İçinde Ğ Bulunan 4 Harfli Kelimeler
İçerisinde Ğ olan 4 harfli 58 kelime bulunuyor. İçinde Ğ olan 4 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "ğ ile biten 4 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
ÖĞÜN19,
EĞRİ
-
Doğru veya düz olmayan, bir noktasında yön değiştiren, çarpık, münhani, doğru karşıtı
Eğri bir yol.
-
Yay gibi kavislenmiş, eğmeçli, mukavves
Eğri kılıç.
-
Yatay veya düşey olmayan, bütünüyle bir yana eğilmiş bulunan, eğik, mail
Eğri bir masa.
-
Yanlış bir biçimde
Gazetecilik bu oğlum, eğri, doğru yazılıp çıkmalı. - Memduh Şevket Esendal
-
Bir olayın şiddetindeki azalış ve çoğalışları gösteren çizgi
Sıcaklık eğrisi. Hava nemi eğrisi.
- Doğru veya düz olmayan çizgi, yüzey
Ata Sözleri ve Deyimler
- eğri (veya eğri gözle) bakmak
- eğri gemi doğru sefer
- eğri oturup doğru konuşalım
- eğrisi doğrusuna gelmek
- eğriye eğri doğruya doğru
Birleşik Kelimeler: eğri büğrü, eğri çehre, eğri söz, eğri yüz, boynueğri, boynu eğri, dümeni eğri, eteğine eğri, eş sıcak eğrisi, eş yükselti eğrisi, ışık eğrisi, izobar eğrisi, izohips eğrisi, izoterm eğrisi, uzay eğrisi, eğrisiyle doğrusuyla
EĞİR
- Arıların çıkardığı bir salgı türü
Birleşik Kelimeler: eğir mumu
EĞİN
- Arka, sırt
-
Beden, vücut
Büyüdüm çabuk / Entarim eğnime dar - Behçet Necatigil
- Boy bos, endam
EĞİL
- Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri
EĞİK
- Eğilmiş olan, dik veya düz olmayan
-
Bükülmüş
Başı yine yere eğik, sol kolu yine kalçasındaydı. - Ömer Seyfettin
- Yatay bir çizgi veya düzlemle açı oluşturacak biçimde olan, yalman, mail, şev
- Dik veya paralel olmayan doğru
Birleşik Kelimeler: eğik biçme, eğik çizgi, eğik düzlem, eğik silindir, eğik yazı, güneğik
EĞER (Kelime Kökeni: Farsça eger)
-
Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet
O zaman inandığım gibi / Sahiden bir öbür dünya varsa eğer - Cahit Sıtkı Tarancı
İĞNE
- Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç
-
İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal araç
Çengelli iğne. Toplu iğne.
- Toplu iğnenin süs olarak kullanılan, iri başlı, renkli bir türü
- Genellikle kadınların süs olarak elbiselerinin göğüs, yaka vb. yerlerine taktıkları süs eşyası
-
Bazı araçların ucu sivri parçaları
Pusula iğnesi.
-
Bazı böceklerin kendilerini savunmak için kullandıkları organ
Arının iğnesi. Akrebin iğnesi.
- Oltanın ucundaki küçük çengel
- Dokunaklı söz
- Bitkilerde yumurtacıkla tepecik arasındaki sapçık
- Kas veya damar yoluyla vücuda sıvı bir ilacı basınçla vermek amacıyla enjektör ucuna takılan, boru biçiminde, ucu keskin metal araç
Ata Sözleri ve Deyimler
- iğne atsan yere düşmez
- iğne ile kuyu kazmak
- iğne ipliğe dönmek
- iğne olmak
- iğne üstünde oturmak
- iğne yapmak (veya vurmak)
- iğne yemek
- iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır
- iğne yutmuş ite (veya maymuna) dönmek
Birleşik Kelimeler: iğne ardı, iğne deliği, iğne oyası, iğne yaprak, iğne yastığı, iğneden ipliğe, çatal iğne, çatallı iğne, çengelli iğne, kancalı iğne, karaiğne, mıknatıslı iğne, toplu iğne, ağ iğnesi, çengel iğnesi, çobaniğnesi, deniziğnesi, dikiş iğnesi, hanım iğnesi, insülin iğnesi, kravat iğnesi, olta iğnesi, şeytaniğnesi, yelken iğnesi, yılaniğnesi, yorgan iğnesi
AĞIL
-
Evcil küçükbaş hayvanların barındığı çit veya duvarla çevrili yer, arkaç
Bir keçi kokusu sarmış ağıllarda çobanlarla arkadaş oldum. - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağılda oğlak doğsa ovada otu biter
Birleşik Kelimeler: açık ağıl
- Hale
- Bazı görüntülerdeki çok ışıklı cisimleri çevreleyen ışıklı teker
AĞIN
- Elâzığ iline bağlı ilçelerden biri
AĞIR
-
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı
Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır.
-
Çapı, boyutu büyük
Ağır top.
-
Yavaş
Adam ağır adımlarla gelip masanın başına geçiyor. - Esat Mahmut Karakurt
-
Yoğun
Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı. - Abbas Sayar
- Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak)
-
Değeri çok olan, gösterişli
Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi. - Mithat Cemal Kuntay
-
Çetin, güç
Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu. - Feridun Fazıl Tülbentçi
- Ciddi
- Sıkıntı veren, bunaltan
-
Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı
Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum. - Nurullah Ataç
-
Ağırbaşlı, ciddi
Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı. - Halide Edip Adıvar
-
Keskin, boğucu (koku)
Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır. - Falih Rıfkı Atay
-
Kısık, alçak
Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi. - Osman Cemal Kaygılı
- Davranışları yavaş olan
-
Sindirimi güç (yiyecek)
Ağır bir yemek.
-
Ağır sıklet
Yıllarca ağırda güreşti.
-
Yavaş bir biçimde
Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu. - Etem İzzet Benice
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağır basar, yeğni kalkar
- ağır basmak
- ağır basmak
- ağır çekmek
- ağırdan almak
- ağır durmak
- ağır gelmek
- ağır git ki yol alasın
- ağırına gitmek
- ağır işitmek (veya duymak)
- ağır kaçmak
- ağır kazan geç kaynar
- ağır ol!
- ağır ol, batman gel
- ağır otur ki bey (veya molla) desinler
- ağır oturmak
- ağır söylemek
- ağır taş yerinden oynamaz
- ağır yongayı yel kaldırmaz
Birleşik Kelimeler: ağır ağır, ağır aksak, ağır araç, ağırayak, ağırbaşlı, ağırcanlı, ağır ceza, ağır ceza mahkemesi, ağır çekim, ağırelli, ağır ezgi, ağır hapis cezası, ağır hasta, ağır hava, ağır hidrojen, ağır iş, ağırkanlı, ağır kayıp, ağır kusur, ağır küre, ağır makineli, ağır para cezası, ağır sanayi, ağır sıklet, ağır söz, ağır su, ağır top, ağır uyku, ağır vasıta, ağır yağ, ağır yara, eli ağır, eline ağır, uykusu ağır, yarı ağır sıklet
AĞIT
-
Ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi
Bir ağıtla mendillerinin, yazmalarının ucuna düğüm attılar. - Lâtife Tekin
- Gelinin arkasından niteliklerini anlatan söz veya ezgi
-
Ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını, büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye
Rahman'ın sazı susmuş, okuduğu ağıt bitmiştir. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağıt yakmak (veya düzmek veya tutturmak)
AĞLI
- Ağı bulunan
- Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri
AĞMA
- Ağmak işi
- Akan yıldız
AĞRI
- Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
-
Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı
Anlaşılan kollarındaki ağrı biraz daha sürecek. - Ahmet Ümit
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağrılarda göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı
- ağrısı tutmak
Birleşik Kelimeler: ağrı kesici, ağrı kesimi, ağrı sızı, ağrı yitimi, ince ağrı, başağrısı, baş ağrısı, bel ağrısı, diş ağrısı, eski göz ağrısı, ilk göz ağrısı, kalp ağrısı, karın ağrısı, yarım baş ağrısı, yürek ağrısı
EĞSİ
- Ucu yanmış odun, köseği