[sıfat]

• Çabuk gücenen, kırılan

  Alıngan olduğu için arkadaşları onunla sık sık bozuşur. - Salâh Birsel

[isim]

• Metal bir nesne sert bir yüzeye düştüğü zaman çıkan ses

[sıfat]

• Parasız, züğürt

[sıfat]

• Boş

[argo]

• Para

  Tıngırın varsa uçlan, dedi. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

• tıngır elek tıngır saç, elim hamur karnım aç

[isim]

• Kaçak tütün

[sıfat]

[halk ağzında]

• Gözü korkmuş, sinmiş (kimse)

• Çekingen, ürkek

• Üzgün, düşünceli

[sıfat]

• İhtiyatlı

[isim]

[argo]

• Kavga, gürültü

Ata Sözleri ve Deyimler

• çıngar çıkarmak (veya koparmak)
• çıngar kopmak (veya çıkmak)

[isim]

[halk ağzında]

• Kıvılcım

• Parça, zerre

[zarf]

• Birdenbire, aniden ses çıkararak

  Sahan tıngadak düştü.

[isim]

• Tıngırdayan bir şeyin çıkardığı sesin adı

  Teneke tıngırtısı, öteki fabrikalara çarpıp yankılandı. - Lâtife Tekin

[isim]

• Ufak ve seyrek taneli üzüm salkımı

  Bağ bozumundan sonra kütüklerde kalan tek taneli, güneşten ısınmış üzüm çıngılının tadını hiçbir salkımda bulamazsınız. - Refik Halit Karay

[isim]

[bitki bilimi]

• Bir salkımı oluşturan küçük salkımlardan her biri

• Küçük ve parlak süs

  Gökyüzünü yıldızlar Noel ağacının şıngılları gibi süslemiş, pırıldıyorlar. - Refik Halit Karay

[isim]

[halk ağzında]

• Küçük üzüm salkımı

• Boncuk, gümüş veya altın para ile yapılmış, başlığa veya giysiye takılan süs

[isim]

[müzik]

• Radyo programları öncesinde veya sonrasında çalınan, tanıtıcı, özel müzik parçası

[isim]

• Alıngan olma durumu

  Daveti kabul edilmemiş bir devlet reisinin alınganlığı seziliyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[sıfat]

• Geri duran, girişken olmayan, insan içine girmek istemeyen, insanlardan kaçan, çekingen

[isim]

• Havayı, sıvıları emmeye veya itmeye yarayan alet

[tıp]

• Enjektör

Ata Sözleri ve Deyimler

• şırınga etmek
• şırınga yapmak