[zarf]

• Arsız gibi, arsıza yakışan bir biçimde, arsızcasına

  Fakat bu tavrını bir parça arsızca buluyordu. - Tarık Buğra

[isim]

• Sakız yapan veya satan kimse

[zarf]

• Yalnız olarak

• Tek başına

  Ona vefasızlıkta biraz düşünceli davranmayı yararlı buluyor, yalnızca bulduklarında yeni başkana pek uysal davranıyorlardı. - Memduh Şevket Esendal

• (ya'lnızca) Belli durumun, şartın veya işin dışına çıkmaksızın, yalnız, ancak, tek, sırf, salt, sadece

  Yalnızca duygulara, sezgilere başvurmak yanıltıcı olabilir. - Nermi Uygur

[zarf]

• Öldürücü bir durumda, acımasız olarak, amansızcasına

• Hoşgörüsüz olarak, amansızcasına

[sıfat]

• Akılsıza yakışan

  Akılsızca bir davranış

[zarf]

• (akılsı'zca) Akılsıza yaraşır bir biçimde, akılsızcasına

[sıfat]

• Yalnızcılık siyasetini izleyen (devlet), infiratçı

[isim]

• Sakızcının işi ve mesleği

[sıfat]

• İzansıza yakışan

  Pek çocukça hareketlerde bulunuyor, izansızca sözler sarf ediyordu. - Refik Halit Karay

[zarf]

• (izansı'zca) Anlayışsız bir biçimde

[sıfat]

• Hakka, adalete uymayan

  Haksızca bir suçlama.

[zarf]

• (haksı'zca) Hakka, adalete uymayan biçimde, haksızcasına

  Yanlış yere, haksızca kabaran öfkeleri yatışmıştı. - Cahit Uçuk

[isim]

• Kırgız Türkçesi

[sıfat]

• Bu Türkçeyle yazılmış olan

[isim]

• Yaldız işleri yapan kimse

[sıfat]

[mecaz]

• Bir şeyin içyüzüne değil de gösterişine önem veren (kimse)

[sıfat]

• İlgisiz, aldırmaz

[zarf]

• (kayıtsı'zca) İlgisiz, aldırmaz bir biçimde

  Biraz kırlara baktıktan sonra kayıtsızca: -Korkma, dedi, senin canın kolay çıkmaz. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]

• Mızmıza yakışan, mızmız gibi

[zarf]

• (mızmı'zca) Mızmıza yakışır bir biçimde

[isim]

• Uluslararası konulara ve anlaşmazlıklara katılmama siyaseti, infiratçılık

• Bir ülkenin dış ekonomik ilişkilerini keserek kendi sınırları içinde tek başına bir ekonomi siyaseti izlemesi, infiratçılık

[zarf]

• Ahlaksız bir biçimde veya tarzda, ahlaksızcasına