İçinde Iştır Bulunan 11 Harfli Kelimeler
İçerisinde IŞTIR olan 11 harfli 41 kelime bulunuyor. İçinde IŞTIR olan 11 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "ıştır ile biten 11 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
ÇAĞRIŞTIRIŞ30,
KAKIŞTIRMAK
-
Sürekli ve hafif hafif kakmak
Dövmüşler, sövmüşler hatta boş böğrüne çivi ile kakıştırmışlar, yine kımıldatamamışlardı. - Refik Halit Karay
KARIŞTIRMAK
- Karışma işini yaptırmak
-
İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak
Ceplerimi karıştırdım, bozuk para bulamadım. - Falih Rıfkı Atay
-
Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek
Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca kadın, bir tencereyi karıştırıyor hem de için için ağlıyordu. - Ahmet Kabaklı
- Kurcalamak, oynamak
-
Göz atmak, araştırmak, incelemek
Saatlerce, istediğim kitapları, divanları, Servetifünun koleksiyonlarını karıştırdım. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Üstünkörü okumak
Verdiğim cevapları dinlemiyor gibi dalgın, parmaklarıyla bir risaleyi karıştırıyordu. - Halit Ziya Uşaklıgil
-
Ayırt edememek, tam olarak seçememek
Siz düşle gerçeği birbirine karıştırıyorsunuz.
KATIŞTIRMAK
- Bir şeyin içine başka bir şey katarak karıştırmak
TANIŞTIRMAK
-
Birbirini tanımayanların tanışmasını sağlamak, tanıtmak, takdim etmek
Seni rastgele bir yabancı ile tanıştıramam, bilirsin. - Reşat Nuri Güntekin
TAKIŞTIRMAK
- Küpe, bilezik, yüzük vb. süs eşyasını çokça takmak
ANIŞTIRMALI
- İçinde anıştırma bulunan, üstü kapalı (davranış, söz)
ANIŞTIRILMA
- Anıştırılmak işi
ALIŞTIRILMA
- Alıştırılmak işi
KIRIŞTIRMAK
- Kırışmasına sebep olmak
-
Karşı cinsten biriyle yakın ilişkide bulunmak
Ötekiler gelmeden Suzy ile hafif tertip kırıştırırlar. - Peyami Safa
TIKIŞTIRMAK
-
Boş yer kalmayacak biçimde doldurmak, gelişigüzel koymak, tıka basa sokmak
Tam bir kutu çorabı tıkıştırdılar koltuğumun altına. - Nazım Hikmet
- Acele ile birine bir şeyi yedirmeye çalışmak
-
İyice çiğnemeden yutarak yemek
Musa tabaktaki peynirin yarısını, üç dilim ekmeği ve kâsede kalan tüm zeytinleri ağzına tıkıştırıp bir şey söylemeden çıktı evden. - Elif Şafak
AYRIŞTIRMAK
- Bütünün bozulmasına sebep olmak
- Ayrışmasını sağlamak
BARIŞTIRMAK
-
Barışmalarını sağlamak, ara bulmak
Günah çıkartıp dargınları barıştıracağız anlaşılan. - Necati Cumalı
SIKIŞTIRMAK
-
Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak
Bilet kutusunu koltuğunun altına sıkıştırmış, elleri ceplerinde bir otobüs biletçisi geçti. - Necati Cumalı
- Bir nesneyi sıkıca duracak biçimde bir yere koymak, yerleştirmek veya orada tutmak
-
Gevşek veya seyrek olan şeyleri birbirine yaklaştırarak sıkı duruma getirmek
İstanbul tren yahut vapurunda hele bir kimseyi biraz sıkıştırın, hemen çarpılır, çay semaveri gibi oturduğu yerde fıkır fıkır kaynamaya başlar. - Reşat Nuri Güntekin
-
Bir şeyin sıkışmasına, kısılmasına, ezilmesine sebep olmak
Parmağını pencereye sıkıştırmak.
-
Ansızın, gizlice ve karşısındakinin isteyip istemediğine bakmadan bir şeyi vermek, tutuşturmak
Eline dolu bir kadeh sıkıştırdılar. - Refik Halit Karay
-
Kaçmayacak biçimde çembere almak, kıstırmak
Anlattığına göre Niğde yakınlarındaki köylerden birinde imiş, sıkıştırmışlar. Jandarmalarla vuruşmuş. - Memduh Şevket Esendal
-
Zorlamak
Kocakarı odadan çıktıkça ben Nuri'yi sıkıştırıyorum. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
- Sarkıntılık etmek
YAKIŞTIRMAK
-
Yakışacak bir duruma getirmek, uygun duruma koymak, yaraştırmak
Yakışıklı, orta boylu, giydiğini kendisine yakıştırır, kendini saydırabilir bir adam. - Memduh Şevket Esendal
-
Uygun ve yerinde görmek
Ancak kızı o oğlana bir türlü yakıştıramadı. - Tarık Buğra
- Uydurmak
- Bir durum veya niteliği bir kimse için düşünmek, yormak
YATIŞTIRMAK
-
Bir kargaşayı, ayaklanmayı bastırmak
Hükûmet kuvvetleri ayaklanmayı yatıştırdı.
-
Ölçülü, ılımlı, sakin davranmasını sağlamak, sakinleştirmek
O, tombul tombul iyimserliği ile beni yatıştırmak istedi. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Yumuşatmak, razı etmek
Ekrem'i zorla yatıştırıp bizim eve götürdüm. - Ahmet Ümit