[isim]

• Kamulaştırma

  Yolun planları, projeleri yapılmış, istimlak emirleri çıkarılmıştı. - Ayşe Kulin

Ata Sözleri ve Deyimler

• istimlak etmek

[isim]

[eskimiş]

• Soğuk davranışlarla hoşlanmadığını belli etme

  Çoğundan istiskal, pek azından itibar gördü. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

• istiskal etmek

[isim]

• Saklatmak işi

[-i]

• Taşçılıkta bir taşın kaba bölümlerini, çıkıntılarını almak

[mecaz]

• Kendinde olmayan bir özelliği varmış gibi göstermek

[halk ağzında]

• Gözetlemek, gizlice izlemek

[isim]

• Şaklatmak işi

[-i]

• Taş atmak, taşa tutmak

  Hem bağırıyor hem atlıları taşlıyordu. - Yaşar Kemal

• Bir şeyin içindeki taşları ayıklamak

• Taş vb. nesnelerle kumaşı beyazlatmak veya parlatmak

• Metal bir parçayı zımpara ile törpüleyerek yuvasına alıştırmak

• Taş döşemek

[nesnesiz]

[mecaz]

• Üstü kapalı, iğneleyici söz söylemek

  Sen istediğin kadar taşla beni, gene de bir şiirle girişeceğim işe. - Azra Erhat

[isim]

• Alşimi ile uğraşan kimse, simyacı

[isim]

[eskimiş]

• Tüketim

  Eskiden İstanbul istihlak ile yaşarken şimdi istihsalle yaşamak mecburiyetindedir. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

• istihlak etmek

[isim]

• Kaslaşmak durumu

[isim]

[jeoloji]

• Küçük kuvars billurlarıyla mikadan oluşmuş, yaprak biçiminde başkalaşmış kaya

[-e]

• Bir kimseyi rahatsız edecek davranışta bulunmak, musallat olmak

• Sarkıntılık etmek

  Ne münasebet, gider de komşunun hizmetçi kızına sataşırsın! - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Yüzeysellik

[sıfat]

• Tahkim edilmiş olan

[isim]

• Hasis olma durumu

• Hasis davranış

Ata Sözleri ve Deyimler

• hasislik etmek

[isim]

[askerlik]

• Düşman saldırısını durdurmak, düşmana karşı savunma yapmak amacıyla düzenlenmiş yer

  Meğer tel örgülerin gerisindeki istihkâmlara gelmişim. - Aka Gündüz

• İstihkâm işleriyle uğraşma, istihkâmcılık