[isim]

[halk ağzında]

• Sürünün gece veya sabaha karşı otlaması

[isim]

[halk ağzında]

• Örümcek

[isim]

• Görme yetisi

  Trahom hastalığı, tedavi edilmezse görümü yok etmeye kadar varabilir.

[isim]

[hayvan bilimi]

• Örümcekler takımından, ince bir ağ örerek küçük böcekleri avlayan eklemli bir hayvan (Aranea), örümce

  Köşede bir örümcek, ince ipliklerini tavandan duvara atarak ağını örüyor. - Yusuf Ziya Ortaç

• Bu hayvanın ördüğü ağ

• Yürüteç

Ata Sözleri ve Deyimler

• örümcek bağlamak
• örümcek sarmak

[sıfat]

• Örümcek ağlarıyla kaplanmış, örümcek bağlamış

[mecaz]

• Eskimiş, modası geçmiş, köhne, çağ dışı

  Bu genç öğretmen, annemin asri dediği birçok şeylerine köhne, örümcekli dedi. - Halide Edip Adıvar

[isim]

[hayvan bilimi]

• Örümceklerle akrepleri içine alan bir eklem bacaklılar takımı

[sıfat]

• Örümcek ağı gibi ince ve seyrek dokulu olan

[isim]

• Yalnız görülmek için konulan nesne

• Nişanlanan kıza, ilk kez görmeye gidildiğinde erkek tarafından takılan veya verilen armağan

[isim]

• Kadına göre kocasının kız kardeşi

  Görümcesi onu paylıyor, o ise Kutlu'nun yüzüne bakıyordu, duymamacasına. - Nezihe Araz

[isim]

• Örümceklenmek işi

[isim]

[sinema]

[televizyon]

• Sinema filmlerinden kesilmiş bölüm

[nesnesiz]

• Bir yer örümcek ağlarıyla dolmak

[mecaz]

• Bakımsız ve terk edilmiş bulunmak

[tıp]

• Ateşli hastalıklarda göz, ağız vb. yerler kurumuş salgılarla perdelenir gibi olmak

[isim]

• Görümce olma durumu

Ata Sözleri ve Deyimler

• görümcelik yapmak (veya etmek)

[isim]

[hayvan bilimi]

• Karada yaşayan akrepler, örümcekler, keneler ve uyuz böceklerini içine alan, dört çift ayaklı eklem bacaklılar sınıfı