[isim]

[halk ağzında]

• Halı, kilim dokunan tezgâh

[isim]

[coğrafya]

• Bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su, dar kara parçası, berzah, dil (I)

[isim]

• Ölçüt

  Dedektif romanlarında suçluyu ararken kullanılan bir kıstası burada da kullanabiliriz. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

• kıstas almak (veya tutmak)

[isim]

• 343 ıztırar

[sıfat]

• 343 ıztırari

[isim]

• Kıstırmak işi

• İçerisine peynir, kıyılmış et vb. konularak sac üzerinde pişirilen börek

• Karnıyarık yemeği

[-e]

[-i]

• İki şey arasında bırakarak sıkıştırmak

  Parmağını kapıya kıstırdı.

[mecaz]

• Kaçamayacak bir duruma getirmek

  Hırsızı çatı arasına kıstırdılar.

[isim]

[hayvan bilimi]

• Istakozlardan, suda yaşayan, birinci ayak çifti güçlü iki kıskaç durumunda gelişmiş bulunan, beyaz eti için avlanan iri bir böcek (Homarus vulgaris)

Ata Sözleri ve Deyimler

• ıstakoz gibi

[isim]

• Ağaç, metal vb. üzerine oyulduktan sonra bir yere basılan biçim

• Bu tür biçim veya resimleri basmaya yarayan kalıp, damga, mühür

• İçinde, mühür, damga vb.ni mürekkeplemeye yarayan çuha bulunan kutu

  Sol elinin başparmağını ıstampada mürekkepleyip pulun üstüne bastırdılar. - Necati Cumalı

[isim]

[eskimiş]

• Terim

  Tasavvuf ıstılahında ise arzu edilen makbul ve sevimli bir işin elde edilmesine kalbin bağlanmasıdır. - Necip Fazıl Kısakürek

[mecaz]

• Herkesin anlayamayacağı anlamda kullanılan söz

Ata Sözleri ve Deyimler

• ıstılah paralamak

[isim]

• 343 ızdırap

[isim]

• Kıstırılmak işi

[isim]

[bitki bilimi]

• Antep fıstığı, çam fıstığı veya yer fıstığı denilen yemişlerin genel adı

[argo]

• Güzel, gösterişli kadın

  Çok iyi bir akşam yemeği yedi, üstelik yanında da gencecik bir fıstık. - Muzaffer İzgü

[sıfat]

• İyi, hoş

Ata Sözleri ve Deyimler

• fıstık gibi

[isim]

[eskimiş]

[biyoloji]

• Ayıklanma

[nesnesiz]

• Kıstırma işi yapılmak