[sıfat]

• Tanınmış, ünlü

  O gün bu şanlı fırka kumandanını görebilmek hepimiz için bir emeldi. - İbrahim Alâeddin Gövsa

• Yüce, ulu, büyük

  Milletimin büyük ve şanlı mazisi hatıramda uyanıyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın

[isim]

• Evlenmek için söz verip yüzük takmış olan kimse, adaklı

  Artık bizimki, nişanlısı Perihan'ı ekiyor, her gün tek başına plaja geliyordu. - Nazım Hikmet

• Belirleyici bir işareti, alameti, nişanı olan kimse

[sıfat]

• Nişan töreni için

  Nişanlık terlik.

[isim]

• Belirti, işaret

  Yolun başına bir nişanlık koy da kaybolmayalım.

[isim]

• Nişanlı olma durumu, yavukluluk

  Dayımla yengem, bu ağzı süt kokan masum kızın birkaç saat içinde nişanlılığını haber alınca şaşırdılar. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

• Perişan olma durumu

  Lepiska saçlarına amiyane bir perişanlık gelmişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

• perişanlık vermek

[isim]

• Kütahya iline bağlı ilçelerden biri

[isim]

• Tavşan üretmeye elverişli yer

• Değerli ağaçlarla ince işler yapma sanatı

[spor]

• Atletizm yarışlarında rekor kırması beklenen atletin önünde koşup tempoyu yüksek tutan atletin yaptığı iş

[isim]

• Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

[isim]

• Şanlıurfa ilinden olan kimse

[isim]

• Şanlıurfalı olma durumu