[isim]

[fizik]

• Işık şiddeti 1 mum olan, eşit dağıtımlı bir nokta kaynağının 1 steradyan içine yayımladığı ışık akısı

[isim]

[askerlik]

• Tugayla kolordu arasında yer alan birlik, fırka

  Cehennem içinde boğuşan tümenin kurtuluşu demek olan bu haber onun tunçtan yüzünü değiştirmiyor. - Halide Edip Adıvar

[eskimiş]

[askerlik]

• On bin erden oluşan asker kuvveti

[eskimiş]

• Büyük küme, yığın

[sıfat]

[eskimiş]

• On bin

[sıfat]

[felsefe]

[mantık]

• Belli bir sınıfa bağlı bireylerin hepsini içine alan, külli

• Bütün kapsamıyla alınmış olan (önerme), külli, tikel karşıtı

[isim]

[eskimiş]

• Beyler, amirler

• Üstsubaylar

  Ordu kumandanı, kendi ümerasından birinin istediği bir matara suyu esirgedi. - Falih Rıfkı Atay

[isim]

[eskimiş]

• Bayındırlık

  Mezarlığın ümranı ölülerden ziyade yaşayanların teselli ve itminanı için değil midir? - İbrahim Alâeddin Gövsa

[isim]

• Tavuk, hindi vb. evcil hayvanların barınmasına yarayan kapalı yer

  Ne kümeste tavuk bırakırmış ne ahırda hayvan ne de ağılda koyun. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]

• Ufak ev

  Bu murdar kümeste nasıl oturuyorsun bilmem? - Ahmet Midhat

[sıfat]

• İnanan, inançlı, imanlı, mutekit

[isim]

• Müslüman

  Koca Mustafapaşa ücra ve fakir İstanbul / Ta Fetih'ten beri mümin, mütevekkil, yoksul - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]

• Mezopotamya'da yaşamış bir ulus ve bu ulustan olan kimse

[isim]

• Üzerinde yazı yazmaya, arasında evrak saklamaya yarayan deri kaplı altlık

  ... yazıhanenin sümeni üzerinde, ona gerekli kâğıtları imzalatırken... - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

• sümen altı etmek

[isim]

[halk ağzında]

• Eğirilmek için temizlenmiş, taranmış yumak biçiminde yün

[isim]

[din bilgisi]

• Hz. Muhammed'e inanarak, onun yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanların tümü

[isim]

• Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir defter türü

• Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap

  Kelebek albümü. Bitki albümü. Ankara albümü.

[müzik]

• Uzunçalar

  Yeni albümünün parçalarını arka arkaya seslendirmeye başladığında, dünya soluğunu tutmuştu. - Murathan Mungan

[isim]

[jeoloji]

• Keskin bir koku, alev ve koyu duman çıkararak yanan, karbon ve hidrojen bakımından çok zengin doğal yakıt maddelerinin genel adı, yer sakızı

• Yol kaplamasında, kâğıt ve çatıların su geçirmez duruma getirilmesinde, kömür tozundan briket yapımında vb. kullanılan, doğal ısıda katı, yoğunluğu bire yakın, koyu kestane renginde madde

[isim]

• Hava ve deniz taşıtlarında, taşıta istenilen yönü vermeye ve belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan hareketli parça

[mecaz]

• Yönetim, idare

[argo]

• Dalavere, hile

  Hani öldürseler yaşayamazdı bensiz? Yalan mıydı? Dümen miydi? - Orhan Kemal

Ata Sözleri ve Deyimler

• dümen çevirmek
• dümeni elinde tutmak
• dümeni kırmak
• dümenine bakmak
• dümenini bozmak
• dümenini elinde tutmak
• dümen kırmak
• dümen kullanmak
• dümen tutmak
• dümen yapmak

[sıfat]

[eskimiş]

• Dokunan, temas eden

[isim]

[matematik]

• Teğet