[nesnesiz]

• Özet durumuna getirilmek, hülasa edilmek

[sıfat]

[biyoloji]

• Besinini bağımsız olarak sağlayan, inorganik azot, azotlu madde ve CO2'den protein ve karbonhidratların sentezini yapabilen (bitki), kendi beslek, ototrof

[-e]

[-i]

• Özenmesini sağlamak, teşvik etmek

[isim]

[felsefe]

• Bütün bilgilerin özneye ilişkin ve değer yargılarının bireysel, öznel olduğunu ileri süren öğreti, subjektivizm

[nesnesiz]

• Özel bir duruma gelmek

[isim]

• Özengen olma durumu, amatörlük

[isim]

• Özensiz olma durumu, itinasızlık

  Gerçi çeviri kitaplarda, çevirilerin özensizliği, kesintiler hoş görülecek gibi değil. - Adalet Ağaoğlu

[isim]

• Özerkleşmek durumu

[isim]

• Özleştirmek işi, arılaştırma

[nesnesiz]

• Özümleme işine konu olmak, özümsenmek

[nesnesiz]

• Gözetme işi yapılmak veya gözetme işine konu olmak

  Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. - Anayasa

[-i]

• Birine veya bir şeye gizlice bakmak, dikizlemek

  Arkalarından bakarken birilerinin de beni gözetlediğini sandım bir an. - Elif Şafak

• Birinin yaptıklarını belli etmeden izlemek

  Bitişik yalının taze gelini sabah işlerini görürken yan pencereden gözetlemek esaslı keyiflerimden biriydi. - Refik Halit Karay

[isim]

• Gözetlenmek işi, dikizlenme

[isim]

• Gözetletmek işi, dikizletme

[isim]

• Gözettirmek işi