İçinde Ü Bulunan Kelimeler

İçinde Ü olan 5432 kelime bulunuyor. İçerisinde Ü geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ü ile başlayan kelimeler. Ü ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

BÖLÜŞTÜRÜVERMEK39, ÇÖZÜMLEYİVERMEK39, ÇÖZÜMLENİVERMEK37, ÇÖZÜNDÜREBİLMEK36, ÇÖZDÜRÜLEBİLMEK36, ÖKSÜZSEVİNDİREN36, ÇÖZÜMLEYEBİLMEK35, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK34, ÖLÜMSÜZLEŞTİRME34, BÖLÜŞTÜREBİLMEK33, ÇÖZÜMLENEBİLMEK33, MUHAYYERSÜMBÜLE33, SÖMÜRGELEŞTİRME33, BÜZÜŞTÜREBİLMEK32, TECAHÜLÜARİFANE32, YÜZSÜZLEŞTİRMEK32, BÖLÜMLENDİRİLİŞ31, EBEGÜMECİGİLLER31, BÖBÜRLENEBİLMEK30, GÜLÜNÇLEŞTİRMEK30
Tümünü Gör

14 Harfli Kelimeler

ÇÖZÜMSÜZLEŞMEK39, ÖZGÜRLÜKSÜZLÜK39, BÖLÜŞTÜRÜVERME38, ÇÖZÜMLEYİVERME38, NÖROŞİRÜRJİYEN37, ÇÖZÜMLENİVERME36, DÜŞÜNDÜRÜCÜLÜK36, ÇÖZÜNDÜREBİLME35, ÇÖZDÜRÜLEBİLME35, MÜRÜVVETSİZLİK35, ÖRÜMCEĞİMSİLER35, ÇÖZÜMLEYİCİLİK34, ÇÖZÜMLEYEBİLME34, GÜVERCİNGİLLER33, ÖZGÜNLEŞTİRMEK33, ÖZGÜRLEŞTİRMEK33, BÖLÜŞTÜREBİLME32, BÖLÜŞÜLEBİLMEK32, ÇÖZÜMLENEBİLME32, HÜRRİYETPERVER32
Tümünü Gör

13 Harfli Kelimeler

GÜVERCİNGÖĞSÜ48, HOŞGÖRÜSÜZLÜK41, SAĞGÖRÜSÜZLÜK41, HÜSNÜTEVECCÜH40, ÖVÜNDÜRÜCÜLÜK40, ÇÖZÜMSÜZLEŞME38, ÖZGÜRLÜÜLÜK37, BAŞREJİSÖRLÜK36, AÇGÖZLÜLEŞMEK35, DOĞAÜSTÜCÜLÜK35, ÇÖZÜNDÜRÜLMEK34, FESÜPHANALLAH34, GÜVERCİNBOYNU34, GÖRÜŞTÜRÜLMEK33, CADISÜPÜRGESİ33, ÇÖZDÜREBİLMEK32, DİVANIHÜMAYUN32, GÖRÜNTÜLEYİCİ32, GÜVENCESİZLİK32, MÜCEVHERCİLİK32
Tümünü Gör

12 Harfli Kelimeler

PEKMEZKÖPÜĞÜ41, GÜMÜŞHACIKÖY40, BÖĞÜRÜVERMEK38, GÖRÜNGÜCÜLÜK37, GÜNGÖRMÜŞLÜK36, VAHDETİVÜCUT36, ÇÖZÜLÜVERMEK35, DÖNÜŞÜMCÜLÜK35, AÇGÖZLÜLEŞME34, BÖLÜŞÜVERMEK34, GÜNDÜZSEFASI34, AÇIKGÖZLÜLÜK33, BÜZÜŞÜVERMEK33, ÇÖZÜNDÜRÜLME33, DÖVDÜRTÜLMEK33, KATRANKÖPÜĞÜ33, NÖROŞİRÜRJİK33, PÜLVERİZATÖR33, BÖĞÜREBİLMEK32, GÖRÜŞTÜRÜLME32
Tümünü Gör

11 Harfli Kelimeler

BÖĞÜRÜVERME37, DENİZKÖPÜĞÜ37, SÖZGÖTÜRMEZ37, GÖKGÜVERCİN36, SABUNKÖPÜĞÜ36, VİŞNEÇÜRÜĞÜ36, DÜĞÜNCÜBAŞI35, GÖRGÜSÜZLÜK35, SANTRİFÜJÖR35, ÇÖZÜLÜVERME34, ÇÖZÜMSÜZLÜK34, ÇOBANDÜDÜĞÜ34, GÖRÜŞSÜZLÜK34, HAFIZIKÜTÜP34, ÖZGÜRLÜKSÜZ34, BÖLÜŞÜVERME33, BÖLÜŞTÜRÜCÜ33, ÇÖPLÜÜLÜK33, DÖVÜŞTÜRMEK33, DÖNÜŞTÜRÜCÜ33
Tümünü Gör

10 Harfli Kelimeler

TAVUKGÖĞSÜ37, DÖVÜŞÇÜLÜK36, HOŞGÖRÜSÜZ36, SAĞGÖRÜSÜZ36, GÖRGÜSÜZCE35, ÖVÜNDÜRÜCÜ35, GÖRGÜCÜLÜK33, GÜPEGÜNDÜZ33, KÖYGÖÇÜREN33, DÖVÜŞTÜRME32, ÖZGÜRLÜÜ32, ÇÖZÜVERMEK31, DÖVDÜRÜLME31, FÜTÜROLOJİ31, GÖTÜRÜMSÜZ31, GÖĞÜSLEMEK31, GÖĞÜSLENME31, GÖNÜLSÜZCE31, KIZILSÖĞÜT31, SÖVÜŞTÜRME31
Tümünü Gör

9 Harfli Kelimeler

GÖĞÜSLÜCE34, HOŞGÖRÜCÜ34, ÖVGÜCÜLÜK34, SIĞIRGÖZÜ34, ATGÖZLÜĞÜ33, HOROZGÖZÜ33, ŞARJÖRSÜZ33, BALKÖPÜĞÜ32, LAFÜGÜZAF32, GÜNGÖRMÜŞ31, HOŞGÖRÜLÜ31, ÖĞÜÜLÜK31, SAĞGÖRÜLÜ31, AÇGÖZLÜCE30, BLÖFÇÜLÜK30, ÇÖĞDÜRMEK30, ÇÖZÜCÜLÜK30, ÇÖZÜVERME30, DÖNÜŞÜMCÜ30, GÖRGÜLÜCE30
Tümünü Gör

8 Harfli Kelimeler

ÖKÜZGÖZÜ34, GÜMÜŞGÖZ33, DEVEGÖZÜ31, FÜTÜVVET30, FERMEJÜP30, GÖRGÜSÜZ30, GÖĞÜSLÜK30, GÖÇÜRÜCÜ30, ÖĞÜTÜLÜŞ30, ÖĞÜRTÜCÜ30, ÇÖZÜMSÜZ29, ÇÖĞÜNCEK29, ÇÖĞDÜRME29, GÖRÜŞSÜZ29, HÖRGÜÇLÜ29, MÜŞEVVEŞ29, ÖVÜCÜLÜK29, SÖĞÜŞLÜK29, BÖĞRÜLCE28, ÇÖPÇÜLÜK28
Tümünü Gör

7 Harfli Kelimeler

ÇÖPLÜĞÜ31, DÖVÜŞÇÜ31, DÖŞGÖMÜ31, SÖVGÜCÜ31, ÇÖĞÜRCÜ30, GÖĞÜMSÜ30, BÖĞÜRÜŞ29, GÖĞÜSLÜ29, ÖĞÜTÜCÜ29, DÖVÜNÜŞ28, DÖVÜLÜŞ28, ÇÖZÜMCÜ27, DÖVÜŞME27, HOŞGÖRÜ27, SAĞGÖRÜ27, BÖĞÜRTÜ26, ÇÖZÜLÜŞ26, ÇÖĞÜNME26, GÖKYÜZÜ26, GÖÇÜŞME26
Tümünü Gör

6 Harfli Kelimeler

ÖVGÜCÜ29, GÖÇÜCÜ26, ÖĞÜRÜŞ26, ÖĞÜÜ26, ÖĞÜTÜŞ26, SÖVÜCÜ26, YÜZGÖZ26, BLÖFÇÜ25, ÇÖPSÜZ25, ÇÖZÜCÜ25, GÖZSÜZ25, HÖRGÜÇ25, ÖVÜLÜŞ25, ÇÖZGÜN24, ÖNGÖRÜ24, SÖRFÇÜ24, DÖŞSÜZ23, GÖRÜCÜ23, ÖRGÜCÜ23, ÖVÜNCE23
Tümünü Gör

5 Harfli Kelimeler

GÖĞÜS25, DÖVÜŞ24, GÖZGÜ24, ÖVÜCÜ24, SÖVGÜ24, SÖĞÜŞ24, ÇÖPÇÜ23, ÇÖZGÜ23, ÇÖĞÜR23, GÖZCÜ23, GÖÇÜŞ23, SÖVÜŞ23, BÖĞÜR22, ÇÖZÜŞ22, ÖVÜ22, REFÜJ22, GÖMÜŞ21, GÖRGÜ21, GÖZÜM21, GÖÇÜM21
Tümünü Gör

4 Harfli Kelimeler

ÖVGÜ22, ÖVÜŞ21, GÖÇÜ19, ÖZGÜ19, ÖPÜŞ19, ÖĞÜN19, ÖĞÜR19, ÖĞÜT19, BÖCÜ17, DÜĞÜ17, GÖMÜ17, GÖRÜ16, GÜVE16, ÖRGÜ16, SÜJE16, FÜZE15, GÜCÜ15, JÜ15, ÖRÜŞ15, ÖŞÜR15
Tümünü Gör

3 Harfli Kelimeler

FÜG15, PÜF15, JÜT14, ÖCÜ14, GÜÇ12, GÜZ12, ÇÜŞ11, KÜF11, ÖLÜ11, ÖRÜ11, TÜF11, CÜZ11, BÜZ10, DÜŞ10, DÜZ10, GÜM10, YÜZ10, GÜN9, GÜL9, GÜR9
Tümünü Gör

2 Harfli Kelimeler

ÜÇ7, ÜS5, NÜ4, ÜN4

NÜ (Kelime Kökeni: Fransızca nu)

[sıfat]

  • Çıplak

[isim]

  • Çıplak resim

ÜN

[isim]

  • Ses
  • Herkesçe bilinme, tanınma durumu, san, şöhret, şan

    O kadar ünü ve başarıyı yakıştıramamıştı bu yüze. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ün almak (veya kazanmak veya salmak veya yapmak)
  • üne kavuşmak

ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)

[isim]

[matematik]

  • Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır

[isim]

[eskimiş]

  • Kök, asıl, temel, esas
  • Bazı görevleri yürütebilmek amacıyla kurulan, özel yapıları, donatımları, atölyeleri, onarım yerleri, servis alanları olan, sürekli veya geçici olarak konaklanılan yer

    Memleket sağlam bir hareket üssü hâlinde kalmalıdır. - Falih Rıfkı Atay

[askerlik]

  • Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge

    Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü

ÜÇ

[isim]

  • İkiden sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 3 ve III rakamlarının adı

[sıfat]

  • İkiden bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • üç aşağı beş yukarı
  • üç aşağı beş yukarı dolaşmak
  • üç günlük ömür
  • üç maymunu oynamak
  • üç nalla bir ata kaldı

Birleşik Kelimeler: üç adım, üçayak, üç aylar, üç aylık, üç başlı, üç beş, üç beyaz, üç bir, üç birlik kuralı, üç boyutlu, üç buçuk, üçbudak, üç buutlu, üççatal, üççeyrek, üç durum yasası, üç düzlemli, üç etek, üçgen, üçgül, üç hâl kanunu, üç iki, üçkâğıt, üçkat, üç nokta, üç otuzunda, üç parmaklı, üçtaş, üçteker, üçtelli, üçten dokuza, beş üç

GÜN

[isim]

  • Güneş
  • Güneş ışığı
  • Gündüz

    Bütün gün yanında kalırdım. - Adalet Ağaoğlu

  • Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre

    Kız kardeşi üç yıl, bir gün olsun canı sıkılmadan yaşadı Tatvan'da. - Necati Cumalı

  • İçinde bulunulan zaman

    Aylıkları, günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu. - Reşat Nuri Güntekin

  • Zaman, sıra

    Ama şu son günlerde büyük bir ilerleme olmuştu kadında. - Ayşe Kulin

  • Çağ, devir
  • İyi yaşanmış zaman

    Zavallı, gün görmedi.

  • Bayram niteliğinde özel gün

    Bugün Fransızların günü imiş.

  • Belirli günlerde ev hanımlarının konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı

    Yarın Ayşe Hanım'ın günü.

  • Tarih

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gün ağarmak
  • gün almak
  • gün atmak
  • gün batmak
  • gün bugün
  • gün doğmadan kimliği söylenmez
  • gün doğmadan neler doğar
  • gün doğmak
  • gün doğmak
  • güne göre kürk giyinmek gerek
  • gün eylemek
  • gün geçer, kin geçmez
  • gün geçirmek (veya öldürmek)
  • gün geçmek
  • gün gibi açık
  • gün görmemek
  • gün güne uymaz
  • gün kavuşmak
  • gün koymak
  • günlerden bir gün
  • günleri gece olmak
  • günleri sayılı olmak
  • gün meselesi
  • gün ola harman ola
  • gün olur yılı besler, yıl olur günü beslemez
  • gün saymak
  • günü (veya gününü) kurtarmak
  • günü dolmak
  • günü gününe uymaz
  • gününü (veya günlerini) saymak (veya beklemek)
  • gününü doldurmak
  • gününü görmek
  • gününü göstermek
  • gününü gün etmek
  • günü yetmek
  • gün varken davarını eve götür
  • gün yemek
  • gün yüzü görmemek
  • gün yüzü görmemiş (söz veya küfür)

Birleşik Kelimeler: günâşık, günaşırı, günaydın, gün balı, gün balığı, gün batımı, gün batısı, günbegün, günberi, gün boyu, günçiçeği, gün dikilmesi, gün doğusu, gündöndü, gün dönümü, gün durumu, güngörmez, güngörmüş, gün gülü, gün günden, günısı, gün ışığı, günindi, gün merkezli, gün ortası, günöte, Gün tutulması, gün tün eşitliği, gün yağmuru, gün yayı, gün yeli, günden güne, günebakan, günler günü, günübirlik, günü geçmiş, günü gününe, günün adamı, günün birinde, ala gün, artık gün, ay gün takvimi, ay gün yılı, ek gün, ertesi gün hapı, her gün, iyi gün, iyi gün dostu, kara gün, kara gün dostu, mübarek gün, öbür gün, ön gün, öte gün, tam gün, ana baba günü, arife günü, aşure günü, bayram günü, çalışma günü, doğum günü, güneş günü, halk günü, hesap günü, imza günü, iş günü, kabul günü, kandil günü, kış günü, kıyamet günü, mahşer günü, okuma günü, paça günü, yaş günü, yıldız günü

GÜL (Kelime Kökeni: Farsça gul)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerin örnek bitkisi (Rosa)
  • Bu bitkinin katmerli, genellikle kokulu olan çiçeği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gül gibi
  • gül gibi bakmak
  • gül gibi geçinmek (veya yaşamak)
  • gülleri yarılmak
  • gülü seven dikenine katlanır
  • gül üstüne gül koklamamak
  • gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz

Birleşik Kelimeler: gülabdan, gülbahar, gülbank, gülbeşeker, gül böceği, gül böreği, güldeste, gülhatmi, gülibrişim, gülistan, gülkurusu, gül kurusu, gül rengi, gül suyu, gülşen, gül yağı, karagül, yabani gül, ayı gülü, Çin gülü, denizgülü, gün gülü, Isparta gülü, ipek gülü, Japon gülü, kır gülü, menekşe gülü, orman gülü, rüzgârgülü, yaban gülü, yayla gülü

GÜR

[sıfat]

  • Bol ve güçlü olarak çıkan veya fışkıran

    Gür, kumral saçlarının çerçevelediği narin yüzü kıpkırmızı idi. - Ömer Seyfettin

  • Bol, verimli, feyyaz

    Eski toprağa ektiklerin / Bir yeni güçle göverdi gür - Behçet Necatigil

Birleşik Kelimeler: gürsoluk

BÜZ (Kelime Kökeni: Fransızca buse)

[isim]

  • Künk

DÜŞ

[isim]

  • Uyurken zihinde beliren olayların, düşüncelerin bütünü, rüya

    Dadaloğlu'm, sevdası var başımda / Gündüz hayalimde, gece düşümde - Dadaloğlu

[mecaz]

  • Gerçek olmayan şey, imge

[mecaz]

  • Gerçekleşmesi istenen şey, umut

Ata Sözleri ve Deyimler

  • düş görmek
  • düş uykudan sonra olur

Birleşik Kelimeler: düş gücü, düş kırıklığı

DÜZ

[sıfat]

  • Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan

    Düz tahta.

  • Kıvrımlı olmayan, doğru, stabil

    Düz çizgi.

  • Yüzeyinde girinti çıkıntı olmayan, müstevi
  • Kısa ökçeli, ökçesiz (ayakkabı)
  • Yayvan, altı derin olmayan

    Düz kayık. Düz tabak.

  • Kıvırcık veya dalgalı olmayan (saç)
  • Yalın, sade, süssüz

    Düz bir anlatım.

  • Çizgisiz, desensiz ve tek renkli

    Düz bir kumaş.

[isim]

  • Engebesiz olan yer, düzlük, ova

    Kardaş gitmem Diyarbakır düzüne / Kızlar peri olsa bakmam yüzüne - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • düz duvara tırmanmak
  • düze inmek

Birleşik Kelimeler: düzayak, düz baskı, düz flüt, düz hekim, düz kanatlılar, düz paça, düztaban, düz tümleç, düz ünlü, düzyazı, ters düz, yontuk düz

[isim]

  • Düz rakı

Birleşik Kelimeler: düz rakı

GÜM

[isim]

  • Derinden ve patlayıcı yankılı gürültü

    Kapı güm diye kapandı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • güme gitmek
  • güme götürmek
  • güm güm atmak
  • güm güm etmek

YÜZ

[isim]

  • Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 100 ve C rakamlarının adı

[sıfat]

  • On kere on, doksan dokuzdan bir artık
  • Kere, kat vb. kelimeler ile birlikte kullanılarak yapılan işin çokluğunu abartılı bir biçimde anlatan söz

    Hikmet Bey'in kurum ve edası, her zamankinden belki yüz kat üstündü. - Sermet Muhtar Alus

Birleşik Kelimeler: yüzbaşı, yüzbeşlik, yüz binlerce, yüz binlik, yüz kere, yüznumara, yüz para, yüzyıl, yüzde yüz

[isim]

  • Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat

    Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor. - Sait Faik Abasıyanık

  • Yüzey

    Suyun yüzünde.

  • Kesici araçlarda ağız

    Bıçağın keskin yüzü.

  • Bir kumaşın dikiş sırasında dışa getirilen gösterişli bölümü
  • Yorgana ve yastığa geçirilen kılıf
  • Bir şeyin görünen bölümünde kullanılan kumaş

    Yorgan yüzü. Kanepenin yüzü.

  • Birinin görülegelen veya umulan hoşgörürlüğüne güvenilerek gösterilen cüret

    Ne yüzle? Yüzü olmamak.

  • Nedeniyle, sebebiyle

    Bu yüzden Fuat Köprülü ile çatışmaya başlamışlardı gazetelerde. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Yan, taraf
  • Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin her biri

    Ön yüz. Yan yüz. Arka yüz.

[mecaz]

  • Utanma

    Adamda yüz yok ki!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yüz bulmak
  • yüz bulunca astar istemek
  • yüz çevirmek
  • yüze çıkmak
  • yüze duramamak
  • yüze gelmek
  • yüze gülmek
  • yüz etmek
  • yüze vurmak
  • yüz geri etmek
  • yüz göstermek
  • yüz kızartmak
  • yüz kızdırmak
  • yüz surat davul derisi (veya mahkeme duvarı)
  • yüz sürmek
  • yüz takınmak
  • yüz tutmak
  • yüz tutmak
  • yüzü açılmak
  • yüzü asılmak
  • yüzü düşmek
  • yüzü görmemek
  • yüzü gözü açılmak
  • yüzü gülmek
  • yüzü kâğıt gibi olmak
  • yüzü kalmamak
  • yüzü karışmak (veya allak bullak olmak veya alabora olmak)
  • yüzü kasap süngeriyle silinmiş
  • yüzü kızarmak
  • yüzü kireç gibi olmak (veya ağarmak)
  • yüzü kireç kesilmek
  • yüzünden akmak
  • yüzünden düşen bin parça olmak
  • yüzünden kan damlamak
  • yüzünden okumak
  • yüzüne bağırmak
  • yüzüne bakamaz olmak
  • yüzüne bakılacak gibi olmak
  • yüzüne bakılır olmak
  • yüzüne bakılmaz olmak
  • yüzüne bakmamak
  • yüzüne bakmaya kıyamamak
  • yüzüne bir daha bakmamak
  • yüzüne duramamak
  • yüzüne gözüne bulaştırmak
  • yüzüne gülmek
  • yüzüne hasret kalmak
  • yüzüne kan gelmek
  • yüzüne karşı
  • yüzüne su çarpmak
  • yüzüne tükürseler yağmur yağıyor sanır
  • yüzüne vurmak (veya çarpmak)
  • yüzüne yazmak
  • yüzünü ağartmak
  • yüzünü buruşturmak (veya ekşitmek)
  • yüzünü duvara yapıştırmak
  • yüzünü gören cennetlik
  • yüzünü görmemek
  • yüzünü gözünü açmak
  • yüzünü güldürmek
  • yüzünü kara çıkarmak
  • yüzünü karartmak
  • yüzünü kızartmak
  • yüzünü kızartmak (veya kızdırmak)
  • yüzünün derisi kalın
  • yüzünün derisi yere geçmek
  • yüzünü şeytan görsün
  • yüzünü unutmak
  • yüzünü yere getirmek (veya geçirmek)
  • yüzünüze güller
  • yüzü olmamak
  • yüzü sararmak
  • yüzü seçilmemek
  • yüzü sıcak olmak
  • yüzü soğuk olmak
  • yüzü suyu hürmetine
  • yüzü suyuna
  • yüzü tutmamak
  • yüzü yazılı kalmak
  • yüzü yere gelmek (veya geçmek)
  • yüz verince astar istemek
  • yüz vermemek
  • yüz yapmak
  • yüz yazmak
  • yüz yüzden utanır

Birleşik Kelimeler: yüz akı, yüzbeyüz, yüz görümlüğü, yüz göz, yüz havlusu, yüz kalıbı, yüz kaplama, yüz karası, yüz kızartıcı suç, yüz kiri, yüz ölçümü, yüz sabunu, yüzsuyu, yüzüstü, yüz yazısı, yüz yüze, yüze gülücü, yüze soğurma, yüzü ak, yüzü asık, yüzü kara, yüzükoyun, yüzü pek, yüzü yerde, yüzü yumuşak, arayüz, arka yüz, çatık yüz, dış yüz, eğri yüz, ekşi yüz, güler yüz, içyüz, iç yüz, kara yüz, paralel yüz, ters yüz, o yüzden, şu yüzden, gökyüzü, ters yüzü, yeryüzü, yorgan yüzü, eli yüzü düzgün, eli yüzü temiz

ÇÜŞ

[ünlem]

  • Yürüyen eşeği durdurmak için söylenen söz

[argo]

  • Yakışıksız bir davranış karşısında söylenen kaba bir söz

KÜF

[isim]

  • Ekmek, peynir vb. organik maddelerin üzerinde, nem ve ısının etkisiyle oluşan, çoğu yeşil renkli mantar

[halk ağzında]

  • Pas(I)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • küf bağlamak (veya tutmak)
  • küf kokmak

Birleşik Kelimeler: küf kokusu, küf yeşili, esmer küf, ışıl küf, isli küf, maviküf, tel küf, esmer küfler, ışıl küfler, ekmek küfü, limonküfü

ÖLÜ

[sıfat]

  • Hayatı sona ermiş, artık yaşamıyor olan, meyyit, morto, diri karşıtı

[isim]

  • Ölmüş insan, mevta, meyyit, müteveffa

    Onu denizden çıkarmak istediler ama biri, müstantik ve doktor gelmeyince ölülere dokunulmaz, diyince bu işten vazgeçtiler. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

  • Hayvan leşi

    Tavuk ölüsü.

[mecaz]

  • Gücü az, zayıf

    Ölü kandil.

[mecaz]

  • Çok durgun, hareketsiz

    Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Etkileme gücü olmayan, canlılığı olmayan

    Ölü bir konuşması var.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ölü gibi
  • ölü gözü gibi
  • ölü gözü kadar
  • ölü gözünden yaş ummak
  • ölümü gör (veya öp)
  • ölüsü bile yetmek
  • ölüsü ortada kalmak
  • ölüyü güldürmek

Birleşik Kelimeler: ölü açı, ölü açımı, ölü dalga, ölü deniz, ölü dil, ölüdoğa, ölü doğum, ölü doku, ölüevi, ölü fiyatına, ölü helvası, ölü mevsim, ölü nokta, ölü örtü, ölü renk, ölü saat, ölü salı, ölü sessizliği, ölü sevici, ölü sezon, ölü soyucu, ölü top, ölü yatırım, ölü yemeği, ölü yıkama, ölü zaman, ölüsü kandilli, ölüsü kınalı