İç ile Biten Kelimeler
İÇ ile biten 41 kelime bulunuyor. Sonu İÇ olan kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "İç kelimesinin anlamı nedir? İç ile başlayan kelimeler. İçinde iç olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
10 Harfli Kelimeler
MÜTEHEYYİÇ24
9 Harfli Kelimeler
BİZLENGİÇ21
8 Harfli Kelimeler
MÜREVVİÇ26, MÜHEYYİÇ22, MÜNDEMİÇ17, BAYRAMİÇ16, MÜNDERİÇ16, MENENGİÇ16
7 Harfli Kelimeler
ÇAREVİÇ19, SANDVİÇ19, BİGADİÇ18, DOMANİÇ14
6 Harfli Kelimeler
SİVRİÇ16, BİLGİÇ15, DELGİÇ15, TERVİÇ15, TEHYİÇ15, GELMİÇ14, SİLGİÇ14, KERPİÇ13, TEDRİÇ11, SETLİÇ10
5 Harfli Kelimeler
EZGİÇ15, PEÇİÇ15, MÜZİÇ14, ÇEBİÇ13, ÇEMİÇ12, HALİÇ12, HARİÇ12, PİLİÇ12, ÇEKİÇ11, RAYİÇ10, MERİÇ9, NESİÇ9
4 Harfli Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
HİÇ10, PİÇ10
2 Harfli Kelimeler
İÇ5
İÇ
-
Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı
Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. - Çetin Altan
- Oyuk şeylerin boşluğu
-
Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta
Tahtanın içi çürümüş.
- Nesnelerin veya kimselerin arasında bulunan nesne veya kimse, ara
-
Ten ile dış giysiler arası
Boynumda kalın yün atkı, içimde çift kat fanila, gene de titriyorum. - Erhan Bener
-
Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm
Ekmek içi. Ceviz içi.
- Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım
-
Mide, bağırsak, karın
İçi bulanmak. İçi sürmek.
-
Akıl, gönül, irade gibi insanın manevi varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri
İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerede? - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir ülke, şehir, topluluk vb.nde olan veya yapılan
Yurt içi ulaşım. Şehir içi haberleşme. Aile içi ilişkiler.
- Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım
-
Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan
İç kapının perdesi yanlara doğru açıldı. - Peyami Safa
-
İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan
İç dünyamız.
- Muhteva
Ata Sözleri ve Deyimler
- iç (veya içini) dökmek
- iç açmak
- iç bağlamak
- iç çekmek
- iç etmek
- iç geçirmek
- iç gıcıklamak
- içi açılmak
- içi alaylı, dışı kalaylı
- içi almamak
- içi bayılmak
- içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar
- içi boşalmak
- içi bulanmak
- içi burkulmak
- içi cız etmek
- içi çekmek
- içi daralmak
- içi dayanmamak
- içi dışı bir (olmak)
- içi dışına çıkmak
- içi erimek
- içi ezilmek
- içi ezim ezim ezilmek
- içi geçmek
- içi gitmek
- içi götürmemek
- içi hop etmek
- içi ısınmak
- içi içine geçmek
- içi içine sığmamak
- içi içini yemek
- içi kabul etmemek
- içi kağşamak
- içi kalkmak (veya kabarmak)
- içi kan ağlamak
- içi kapanmak
- içi kararmak
- içi kazınmak (veya kıyılmak)
- içinde duymak
- içinde kaybolmak
- içinden bir şeyler kopmak
- içinden çıkmak
- içinden geçirmek
- içinden geçmek
- içinden gelmek
- içinden gülmek
- içinden kan gitmek
- içinden konuşmak
- içinden okumak
- içinden olmak
- içinden yanmak
- içinde yüzmek
- içine almak
- içine ateş atmak
- içine ateş düşmek
- içine atmak
- içine baygınlıklar çökmek
- içine çekilmek (veya kapanmak)
- içine çekmek
- içine daralma gelmek
- içine dert olmak
- içine doğmak
- içine dokunmak
- içine etmek (veya sıçmak)
- içine fenalık gelmek (veya basmak)
- içine hüzün çökmek
- içine işlemek
- içine kurt düşmek
- içine kuşku çökmek
- içine oturmak
- içine sinmek
- içine sokacağı gelmek
- içine su serpilmek
- içine tükürmek
- içini açmak
- içini bayıltmak (veya kıymak)
- içini boşaltmak
- içini burkmak
- içini çekmek
- içini çürütmek
- içini dondurmak
- içini ezmek
- içini ısıtmak
- içini karartmak
- içini kemirmek
- içini kurt yemek (veya kemirmek)
- içinin ateşi küllenmek
- içinin yağı erimek
- içini okumak
- içini parçalamak (veya parça parça etmek)
- içini sarmak
- içini sıkmak
- içini sızlatmak
- içini yakmak
- içini yemek
- içi paralanmak (veya parçalanmak)
- içi rahat etmek
- içi sıkılmak
- içi sızlamak
- içi sürmek
- içi titremek
- içi vık vık (veya fık fık veya pır pır) etmek
- içi yağ bağlamak
- içi yanmak
- iç tutmak
Birleşik Kelimeler: iç acısı, iç ağ, iç ağa, iç asalak, iç bakla, iç barış, iç başkalaşım, iç bellek, iç borç, iç borçlanma, iç bölge, iç bulantısı, iç burukluğu, içbükey, iç cep, iç cümle, iç çamaşırı, iç çokgen, iç denetçi, iç denetim, içdenetir, iç denge, iç deniz, iç deri, iç donu, iç dünya, iç ek, iç etek, iç evlilik, iç gezegen, iç göbek, iç göç, içgöreç, içgörü, iç görüm, içgösterir, içgüdü, iç güveyi, iç güveyisi, iç harp, iç hastalıkları, iç hat, iç ısı, iç ısıtıcı, iç içe, iç işleri, iç itim, iç itmek, iç kafiye, iç kapak, iç kavuz, iç kulak, iç kuyu, iç lastik, iç merkez, iç mimar, iç mimari, iç odun, iç oğlanı, iç pazar, iç pilav, iç plazma, iç politika, iç saha, iç salgı, iç savaş, iç ses, iç spiker, iç su, iç sürme, içtepi, iç ters açı, iç turizm, iç tümce, iç türeme, iç tüzük, iç uyak, içyağı, iç yarıçap, içyüz, iç yüz, iç zar, içe bakış, içe dönük, içe kapanık, içe yöneliklik, içi boş, içi çıfıt çarşısı, içi dar, içi fesat, içi geniş, içi tez, için için, içler acısı, sağ iç, sol iç, avuç içi, badem içi, bakla içi, ceviz içi, çevrim içi, ders içi, fındık içi, fıstık içi, hafta içi, hizmet içi eğitim, kavuniçi, meslek içi eğitim, meyve içi, rahim içi araç, yurt içi
İLİÇ
- Erzincan iline bağlı ilçelerden biri
MERİÇ
- Edirne iline bağlı ilçelerden biri
NESİÇ (Kelime Kökeni: Arapça nesc)
- Doku
- Dokuma
-
Yapı, özellik
Kolektif bir vect, birlikte söylenilen şarkı taslağı, boğazdan gelen bu çığlıklar şiirin ilk nescini teşkil etmektedir. - Asaf Halet Çelebi
BRİÇ (Kelime Kökeni: İngilizce bridge)
-
Dört kişi arasında oynanan bir iskambil oyunu
Briç masasında operetçi Muhlis Sabahattin başı çeker. - Salâh Birsel
SETLİÇ (Kelime Kökeni: Almanca Sedlitz)
- İç sürdürücü bir maden suyu
- Karbonat katılarak köpürtülmüş limonata
RAYİÇ (Kelime Kökeni: Arapça rāyic)
-
Bir para biriminin veya malın satış ve sürüm değeri
Türk lirasının rayicinin en yüksek olduğu bir dönemden söz ediyorum. - Haldun Taner
Birleşik Kelimeler: rayiç bedel, rayiç fiyat
HİÇ (Kelime Kökeni: Farsça hīç)
-
Olumsuz yargılı cümlelerde fiilin anlamını pekiştiren bir söz
Hapishane yarı tımarhanedir, hiç şaşmayın. - Necip Fazıl Kısakürek
-
Soru cümlelerinde belirsiz bir zamanı anlatan bir söz
Hiç ava gittiniz mi?
-
Bir soruya açık bir cevap verilmek istenmediğinde cevap cümlesinin başına getirilen bir söz
Ne gördün? -Hiç.
-
Boş, değersiz, önemsiz olan şey veya kimse
Bir hiç için darıldı. O benim gözümde hiçtir.
Ata Sözleri ve Deyimler
- hiç de
- hiç değil
- hiç değilse (veya olmazsa)
- hiçe saymak (veya indirgemek)
- hiç mi hiç
- hiç yoktan iyidir
Birleşik Kelimeler: hiçbir, hiçbiri, hiç kimse, hiç yoktan, heple hiç ilkesi
PİÇ (Kelime Kökeni: Farsça pīç)
- Anası ile babası arasında evlilik bağı olmadan dünyaya gelen çocuk, haramzade, veledizina
- Babası belli olmayan çocuk
- Her şeyin küçüğü, büyüğü ile aynı nitelikte olmayan
- Terbiyesiz, arsız çocuk
- Kalleş, kurnaz, kötü niyetli kimse
- Bir bitkinin çevresinde yeniden beliren sürgün ve filiz
Ata Sözleri ve Deyimler
- piç etmek
- piç olmak
Birleşik Kelimeler: piç kurusu
TEDRİÇ (Kelime Kökeni: Arapça tedrīc)
- Derece derece ilerleme, kerteleme
ÇEKİÇ
-
Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti
Saldırmak onun içgüdülerinden biridir ve yöntemi çekiçle felsefe yapmaktır. - Salâh Birsel
- Yaklaşık 1,20 metre uzunluğundaki madenî tele bağlı ve ağırlığı 7,257 kilogram olan gülle
Birleşik Kelimeler: çekiç atma, çekiçhane, çekiç kemiği, çekiç makinesi, hava çekici, imdat çekici
ÇEMİÇ (Kelime Kökeni: Ermenice)
- Dut veya üzüm kurusu
HALİÇ (Kelime Kökeni: Arapça ḫalīc)
- Koy, körfez
- Gelgit olayının belirgin olduğu yerlerde, bu olaydan doğan akıntıların etki yaptığı kıyılarda akarsu ağızlarının huni biçiminde genişlemiş durumu
HARİÇ (Kelime Kökeni: Arapça ḫāric)
-
Dış, dışarı
Bu kitapların haricinde herhangi bir menfaat ummak, seraptan su ummak gibi olur. - Necip Fazıl Kısakürek
-
Yabancı ülke, dışarı
On yıl hariçte kalmış.
-
Dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere, müstesna
Dişçi koltuğu hariç, kim bir koltuğa oturursa kendini bir şey zanneder. - Burhan Felek
Ata Sözleri ve Deyimler
- hariç olmak
- hariçten gazel okumak (veya atmak)
PİLİÇ
- Tavuğun küçüğü, erginleşmemiş tavuk veya horoz
- Genç, güzel ve alımlı kız veya kadın