[isim]

[hayvan bilimi]

• Genellikle Güneydoğu Anadolu'da yetiştirilen, başı kahverengi, kirli sarı veya siyah olan, vücudu beyaz, yapağısı kaba ve karışık olan, süt verimi yüksek bir tür koyun

[sıfat]

• Acele

• Acil

[zarf]

• Acele olarak

  İvedi yanıma yaklaştı, mavi gözleri ışıl ışıldı. - Muzaffer İzgü

[sıfat]

• Acil

[sıfat]

• Aceleci

  Güdümlü siyasanın kurbanı olmuş kimi değerli yazarların ivecen yargısı rol oynamıştır. - Selim İleri

[isim]

• Çabuk, hemen yapılma gerekliği, müstaceliyet, istical

  Yetki kanunları ... Türkiye Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür. - Anayasa

[zarf]

• Çabukça, acele olarak

[isim]

• Acelecilik

  Gene gençliğinden olacak, bir ivecenliği var. - Nurullah Ataç

[isim]

• İvedilenmek işi

[sıfat]

• Aceleci

  Ben, dedim, iveğen değilim, düşünmekten de korkmam. - Memduh Şevket Esendal

[tıp]

• Çabuk ilerleyen, akut

  İveğen hastalık.

[nesnesiz]

• Tez canlılık etmek, acele etmek, istical etmek

  Koşturduğu, gideceği yere bir an önce varmak için ivedilendiği belli oluyordu. - Burhan Günel

[isim]

• İvedileşmek işi

[nesnesiz]

• İvedi duruma gelmek

[isim]

• İvedileştirmek işi

[-i]

• İvedi duruma getirmek