İçinde Özlü Bulunan Kelimeler

İçinde ÖZLÜ olan 28 kelime bulunuyor. İçerisinde ÖZLÜ geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Özlü kelimesinin anlamı nedir? Özlü ile başlayan kelimeler. Özlü ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

AÇGÖZLÜLEŞMEK35

12 Harfli Kelimeler

AÇGÖZLÜLEŞME34, AÇIKGÖZLÜLÜK33

11 Harfli Kelimeler

GÖZLÜKÇÜLÜK33, SÖZLÜKÇÜLÜK30, TOKGÖZLÜLÜK29

10 Harfli Kelimeler

AÇGÖZLÜLÜK30, AÇIKGÖZLÜK29, VİRTÜÖZLÜK29, KARAGÖZLÜK25

9 Harfli Kelimeler

ATGÖZLÜĞÜ33, AÇGÖZLÜCE30, GÖZLÜKSÜZ30, SULUGÖZLÜ27, CİNGÖZLÜK27, DANSÖZLÜK23

8 Harfli Kelimeler

GÖZLÜKÇÜ28, GÖZLÜKLÜ25, SÖZLÜKÇÜ25, TOKGÖZLÜ24, SÖZLÜKÇE23

7 Harfli Kelimeler

AÇGÖZLÜ25

6 Harfli Kelimeler

GÖZLÜK21, SÖZLÜK18

5 Harfli Kelimeler

GÖZLÜ20, SÖZLÜ17, ÖZLÜK16

4 Harfli Kelimeler

ÖZLÜ15

ÖZLÜ

[sıfat]

  • Özü olan, öz bölümü çokça olan

    Gönlüm dolu İstanbul'un en özlü sesiyle. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Düşünceyi gereksiz söz kullanmadan bildiren

    Özlü anlatım.

  • Kıvamlı
  • Benliğinde, varlığında, yapısında herhangi bir nitelik bulunan

    Ben o kadar bedbaht, doğru özlü bir kadınım ki beni sonra anlayacaksınız. - Aka Gündüz

  • Yapışkan, verimli (toprak)

[zarf]

  • Kısa ve anlamlı bir biçimde

    Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı. - Yusuf Ziya Ortaç

Birleşik Kelimeler: özlü çamur, özlü un, bal özlü

ÖZLÜK

[isim]

  • Bir şeyin durumu, mahiyeti
  • Kişi, zat

Birleşik Kelimeler: özlük hakkı, özlük işleri

SÖZLÜ

[sıfat]

  • Sözle, konuşma biçiminde yapılan, şifahi, oral, yazılı karşıtı

    Bu konuda sözlü bir mutabakat yoktu aralarında, sözsüz bir uzlaşmaydı yalnızca. - Üstün Dökmen

[isim]

  • Evlenmek için birbirine söz vermiş olan kimse, yavuklu

Birleşik Kelimeler: sözlü film, sözlü kültür, sözlü saldırı, sözlü soru önergesi, sözlü tarih, açık sözlü, çok sözlü, sazlı sözlü, tatlı sözlü, tok sözlü

SÖZLÜK

[isim]

  • Bir dilin bütün veya belli bir çağda kullanılmış kelime ve deyimlerini alfabe sırasına göre alarak tanımlarını yapan, açıklayan, başka dillerdeki karşılıklarını veren eser, lügat

    Türkçe Sözlük, Tarama Sözlüğü, Fransızca-Türkçe Sözlük, Türkçeden Almancaya Sözlük.

Birleşik Kelimeler: sözlük bilgisi, sözlük birimi, ansiklopedik sözlük, cep sözlüğü, el sözlüğü

GÖZLÜ

[sıfat]

  • Gözü olan
  • Herhangi bir biçimde veya renkte gözü olan

    Yeşil gözlülerin dünyayı yeşil görüp görmediklerine meraklanıp gezindiği çocukluk günlerini anlattı. - Lâtife Tekin

  • Bölmesi veya gözleri olan

    Mutfakta maltız zaten yanmaktadır, anne iki gözlü ocağı da tutuşturuyor. - Tarık Buğra

  • Deliği olan

    Sık gözlü kalbur.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gözlüye gizli yoktur

Birleşik Kelimeler: açgözlü, ahu gözlü, ak gözlü, badem gözlü, çekik gözlü, çıyan gözlü, gök gözlü, kaşlı gözlü, kıpık gözlü, lokma gözlü, menekşe gözlü, mühür gözlü, patlak gözlü, pek gözlü, sulu gözlü, tirşe gözlü, tokgözlü, yumuk gözlü

GÖZLÜK

[isim]

  • Görme bozukluğu olan gözlerin daha iyi görmesine veya gözleri korumaya yarayan, bir çerçeveye yerleştirilmiş çift camdan oluşan araç, lünet

    Kendimi bu sarhoşluktan kurtarayım diye gözlüğümü başkasına verip kıyıya çöktüm. - Azra Erhat

  • Atların çevreden ürkmemeleri için gözlerinin iki yanına takılan siper
  • Gözene

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gözlük takmak

Birleşik Kelimeler: açıkgözlük, cingözlük, karagözlük, kelebek gözlük, kıskaç gözlük, at gözlüğü, dalgıç gözlüğü, güneş gözlüğü

DANSÖZLÜK

[isim]

  • Dansözün işi veya mesleği

SÖZLÜKÇE

[isim]

  • Herhangi bir bilim dalının söz varlığını içeren sözlük

TOKGÖZLÜ

[sıfat]

[mecaz]

  • Gözü malda olmayan, gözü tok, açgözlü karşıtı

KARAGÖZLÜK

[isim]

  • Güldürüp eğlendirecek davranış

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karagözlük etmek

GÖZLÜKLÜ

[sıfat]

  • Gözlük takmış olan, gözlük kullanan

    Arkasındaki masada biri gözlüklü iki adam vardı. - Yusuf Atılgan

Birleşik Kelimeler: gözlüklü yılan, at gözlüklü

SÖZLÜKÇÜ

[isim]

  • Sözlük yazan ve hazırlayan kimse, lügatçi, leksikograf

AÇGÖZLÜ

[sıfat]

[mecaz]

  • Mala, yiyeceğe ve içeceğe doymak bilmeyen, açgöz, gözü aç, doymaz, gözü doymaz, tamahkâr, haris, hırslı, tokgözlü karşıtı

C

[kimya]

  • Karbon elementinin simgesi
  • Romen rakamları dizisinde 100 sayısını gösterir

GÖZLÜKÇÜ

[isim]

  • Gözlük satan veya onaran kimse
  • Numaralı gözlük camını reçeteye bağlı olarak kullanıma hazırlayan kimse
  • Gözlük satılan ve onarılan iş yeri