[-e]

[-i]

• Ateşleme işini yaptırmak

  Komutan cephaneliği ateşletti.

[nesnesiz]

• Ateşleme işine konu olmak

• Vücut ısısı artmak

  On iki yaşındaki kızı ateşlenip yatağa düşmüştü. - Elif Şafak

[mecaz]

• Coşmak, kızışmak, şiddetlenmek

  Tartışma giderek daha da ateşlendi.

[nesnesiz]

• İşletme işi yapılmak

  İşlemeyen demir paslanır. Gövdemiz bir düzen içinde işletilirse ışıldar. - Nazım Hikmet

[-i]

• Kirişi çekip germek

• Kiriş olarak kullanılan keresteyi döşemek

[isim]

• Kenttaş olma durumu

[isim]

• Aynı renge bağlı olma veya aynı rengi taşıma, renktaş olma durumu

[bitki bilimi]

• Bir hayvanla yaşadığı ortamda renk benzerliği sağlayarak hayvanın görülmesini, hiç değilse insan gözüyle görülmesini zorlaştıran renk özdeşliği

[-i]

[halk ağzında]

• Tarla, bağ, bahçe vb. yerlerden kaldırılan üründen artakalanları toplamak

[isim]

• Talaşlanmak işi

[-i]

• Talaş dökmek

[isim]

• Telaşlanmak işi

  Fakat gördüğü şey, kederini filan unutup enikonu telaşlanmasına sebep oldu. - Elif Şafak

[isim]

• Alkışlatmak işi

[isim]

• Alkışlanmak işi

[-i]

• Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpmak

  O zaman biz hayranları onu şiddetle alkışlardık. - Attila İlhan

[mecaz]

• Beğenmek, takdir etmek

[-i]

• Karışla ölçmek

[-i]

• Nakışla bezemek, işlemek

  Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi. - Samiha Ayverdi