İç ile Başlayan Kelimeler

İÇ ile başlayan 84 kelime bulunuyor. Başında İÇ olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "İç kelimesinin anlamı nedir? İç ile biten kelimeler. İçinde iç olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

İÇSELLEŞTİRMEK22,

İÇTENLİKSİZLİK21

13 Harfli Kelimeler

İÇSELLEŞTİRME21

12 Harfli Kelimeler

İÇTİMAİYATÇI22

11 Harfli Kelimeler

İÇTENSİZLİK18, İÇTENLİKSİZ18, İÇLENDİRMEK17, İÇİNDEKİLER16

10 Harfli Kelimeler

İÇLENDİRME16, İÇTİMAİYAT16, İÇTENLİKLE13, İÇTENLİKLİ13

9 Harfli Kelimeler

İÇGÜDÜSEL23, İÇERLEYİŞ17, İÇKİCİLİK15, İÇDENETİR14, İÇERLEMEK13, İÇİRİLMEK13, İÇELLİLİK12

8 Harfli Kelimeler

İÇGÜDÜLÜ23, İÇTENSİZ15, İÇİCİLİK14, İÇERLEME12, İÇİRİLME12, İÇİRTMEK12, İÇLENMEK12, İÇERİKLİ11, İÇKİNLİK11, İÇTENLİK11

7 Harfli Kelimeler

İÇBÜKEY16, İÇTİHAT14, İÇKİSİZ14, İÇTİNAP14, İÇLENİŞ13, İÇTİMAİ11, İÇMELER11, İÇLENME11, İÇİRTME11, İÇİRMEK11, İÇİMLİK11, İÇİLMEK11, İÇERMEK11, İÇLİLİK10, İÇERLEK10

6 Harfli Kelimeler

İÇGÖRÜ21, İÇYAĞI19, İÇGÜDÜ19, İÇMECE13, İÇTEPİ13, İÇKİCİ12, İÇİRİŞ12, İÇECEK12, İÇİLİŞ12, İÇİNDE11, İÇTİMA10, İÇİRME10, İÇERME10, İÇİLME10, İÇİMLİ10, İÇKİLİ9, İÇİRİK9, İÇELLİ9, İÇERİK9

5 Harfli Kelimeler

İÇYÜZ15, İÇSİZ12, İÇİCİ11, İÇLEM9, İÇMEK9, İÇSEL9, İÇERİ8, İÇKİN8, İÇLİK8, İÇREK8, İÇTEN8

4 Harfli Kelimeler

İÇİŞ10, İÇME8, İÇİM8, İÇRE7, İÇ7, İÇ7, İÇİT7, İÇİN7, İÇEL7

2 Harfli Kelimeler

İÇ5

İÇ

[isim]

  • Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı

    Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. - Çetin Altan

  • Oyuk şeylerin boşluğu
  • Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta

    Tahtanın içi çürümüş.

  • Nesnelerin veya kimselerin arasında bulunan nesne veya kimse, ara
  • Ten ile dış giysiler arası

    Boynumda kalın yün atkı, içimde çift kat fanila, gene de titriyorum. - Erhan Bener

  • Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm

    Ekmek içi. Ceviz içi.

  • Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım
  • Mide, bağırsak, karın

    İçi bulanmak. İçi sürmek.

  • Akıl, gönül, irade gibi insanın manevi varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri

    İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerede? - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir ülke, şehir, topluluk vb.nde olan veya yapılan

    Yurt içi ulaşım. Şehir içi haberleşme. Aile içi ilişkiler.

  • Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım

[sıfat]

  • Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan

    İç kapının perdesi yanlara doğru açıldı. - Peyami Safa

[sıfat]

  • İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan

    İç dünyamız.

[mecaz]

  • Muhteva

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iç (veya içini) dökmek
  • iç açmak
  • iç bağlamak
  • iç çekmek
  • iç etmek
  • iç geçirmek
  • iç gıcıklamak
  • içi açılmak
  • içi alaylı, dışı kalaylı
  • içi almamak
  • içi bayılmak
  • içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar
  • içi boşalmak
  • içi bulanmak
  • içi burkulmak
  • içi cız etmek
  • içi çekmek
  • içi daralmak
  • içi dayanmamak
  • içi dışı bir (olmak)
  • içi dışına çıkmak
  • içi erimek
  • içi ezilmek
  • içi ezim ezim ezilmek
  • içi geçmek
  • içi gitmek
  • içi götürmemek
  • içi hop etmek
  • içi ısınmak
  • içi içine geçmek
  • içi içine sığmamak
  • içi içini yemek
  • içi kabul etmemek
  • içi kağşamak
  • içi kalkmak (veya kabarmak)
  • içi kan ağlamak
  • içi kapanmak
  • içi kararmak
  • içi kazınmak (veya kıyılmak)
  • içinde duymak
  • içinde kaybolmak
  • içinden bir şeyler kopmak
  • içinden çıkmak
  • içinden geçirmek
  • içinden geçmek
  • içinden gelmek
  • içinden gülmek
  • içinden kan gitmek
  • içinden konuşmak
  • içinden okumak
  • içinden olmak
  • içinden yanmak
  • içinde yüzmek
  • içine almak
  • içine ateş atmak
  • içine ateş düşmek
  • içine atmak
  • içine baygınlıklar çökmek
  • içine çekilmek (veya kapanmak)
  • içine çekmek
  • içine daralma gelmek
  • içine dert olmak
  • içine doğmak
  • içine dokunmak
  • içine etmek (veya sıçmak)
  • içine fenalık gelmek (veya basmak)
  • içine hüzün çökmek
  • içine işlemek
  • içine kurt düşmek
  • içine kuşku çökmek
  • içine oturmak
  • içine sinmek
  • içine sokacağı gelmek
  • içine su serpilmek
  • içine tükürmek
  • içini açmak
  • içini bayıltmak (veya kıymak)
  • içini boşaltmak
  • içini burkmak
  • içini çekmek
  • içini çürütmek
  • içini dondurmak
  • içini ezmek
  • içini ısıtmak
  • içini karartmak
  • içini kemirmek
  • içini kurt yemek (veya kemirmek)
  • içinin ateşi küllenmek
  • içinin yağı erimek
  • içini okumak
  • içini parçalamak (veya parça parça etmek)
  • içini sarmak
  • içini sıkmak
  • içini sızlatmak
  • içini yakmak
  • içini yemek
  • içi paralanmak (veya parçalanmak)
  • içi rahat etmek
  • içi sıkılmak
  • içi sızlamak
  • içi sürmek
  • içi titremek
  • içi vık vık (veya fık fık veya pır pır) etmek
  • içi yağ bağlamak
  • içi yanmak
  • iç tutmak

Birleşik Kelimeler: iç acısı, iç ağ, iç ağa, iç asalak, iç bakla, iç barış, iç başkalaşım, iç bellek, iç borç, iç borçlanma, iç bölge, iç bulantısı, iç burukluğu, içbükey, iç cep, iç cümle, iç çamaşırı, iç çokgen, iç denetçi, iç denetim, içdenetir, iç denge, iç deniz, iç deri, iç donu, iç dünya, iç ek, iç etek, iç evlilik, iç gezegen, iç göbek, iç göç, içgöreç, içgörü, iç görüm, içgösterir, içgüdü, iç güveyi, iç güveyisi, iç harp, iç hastalıkları, iç hat, iç ısı, iç ısıtıcı, iç içe, iç işleri, iç itim, iç itmek, iç kafiye, iç kapak, iç kavuz, iç kulak, iç kuyu, iç lastik, iç merkez, iç mimar, iç mimari, iç odun, iç oğlanı, iç pazar, iç pilav, iç plazma, iç politika, iç saha, iç salgı, iç savaş, iç ses, iç spiker, iç su, iç sürme, içtepi, iç ters açı, iç turizm, iç tümce, iç türeme, iç tüzük, iç uyak, içyağı, iç yarıçap, içyüz, iç yüz, iç zar, içe bakış, içe dönük, içe kapanık, içe yöneliklik, içi boş, içi çıfıt çarşısı, içi dar, içi fesat, içi geniş, içi tez, için için, içler acısı, sağ iç, sol iç, avuç içi, badem içi, bakla içi, ceviz içi, çevrim içi, ders içi, fındık içi, fıstık içi, hafta içi, hizmet içi eğitim, kavuniçi, meslek içi eğitim, meyve içi, rahim içi araç, yurt içi

İÇRE

[zarf]

[eskimiş]

  • İçinde

    Âlem içre muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi - Muhibbi

İÇLİ

[sıfat]

  • İçi dolu (taneli sebze veya kuru yemiş)

[mecaz]

  • Kolay duygulanıp incinen, duygulu, hisli

    Annem evlatlarının bu kayıtsızlığına karşı içli bir hâlde günden güne fazla üzülüyor ve bitiyordu. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]

  • Duygulandıran, etkili

    Denize uzanan demir iskelenin ucuna gidip içli şiirler okurduk birbirimize. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: içli dışlı, içli köfte

İÇKİ

[isim]

  • İçinde alkol bulunan içecek

    Masamızda ne içki ne yemiş ne meze eksildi. - Burhan Felek

  • Bu içeceği içme işi

    Arkadaş yoluna kumara, içkiye alıştım. - Tarık Buğra

Birleşik Kelimeler: içki âlemi, içki masası, içki psikozu, içki sefası, içki sofrası, ön içki

İÇİT

[isim]

[eskimiş]

  • İçilecek şey

İÇİN

[edat]

  • Amacıyla, maksadıyla

    Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Neden ve sonuç belirten bir söz

    Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi. - Reşat Nuri Güntekin

  • -den dolayı, -den ötürü

    Bu büyükşehirde ona ilk hitap eden adam olduğu için ona yüreğini açmak ihtiyacını duyuyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Özgü, ayrılmış

    Sizin için bir kitap getirdim.

  • Düşüncesince, kendince, göre

    Bizim için çok enteresan bir şeydi bu yeni icat. - Burhan Felek

  • Hakkında

    Gel gör ki dilimin ucunda kağnı var. Kağnılar için de bir çift sözüm var. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

  • Oranla, göz önünde tutulursa

    Bu şapka senin için büyük.

  • Karşılığında, karşılık olarak

    Bu eşyalar için kaç lira ödediniz?

  • Uğruna, yoluna

    Neler yapmadık şu vatan için. - Orhan Veli Kanık

  • Süre belirten bir söz

    Açık söyleyeyim, size birkaç gün için sığındım. - Aka Gündüz

  • Ant deyimleri yapan bir söz

    Namusum hakkı için. Çocukların başı için.

İÇERİ

[isim]

  • İç yan, iç bölüm, dışarı karşıtı

    İçeriden sesler geliyor.

  • İç, iç yüzey

    Odanın içerisi bu kadar adam almaz.

[sıfat]

  • İç yüzeyde, iç bölümde olan

    İçeri odadan sesler geliyor.

[zarf]

  • İç yana, iç yana doğru

    İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Gönül, yürek

[mecaz]

  • Hapishane

Ata Sözleri ve Deyimler

  • içeri (veya içeriye) atmak (veya almak veya tıkmak)
  • içeriden çıkmak
  • içeriden evlenmek
  • içeride olmak
  • içeri girmek
  • içeriye dalmak
  • içeriye düşmek

İÇKİN

[sıfat]

[felsefe]

  • Varlığın içinde bulunan, varlığın yapısına karışmış olan, mündemiç
  • Yalnızca bilinçten olan, yalnızca bilinç içeriği olarak var olan, mündemiç
  • Deney içinde kalan, deneyi aşmayan
  • Dünya içinde, dünyada olan

İÇLİK

[isim]

[halk ağzında]

  • İçe giyilen çamaşır, iç gömleği

    Mintanlar, içlikler, fanilalar terden yapış yapıştı. - Tarık Buğra

İÇREK

[sıfat]

[felsefe]

  • Belirli bir insan topluluğunun dışında kimseye bildirilmeyen, yalnızca sınırlı, dar bir çevreye aktarılan (her türlü bilgi, öğreti), bâtıni, ezoterik, dışrak karşıtı

İÇTEN

[sıfat]

  • Samimi

    Bu dileğinde içten çünkü bana bir şey olursa kendi başının da yanacağını çok iyi biliyor. - Ahmet Ümit

[zarf]

  • Yürekten, candan, samimi davranarak

    Yumuşak ve içten sürdürdü konuşmasını. - Tarık Buğra

Birleşik Kelimeler: içten evlilik, içten içe, içten pazarlıklı

İÇME

[isim]

  • İçmek işi

    Lokantaya bir iki kadeh rakı içmeye giderdi. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • İçinde birtakım mineraller ve tuzlar bulunan, suyu ilaç olarak ve çoğunlukla iç sürdürmek için içilen kaynak, içmece

Birleşik Kelimeler: içme suyu, yeme içme

İÇİM

[isim]

  • İçme işi, içiş
  • Bir şey içilirken alınan tat

    Bu çayın rengi yok ama içimi iyi.

[sıfat]

  • Bir yudumda içilecek miktarda olan

İÇKİLİ

[sıfat]

  • İçki içmiş olan
  • İçki içilen

    Köylülerle beraber içkili belediye bahçesinin içinden saz dinledim. - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]

  • İçki içmiş olarak

    İçkili otomobil kullanılmaz.

İÇİRİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Yatak doldurmaya yarayan yün, pamuk, kıtık vb. şeyler