

[mecaz]

  • Çok su içen kimse

[halk ağzında]

  • Çocuklarda karın şişmesiyle beliren bir hastalık

ARIZA (Kelime Kökeni: Arapça ʿāriża)

[isim]

  • Aksama, aksaklık, bozulma

[coğrafya]

  • Engebe

[müzik]

  • Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak veya eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar işaretlerinin ortak adı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arıza yapmak

BURSA

[isim]

  • Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

BASKI

[isim]

  • Bir eserin basılış biçimi veya durumu

    Baskı yanlışlıkları yüzünden kapatılan gazeteler vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Bası sayısı

    Bu gazetenin baskısı yüz bindir.

  • Bir eserin tekrarlanarak yapılan baskı işlemlerinden her biri, edisyon

    Sözlüğün yeni baskısı.

  • Giysinin içine kıvrılıp dikilen kenarı

    Etek baskısı.

  • Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm

    Politik baskıların yanı sıra daha başka yasaklara da bağlıydık. - Necati Cumalı

  • Bir maddeyi sıkıp ezen alet

[spor]

  • Top oyunlarında karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacıyla uygulanan yakın savunma durumu, pres

[ruh bilimi]

  • Belirli ruhsal etkinlik ve süreçleri, kişinin isteği dışında bilinçaltına itmesi veya bu itilenlerin bilince çıkmasını önleme durumu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • baskı altında tutmak
  • baskıda kalmak
  • baskıdaki altından askıdaki salkım yeğdir
  • baskı yapmak

Birleşik Kelimeler: baskı grubu, baskı kalıbı, baskı resim, baskı sayısı, düz baskı, ipek baskı, lüks baskı, oyma baskı, taş baskı, ters baskı, toplumsal baskı

BASIK

[sıfat]

  • Basılmış, yassılaşmış

    Ökçesi basık pabucunun içinde kara ve çatlak topuklu ayakları ellerinden ziyade ortadadır. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Çok yüksek olmayan, alçak

    Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi. - Peyami Safa

  • Kısık

    Onun sesi de aynı şekilde basıktı. - Tarık Buğra