İNDİRTMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

İNDİRTMEK harflerini içeren 5 harfli 44 kelime bulunuyor. 5 harfli İNDİRTMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DİTME8, DEMİR8, DEMİN8, DENİM8, DİKME8, DİKİM8, DİRİM8, DİNME8, NEDİM8, DİKTE7, DİKİT7, DİKEN7, DİREN7, DİREK7, DİNEK7, DERİN7, DERİK7, KİRDE7, KREDİ7, KENDİ7, TREND7, ERMİN6, İRKME6, İRMİK6, İNMEK6, İTMEK6, İMREN6, KERİM6, MİNİK6, METİN6, NİMET6, RİTİM6, TEMİN6, TERİM6, ERKİN5, ETKİN5, ETNİK5, İRİTE5, KİTİN5, KERTİ5, TİNER5, TERKİ5, TEKİR5, TEKİN5

ERKİN

[sıfat]

  • Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest

ETKİN

[sıfat]

  • Hareketli, işleyen, çalışan, faal, aktif, dinamik

[felsefe]

  • Fiilde bulunan, etkinlik gösteren, edilgin karşıtı

[kimya]

  • Kimyasal tepkimelere katılma yatkınlığı gösteren (molekül, atom)

Birleşik Kelimeler: etkin okul, etkin öğretim, aşırı etkin, ışın etkin

ETNİK (Kelime Kökeni: Fransızca ethnique)

[sıfat]

[toplum bilimi]

  • Kavimle ilgili, budunsal, kavmî

İRİTE (Kelime Kökeni: Fransızca irrité)

[isim]

  • `Sinirlendirmek, rahatsız etmek` ve tıp alanında `tahriş etmek, kaşındırmak` anlamında irite etmek birleşik fiilinde kullanılan bir söz

KİTİN (Kelime Kökeni: Fransızca chitine)

[isim]

[biyoloji]

  • Eklem bacaklıların ve kabukluların dış dokusunu oluşturan, bazı mantar ve likenlerde de rastlanan, dayanıklı ve esnek organik madde

KERTİ

[isim]

  • Kerte

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Bayat (ekmek, et)

TİNER (Kelime Kökeni: İngilizce thinner)

[isim]

[kimya]

  • İnceltici

TERKİ

[isim]

  • Eyerin arka bölümü

    Avluda terkiden yere atladığında öfkeden kudurmuştu. - Yaşar Kemal

  • Binek hayvanının sağrısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • terkisine almak

TEKİR

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Barbunyaya (I) benzeyen bir balık (Mugil surmulletus)

[sıfat]

  • Postu siyah çubuklarla ve beneklerle süslü, kül renginde veya boz olan (kedi)

    Annem tekir kedinin bir yavrusunu bana ayırmıştı. - Aka Gündüz

TEKİN

[sıfat]

  • Boş, içinde kimse bulunmayan
  • Güvenilir (kişi, yer)

    Aynı zamanda burası korkulacak ve hiç değilse çekinilecek, tekin olmayan bir yer olmuştu. - Asaf Halet Çelebi

  • İçinde doğaüstü varlıklar bulunmadığına inanılan (yer)

    Ninem, akşam saatlerinde hamamlar tekin değildir, insanı çarpar, demişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

[tarih]

  • Eski Türklerde bir babanın taşınmaz mallarının mirasçısı olan en küçük oğlu

ERMİN (Kelime Kökeni: Fransızca hermine)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kakım

İRKME

[isim]

  • İrkmek işi

İRMİK

[isim]

  • Sert buğdaydan elde edilen, taneleri iri, glütence zengin un

Birleşik Kelimeler: irmik helvası, Hint irmiği

İNMEK

[-den]

  • Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek
  • Bir taşıt veya binek hayvanından yere basmak

    Tramvayın ön tarafından hızla inerken, arkasından bir sesin bağırdığını gördü. - Peyami Safa

  • Dağ, tepe vb. yüksek bir yerden gelmek

    Dağdan kurt indi.

[-e]

  • Bir yerden başka bir yere gitmek, varmak

    Bünyamin, gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç'e indi. - İhsan Oktay Anar

[-e]

  • Konaklamak

    Samananbarı köyünün en büyük ve gösterişli evine inmişlerdi. - Halide Edip Adıvar

[nesnesiz]

  • Alçalıp eski durumuna dönmek

    Sular indi. Şiş indi.

[nesnesiz]

  • Fiyatı düşürmek

    Bin lira daha indim, gene almadı.

  • Değeri düşmek

    Altın fiyatları indi.

[-e]

[argo]

  • Vurmak

    Şimdi kafana inerim!

[nesnesiz]

  • Yıkılmak

    Yağmurdan duvar inmiş.

[-e]

  • İnme gelmek

    Sağ tarafına inmiş.

  • Bir yeri kaplamak, basmak veya bir yerden akmak, kaymak

    Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara. - Çetin Altan

  • Uzamak, ulaşmak

    Beyaz taşlardan yapılmış kısa bir duvarın ötesindeki zeytinlik ta vadiye kadar iniyordu. - Ömer Seyfettin

  • Ağmak
  • Sayısı azalmak

    Evvelden daha çok olduğumuzu zannettiğim hâlde sayımız son günlerde bu miktara inmiştir. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: indibindi, günindi

İTMEK

[-i]

  • Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek

    Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. - Halide Edip Adıvar

  • Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak

    Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi. - Halide Edip Adıvar

  • Bulunduğu yerden aşağı düşürmek

    Suya itmek. Havuza itmek.

  • Sürüklemek, sevk etmek

    Bu oğlanı amcama itmek doğru değil, bir ara gönlünü almalı. - Ahmet Ümit

[fizik]

  • Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisinden uzaklaşmaya zorlamak, çekmek karşıtı

    Aynı cins elektrikli iki cisim birbirini iter.