[isim]

• Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim

  Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir. - Tarık Buğra

• Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme

  İddia kızışmış, âdeta inat hâlini almıştı. - Ömer Seyfettin

[sıfat]

[halk ağzında]

• İnatçı

Ata Sözleri ve Deyimler

• inadım inat olmak
• inadı tutmak
• inat etmek

[isim]

[gök bilimi]

• Evren

  Bizim için ölüm yani kendi dünyamızın ölümü kâinatın en mühim hadisesidir. - Abdülhak Şinasi Hisar

• Dünya

  Varlığımı kaplayan, haşmetle uğuldayan / O büyük yeisim için kâinatı dar gördüm - Enis Behiç Koryürek

[zamir]

[mecaz]

• Herkes

[isim]

[eskimiş]

• Dayanma, yaslanma

• Güvenme, kuvvet alma

• Bir şeyi kanıt sayma

Ata Sözleri ve Deyimler

• istinat etmek

[isim]

• Av hayvanlarının, balığın ve diğer et türlerinin daha lezzetli olması ve yumuşaması için baharatlardan hazırlanan bir sos türü

[isim]

• Güvence

  Sen de bana teminat olarak peşin iki yüz lira ver, işe girince iade edeyim. - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

• teminat altına almak
• teminat vermek

[isim]

[matematik]

• Bir noktanın uzaydaki yerini belirtmeye yarayan çizgilerden her biri

[isim]

[hukuk]

• Zarar karşılığı ödenen para, ödence

  Benim bir raporum üzerine sonradan adamcağıza bileği için üç beş lira tazminat verdiler. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

[kimya]

• Belirli bir molekül içinde özel bir konuma sahip bir atoma bağlı olan atom veya atom grubu

[matematik]

• Bir yüzey üzerinde veya uzayda bir noktanın yerini bulmaya yarayan ana çizgilerden yatay olanı, apsis

[isim]

[eskimiş]

• Bezekler, süsler

[isim]

• Bir alışveriş veya hizmet için önceden verilen bir miktar para

  Peşinat ne kadar?