İŞKEMBESİZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

İŞKEMBESİZ harflerini içeren 5 harfli 37 kelime bulunuyor. 5 harfli İŞKEMBESİZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BEZİŞ13, BEŞİZ13, EŞSİZ12, İŞSİZ12, SEZİŞ12, BEZSİ11, BEZME11, BEŞME11, MEBİZ11, SEBZE11, BİŞEK10, BEZİK10, BEZEK10, BEŞİK10, KEBZE10, SEMİZ10, SEZME10, ŞEMSİ10, ŞEMSE10, ŞEBEK10, ESKİZ9, EŞMEK9, EKSİZ9, EZMEK9, EMZİK9, İŞEME9, KESİŞ9, SEKİZ9, SEKİŞ9, BİKES8, İMBİK8, KESBİ8, ESMEK7, KİMSE7, KESME7, KESİM7, SEKME7

ESMEK

[nesnesiz]

  • Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak

    İki üç günden beri sert bir kış rüzgârı esiyor. - Ahmet Haşim

[-e]

[mecaz]

  • Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek

    Bu yolculuk size nereden esti?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esip gürlemek

KİMSE

[zamir]

  • Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi

    Kimsenin girdisi çıktısı, alacağı borcu ile uğraşmak istemiyordum. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kimse bilmez, kim kazana kim yiye
  • kimseden kimseye hayır yok (veya gelmez)
  • kimse kendi memleketinde peygamber olmaz
  • kimse kimsenin çukurunu doldurmaz
  • kimsenin ahı kimsede kalmaz
  • kimse yoğurdum ekşi demez

Birleşik Kelimeler: hiç kimse

KESME

[isim]

  • Kesmek işi

    Bir dönem, içkiyi haftalarca tamamen kesmeyi başardığım için, ondan sonra içtiğim her kadeh, bir adım gerilemek demekti. - Elif Şafak

  • Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas

[sıfat]

  • Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan

    Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat. - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Kesin, değişmez, maktu

    Kesme fiyat.

[dil bilgisi]

  • Kesme işareti

[edebiyat]

  • Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat

[bitki bilimi]

  • Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia)

[matematik]

  • Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi

[sinema]

[televizyon]

  • İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum

[eskimiş]

  • Lokum

Birleşik Kelimeler: kesme imi, kesme işareti, kesme kaya, kesme şeker, kesme taş, akçakesme, daire kesmesi

KESİM

[isim]

  • Kesme işi
  • Bölüm, parça, kısım, sektör

    Oyunlar aruz ve hece olmak üzere iki kesime ayrılmıştı. - Metin And

  • Bölge
  • Ara verme, sonlandırma zamanı

    Ders kesimi.

  • İşaretlenmiş belli yer

    Gemi, su kesiminin üstünden yaralandı.

  • Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim verme işi, fason

[tarih]

  • Hazineye ait herhangi bir gelirin belli bir bedel karşılığı keseneğe verilmesi, mukataa

[halk ağzında]

  • Boy bos, endam

[halk ağzında]

  • Pazarlık, anlaşma

Birleşik Kelimeler: kesimevi, kesimhane, ince kesim, özel kesim, yaş kesim, ağrı kesimi, et kesimi, kamu kesimi, söz kesimi, su kesimi

SEKME

[isim]

  • Sekmek işi

BİKES (Kelime Kökeni: Farsça bīkes)

[sıfat]

  • Kimsesiz

[zarf]

[eskimiş]

  • Kimsesiz bir biçimde

    Memleket öksüz, bikes ve sahipsiz kalakalmıştır. - Samiha Ayverdi

İMBİK (Kelime Kökeni: Arapça inbīḳ)

[isim]

  • Damıtmaya yarayan, damıtma işinde kullanılan araç, damıtıcı

    Az çok bulamaç olan romantizm şiirinin daha imbikten geçmiş taraflarına geldim. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • imbikten çekmek

KESBÎ (Kelime Kökeni: Arapça kesbī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Sonradan elde edinilmiş, sonradan kazanılmış

ESKİZ (Kelime Kökeni: Fransızca esquisse)

[isim]

  • Mimari eserler ve resim için çizimlerle yapılan ön çalışma, taslak

EŞMEK

[-i]

  • Toprağı veya toprak gibi yumuşak bir şeyi biraz kazmak

    Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın / Üşüyorsan eşiver mangalı, eş, eş de ısın - Mehmet Akif Ersoy

[mecaz]

  • Araştırmak, incelemek

[nesnesiz]

  • At hızlı gitmek

EKSİZ

[sıfat]

  • Eki olmayan

EZMEK

[-i]

  • Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek

    Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. - Enis Behiç Koryürek

  • Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek

    Rüzgârın içinde birbirini ezercesine kaçıştılar. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

  • Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek

    Şerbet için şeker ezmek. Boya ezmek.

[mecaz]

  • Üzmek, sıkıntıya sokmak

    Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir. - Aka Gündüz

[mecaz]

  • Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak

    Bu yol hayvanı ezdi.

[mecaz]

  • Yenmek, sindirmek

    Düşmanı ezmek.

[argo]

  • Harcamak

    Paraları bir haftada ezerim. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ez de suyunu iç
  • ezip büzmek

Birleşik Kelimeler: ezimevi, elezer, özezer, karıncaezmez

EMZİK

[isim]

  • Süt çocuklarını oyalamak için ağızlarına verilen kauçuk meme

    Parkta daldılar dedikoduya / Dün kaldıkları yerden devam ettiler / Yavrular da birbirlerine / Emziklerini ikram ettiler - Arif Nihat Asya

  • Beslemek için süt çocuklarına meme yerine emdirilen ağzı kauçuklu süt şişesi, biberon

    Hem ağzımdan yaralandığımı, üç gün kapalı dudaklarımın arasından emzikle süt içtiğimi nasıl unutuyormuşum? - Reşat Nuri Güntekin

  • İbrik, çaydanlık, testi vb. kapların, suyu azar azar akıtmaya yarayan içi delik uzantısı, ibik

    Çaydanlığın emziği tıkanmış.

[halk ağzında]

  • Sigara ağızlığı

Birleşik Kelimeler: emzik borusu

İŞEME

[isim]

  • İşemek işi

Birleşik Kelimeler: albümin işeme

KESİŞ

[isim]

  • Kesme işi