İçinde Örme Bulunan Kelimeler

İçinde ÖRME olan 13 kelime bulunuyor. İçerisinde ÖRME geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Örme kelimesinin anlamı nedir? Örme ile başlayan kelimeler. Örme ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

GÖRMEMEZLİK26, GÖRMEMİŞLİK26

9 Harfli Kelimeler

GÜNGÖRMEZ29, GÖRMEZLİK23

8 Harfli Kelimeler

ÖNGÖRMEK25, GÖRMEMİŞ23

7 Harfli Kelimeler

ÖNGÖRME24, GÖRMECE21

6 Harfli Kelimeler

GÖRMEZ20, GÖRMEK17

5 Harfli Kelimeler

GÖRME16, ÖRMEK12

4 Harfli Kelimeler

ÖRME11

ÖRME

[isim]

  • Örmek işi

    Kale kapısından yalnız birini açık bırakarak bakilerini örmeye başlamışlardı. - Orhan Seyfi Orhon

[sıfat]

  • Örülerek yapılan

    Üstüne açık kahverengi yün örme bir ceket giymişti. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: örme kepenek

ÖRMEK

[-i]

  • İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak veya geçirerek işlemek veya tezgâhta dokumak

    Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o! - Sait Faik Abasıyanık

  • Kumaşlardaki delikleri elde iplikle besleyerek kapatmak

    Paltonun sırtını güve yemişti de ben örmüştüm. - Burhan Felek

  • Saç, yele vb. şeylerin tellerini birkaç bölüme ayırıp birbirine geçirmek yolu ile dağınıklıktan kurtarmak

    Kız saçlarını örmüş.

  • Duvar yapmak veya onarmak

    Bu duvarı iki günde ördüler.

  • Estetik kaygıyla, duygulu biçimde bir güzelliği ortaya koymak

    Bu yeni zevke göre şiir ve nesir örenler yok. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]

  • Müzik, edebiyat vb.nde bir özelliği oluşturmak, ortaya koymak

    Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz. - Abdülhak Şinasi Hisar

GÖRME

[isim]

  • Görmek işi, rüyet

    İnsanın sözünün başkalarına ulaştığını, onlarla buluştuğunu görmesi gönendirici, güzel bir duygu. - Nezihe Meriç

Birleşik Kelimeler: görme açısı, görme engelli, görme gözesi, görme hücresi, anadan görme, sonradan görme

GÖRMEK

[-i]

  • Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
  • Anlamak, kavramak, sezmek

    Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Yanına gidip konuşmak

    Bugün müdürü göreceğim.

  • Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek
  • Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak

    Hangi memlekete gitsek resmî makamlar kadar halkın da rağbetini görürdük. - Falih Rıfkı Atay

  • Yapmak, etmek

    İş görmek. Masraf görmek.

[-i]

[-den]

  • Kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak

[-den]

  • Almak

    Birinden ders görmek.

[nesnesiz]

  • Bir şeye erişmek

    Cebi para görmek.

  • Çok değer vermek

    Gözü yalnız parayı görüyor.

[nesnesiz]

  • Bir işleme uğramak

    Teftiş görmek.

[nesnesiz]

  • Yüzü bir yöne doğru olmak, bakmak

    Ev güneş görüyor.

  • Ziyaret etmek
  • Karşılaşmak, rastlaşmak

[-le]

  • Gözlerin görmediği durumlarda başka duyu organlarıyla algılamak

    Körler parmaklarıyla görürler.

[nesnesiz]

  • Sahne olmak, geçirmek

    Bu ova çok savaş gördü.

  • Saymak, herhangi bir şey gibi görmek
  • Gezmek

    Ankara'yı gördün mü?

[teklifsiz konuşmada]

  • Vermek

    Baba hiç param yok, biraz görsen beni, dediği sabahı minnetle anımsar Ali Bey. - Nezihe Meriç

[spor]

  • Takım arkadaşlarından en uygun olanına pas atmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ...-meye görsün (veya gör)
  • gör (veya görürsün)
  • gör bak
  • gördün deli, savul geri!
  • gören gözün hakkı vardır
  • göresi (veya göreceği) gelmek
  • göreyim seni
  • görme!
  • görmediğe (veya görmemişe) dönmek
  • görmezden gelmek
  • görüp göreceği rahmet bu
  • görüp gözetmek

Birleşik Kelimeler: içgöreç, uzgören, sıtmagörmemiş, güngörmez, dünya görmüş, umurgörmüş, ırakgörür, uzgörür

GÖRMEZ

[sıfat]

  • Görme engelli

GÖRMECE

[zarf]

  • Görmek koşuluyla

GÖRMEZLİK

[isim]

  • Görmemezlik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • görmezlikten gelmek

Birleşik Kelimeler: âdetgörmezlik

GÖRMEMİŞ

[sıfat]

  • Birdenbire ulaştığı iyi duruma uymayan, görgüsüzce davranan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • görmemiş görmüş, güle güle ölmüş
  • görmemişin oğlu olmuş (çekmiş, çükünü koparmış)

ÖNGÖRME

[isim]

  • Öngörmek işi

ÖNGÖRMEK

[-i]

  • Bir işin ilerisini kestirmek veya bir işin nasıl bir yol alacağını önceden anlayabilmek ve ona göre davranmak

    Bilindiği üzere bu antlaşmalar, Osmanlı Devleti'nin taksimini öngörüyordu. - Attila İlhan

GÖRMEMEZLİK

[isim]

  • Görmemiş gibi davranma, görmezlik

GÖRMEMİŞLİK

[isim]

  • Görmemiş olma durumu
  • Görmemişçe davranış

    Görmemişliği, açgözlülüğü sonra sonra ortaya çıktıkça ondan sıdkı sıyrılmaya başlamıştı. - Haldun Taner

GÜNGÖRMEZ

[sıfat]

[mecaz]

  • Güneş ışığı almayan (yer)

    Güngörmez, rutubetli mezbele hâlini almış müteaffin aralıklardan sefaletin kokusu sızıyordu. - Hüseyin Rahmi Gürpınar