İNKÜBATÖR Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

İNKÜBATÖR harflerini içeren 5 harfli 24 kelime bulunuyor. 5 harfli İNKÜBATÖR kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KÜTÖR13, ÖRTÜK13, AKTÖR11, BÜTAN9, ANÜRİ7, BARİT7, BAKİR7, BATİK7, KİBAR7, KÜTİN7, KÜRİT7, KABİN7, KABİR7, NATÜR7, TÜRKİ7, TABİR7, ANTİK5, İNKAR5, İNTAK5, KARNİ5, NAKİT5, RAKİT5, TİRAN5, TARİK5

ANTİK (Kelime Kökeni: Fransızca antique)

[sıfat]

[tarih]

  • İlk Çağdaki uygarlıklarla, özellikle eski Yunan ve Roma uygarlıkları ile ilgili olan, antika

Birleşik Kelimeler: Antik Çağ

İNKÂR (Kelime Kökeni: Arapça inkār)

[isim]

  • Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma
  • Kabul etmeme, tanımama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inkârdan gelmek
  • inkâr etmek

İNTAK (Kelime Kökeni: Arapça inṭāḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Konuşturma söyletme

[edebiyat]

  • Kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme sanatı, dillendirme

Birleşik Kelimeler: teşhis ve intak

KARNİ (Kelime Kökeni: Fransızca cornue)

[isim]

[kimya]

  • Laboratuvarda damıtma işlerinde kullanılan, geniş karınlı, dar ve eğri boyunlu cam kap

NAKİT (Kelime Kökeni: Arapça naḳd)

[isim]

[ekonomi]

  • Para, akçe
  • Kullanılması hemen mümkün olan para, peşin para, likit

Birleşik Kelimeler: nakit kartı, nakit para

RAKİT (Kelime Kökeni: Arapça rākid)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Durgun (su)

TİRAN (Kelime Kökeni: Fransızca tyran)

[isim]

[tarih]

  • Eski Yunan'da siyasal gücü zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kimse

[sıfat]

[mecaz]

  • Acımasız, gaddar, despot

TARİK (Kelime Kökeni: Arapça ṭarīḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Yol

ANÜRİ (Kelime Kökeni: Fransızca anurie)

[isim]

[tıp]

  • İdrar oluşturamama biçiminde ağır bir böbrek rahatsızlığı belirtisi

BARİT (Kelime Kökeni: Fransızca baryte)

[isim]

[kimya]

  • Renksiz veya beyaz, sarı, gri renklerde olabilen, sondaz, dolgu vb. alanlarda kullanılan bir mineral, baritin, baryum sülfat Ba(OH)2

BAKİR (Kelime Kökeni: Arapça bākir)

[sıfat]

  • Cinsel ilişkide bulunmamış (erkek)
  • El değmemiş, kullanılmamış
  • İşlenmemiş (toprak)
  • Eskimemiş, yıpranmamış, yeni

BATİK (Kelime Kökeni: Fransızca batik)

[isim]

  • Kumaş, deri veya kâğıt süslemede kullanılan bir yöntem
  • Bu yöntemle hazırlanmış kumaş

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan (giysi)

KİBAR (Kelime Kökeni: Arapça kibār)

[sıfat]

  • Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan (kimse)

    İşte senin bu kibar, bu efendi hâllerine bayılıyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Soylu, köklü (kimse, aile)

    Telefona giderek kibar ve varlıklı insanlara has bir şive ile köşkten otomobili istetti. - Haldun Taner

[isim]

[eskimiş]

  • Büyükler, ulular

Birleşik Kelimeler: kibar düşkünü, kibar lokması, kibarzade, kibarlar âlemi, kelamıkibar, orman kibarı

KÜTİN (Kelime Kökeni: Fransızca cutine)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Bitkilerin kütiküllerini oluşturan, geçirgen olmayan, bal mumu yapısında madde

KÜRİT (Kelime Kökeni: Fransızca curide)

[isim]

[kimya]

  • Atom numaraları 96-103 arasında bulunan elementlerin genel adı