İVEĞEN ile Oluşan Kelimeler (İVEĞEN Kelime Türetme)

İVEĞEN harflerinden oluşan 12 kelime bulunuyor. İVEĞEN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "İveğen kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

İVEĞEN19

4 Harfli Kelimeler

EĞİN11, İĞNE11, EVİN10

3 Harfli Kelimeler

EĞE10, NEV9

2 Harfli Kelimeler

İĞ9, EV8, VE8, EN2, İN2, NE2

EN

[isim]

  • Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı

    Kumaşın eni. Yolun eni. Kâğıdın eni.

[isim]

[halk ağzında]

  • Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret

[zarf]

  • Başına geldiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren kelime

    En iyi adamını yollamış buraya. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • en kötü günümüz böyle olsun

Birleşik Kelimeler: en aşağı, en azından, enberi, enöte

İN

[isim]

  • Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk
  • Mağara

Ata Sözleri ve Deyimler

  • in gibi

[isim]

  • İnsan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • in cin
  • in cin top oynamak
  • in cin yok
  • in misin, cin misin

NE

  • Türk alfabesinin on yedinci harfinin adı, okunuşu

[kimya]

  • Neon elementinin simgesi

[zamir]

  • Hangi şey
  • Her şey

    Ne görse ister. Kimin nesi varsa. Ne isterse yapar.

  • Birçok şey

    Neler söylüyor? İnsan aklı neler keşfediyor?

[sıfat]

  • Hangi

    Güzel heykel, ne yandan bakarsan, ne yana çevirirsen gene güzeldir. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[sıfat]

  • Nasıl

    Bu ne kıyafet?

[zarf]

  • Neden

    Efendi, sen de ne üstüme abanıyorsun? - Burhan Felek

[zarf]

  • Şaşma veya abartı bildiren bir söz

    Ne sıcak, ne sıcak! Ne güzel çiçekler! Ne kaba adam!

  • `Sana ne, bana ne` gibi sorularda `ne ilgisi var` anlamına gelen bir söz

    Zahmeti ben çekeceğim, sana ne?

[ünlem]

  • Soru biçiminde şaşma bildiren ünlem

    Ne, yıkıldı ha!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ne âlem
  • ne âlemde?
  • ne alıp veremiyor?
  • ne arar (veya onda ... ne gezer)
  • ne arıyor
  • ne biçim?
  • ne buyrulur?
  • ne çare
  • ne çıkar
  • ne çiçektir, biliriz
  • ne dedim de
  • ne demek?
  • ne demek olsun
  • ne demeye
  • ne denir (veya dersin)
  • ne denli
  • ne de olsa
  • ne dese beğenirsin?
  • nedir ki
  • ne diye?
  • ne ekersen onu biçersin
  • ne fayda
  • ne gam
  • ne gezer
  • ne gibi?
  • ne gözle bakmak
  • ne güne duruyor?
  • ne günlere kaldık!
  • ne haber?
  • ne hacet
  • ne haddine!
  • ne hâlde?
  • ne hâli varsa görsün
  • ne hikmetse (veya hikmettir)
  • ne idiği belirsiz
  • ne imiş?
  • ne ise
  • ne istediğini bilmek
  • ne iyi!
  • ne kadar
  • ne kadar olsa
  • ne kadar varsa
  • ne lazım
  • neler
  • neler de neler, maydanozlu köfteler
  • neler neler
  • ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak)
  • ne mene
  • ne menem
  • ne mümkün
  • ne münasebet!
  • ne o?
  • ne olacak!
  • ne olduğunu bilememek
  • ne oldum delisi olmak
  • ne olur (veya olursun veya olursunuz)
  • ne olursa olsun
  • ne oluyor?
  • ne pahasına olursa olsun
  • ne söylüyorsun?
  • ne var ki
  • ne yaparsın (veya yapmalı) ki
  • ne yapıp yapıp
  • ne yaptığını bilmemek
  • ne yazar
  • ne yazık ki
  • neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
  • neyin nesi (kimin fesi)
  • neyleyim
  • neymiş
  • ne yüzle

Birleşik Kelimeler: ne âlâ, neme gerek, neme lazım

EV

[isim]

  • Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı
  • Bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut, hane

    Ana oğul, yeni kiraladıkları eve bir pazar günü taşındılar. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Aile

    Evine bağlı bir adam.

[eskimiş]

  • Soy, nesil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ev açmak
  • ev alma, komşu al
  • ev bozmak
  • evde kalmak
  • evdeki pazar (veya hesap) çarşıya uymaz
  • eve çıkmak
  • ev ev dolaşmak (veya gezmek)
  • evi ev eden avrat
  • ev işletmek
  • evlerden ırak (veya uzak)
  • evlere şenlik
  • ev tutmak

Birleşik Kelimeler: ev adamı, ev altı, ev bark, ev ekmeği, ev ekonomisi, ev eşyası, ev gezmesi, ev halkı, ev hanımı, ev işi, ev kadını, ev sahibi, ev sineği, ev yemeği, evi sırtında, genelev, konteyner ev, taşınır ev, yüzer ev, Allah'ın evi, arıtımevi, aşevi, ayevi, babaevi, bağ evi, bakımevi, basımevi, bıçkıevi, buğuevi, camevi, canevi, cemevi, cezaevi, ciltevi, çayevi, çiçekevi, dağ evi, dağıtımevi, damıtımevi, dernekevi, dikimevi, doğumevi, doyumevi, dökümevi, düğünevi, dümenevi, dünyaevi, düşkünlerevi, erkekevi, ezimevi, giyimevi, gökevi, gözevi, gözlemevi, hâkimevi, halkevi, hekimevi, huzurevi, hücre evi, ıslahevi, imamevi, kadınevi, kahveevi, kayakevi, kesimevi, kızevi, kitabevi, konukevi, kuş evi, merdivenevi, modaevi, müzikevi, oğlanevi, orduevi, orman evi, öğretmenevi, ölüevi, polisevi, radyoevi, randevuevi, sağlıkevi, sanatevi, sayrılarevi, sazevi, sergievi, sığınmaevi, taziyeevi, tecimevi, tutukevi, üretimevi, yapımevi, yargıevi, yarı açık cezaevi, yayınevi

VE

  • Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu

[bağlaç]

  • İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz

    Galiba bir vehme kapılıyorum ve galiba bir hastalık beynimi kemiriyor. - Aka Gündüz

Birleşik Kelimeler: ve benzeri, ve diğeri, vesair, vesaire, veya, veyahut

NEV (Kelime Kökeni: Arapça nevʿ)

[isim]

  • Çeşit, cins, tür

    Bu kadının hastalığı, isterinin çok şiddetli bir nevidir. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: nevi şahsına münhasır, bir nevi

İĞ

[isim]

  • Pamuk, yün vb.nden iplik eğirmekte kullanılan, ortası şişkin, iki ucu sivri ve çengelli olan, ağaçtan yapılmış araç, eğirmen, kirmen

[biyoloji]

  • İğ iplik

[halk ağzında]

  • Araba okunun ekseni

[halk ağzında]

  • Değirmen taşının ortasında bulunan ve yukarıdaki üst taşa geçen demir eksen

Birleşik Kelimeler: iğ ağacı, iğ iplik, iğ yağı

EVİN

[isim]

[halk ağzında]

  • Bir şeyin içindeki öz, lüp
  • Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü, habbe

Ata Sözleri ve Deyimler

  • evin bağlamak

EĞE

[isim]

[anatomi]

  • Göğüs kafesini oluşturan, arkadan omurgaya, önden de göğüs kemiğine eklenen uzun, yassı ve eğri kemiklerden her biri, kaburga

[isim]

  • Maden, tahta vb.nin pürüzlerini düzeltmek için kullanılan, üzeri pürtüklü, sert, ensiz, çelik araç

    Şimdi sen oradan kendine bir parça seç ve önce eğe ile düzeltmeye başla. - Emine Işınsu

Birleşik Kelimeler: piyata eğe

EĞİN

[isim]

[halk ağzında]

  • Arka, sırt
  • Beden, vücut

    Büyüdüm çabuk / Entarim eğnime dar - Behçet Necatigil

  • Boy bos, endam

İĞNE

[isim]

  • Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç
  • İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal araç

    Çengelli iğne. Toplu iğne.

  • Toplu iğnenin süs olarak kullanılan, iri başlı, renkli bir türü
  • Genellikle kadınların süs olarak elbiselerinin göğüs, yaka vb. yerlerine taktıkları süs eşyası
  • Bazı araçların ucu sivri parçaları

    Pusula iğnesi.

  • Bazı böceklerin kendilerini savunmak için kullandıkları organ

    Arının iğnesi. Akrebin iğnesi.

  • Oltanın ucundaki küçük çengel

[mecaz]

  • Dokunaklı söz

[bitki bilimi]

  • Bitkilerde yumurtacıkla tepecik arasındaki sapçık

[tıp]

  • Kas veya damar yoluyla vücuda sıvı bir ilacı basınçla vermek amacıyla enjektör ucuna takılan, boru biçiminde, ucu keskin metal araç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iğne atsan yere düşmez
  • iğne ile kuyu kazmak
  • iğne ipliğe dönmek
  • iğne olmak
  • iğne üstünde oturmak
  • iğne yapmak (veya vurmak)
  • iğne yemek
  • iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır
  • iğne yutmuş ite (veya maymuna) dönmek

Birleşik Kelimeler: iğne ardı, iğne deliği, iğne oyası, iğne yaprak, iğne yastığı, iğneden ipliğe, çatal iğne, çatallı iğne, çengelli iğne, kancalı iğne, karaiğne, mıknatıslı iğne, toplu iğne, ağ iğnesi, çengel iğnesi, çobaniğnesi, deniziğnesi, dikiş iğnesi, hanım iğnesi, insülin iğnesi, kravat iğnesi, olta iğnesi, şeytaniğnesi, yelken iğnesi, yılaniğnesi, yorgan iğnesi

İVEĞEN

[sıfat]

  • Aceleci

    Ben, dedim, iveğen değilim, düşünmekten de korkmam. - Memduh Şevket Esendal

[tıp]

  • Çabuk ilerleyen, akut

    İveğen hastalık.