İçinde Örgü Bulunan Kelimeler

İçinde ÖRGÜ olan 36 kelime bulunuyor. İçerisinde ÖRGÜ geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Örgü kelimesinin anlamı nedir? Örgü ile başlayan kelimeler. Örgü ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

ÖRGÜTLENDİRİLME30

14 Harfli Kelimeler

ÖRGÜTLENDİRMEK29

13 Harfli Kelimeler

ÖRGÜTLENDİRME28

11 Harfli Kelimeler

GÖRGÜSÜZLÜK35, ÖRGÜTSÜZLÜK31, GÖRGÜLENMEK28, ÖRGÜTLEŞMEK27, ÖRGÜTLENMEK24

10 Harfli Kelimeler

GÖRGÜSÜZCE35, GÖRGÜCÜLÜK33, ÖRGÜTÇÜLÜK29, GÖRGÜLENME27, ÖRGÜTLEYİŞ27, ÖRGÜTLEŞME26, ÖRGÜTLENİŞ25, ÖRGÜTLENME23, ÖRGÜTLEMEK23

9 Harfli Kelimeler

GÖRGÜLÜCE30, ÖRGÜTLEME22, ÖRGÜLEMEK22

8 Harfli Kelimeler

GÖRGÜSÜZ30, HÖRGÜÇLÜ29, ÖRGÜTSÜZ26, ÖRGÜTSEL21, ÖRGÜLEME21

7 Harfli Kelimeler

GÖRGÜ25, ÖRGÜSÜZ25, ÖRGÜTÇÜ24, ÖRGÜTLÜ21

6 Harfli Kelimeler

HÖRGÜÇ25, ÖRGÜ23, ÖRGÜ20

5 Harfli Kelimeler

GÖRGÜ21, ÖRGÜT17, ÖRGÜN17

4 Harfli Kelimeler

ÖRGÜ16

ÖRGÜ

[isim]

  • Örme işi veya biçimi
  • Tığ, şiş veya özel makineyle ilmiklerin yan yana getirilmesiyle örülerek yapılmış şey
  • Dokumacılıkta atkı ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belli bir desene göre kesişmesi
  • Örülmüş saç bölüğü, belik

    Kadının başına doladığı örgülerden biri, firketelerden kurtulup omzuna düşüyor eğilince. - Nezihe Meriç

  • Dramatik metinlerde konunun ana çizgisi , olayın işlenişi veya çatısı
  • Yapı

    Batı Avrupa medeniyeti bütün dış ve iç örgüleriyle bana ilk defa orada ayan olmuştu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Her türlü eylem ve olaydan oluşan akış

    Yaşamın örgüsü içinde gereğinden bile çok çalışkanım. - Nezihe Meriç

[sıfat]

  • Örülerek yapılan, örme

    Örgü bir giysi.

[anatomi]

  • Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum

[tiyatro]

  • Duvar veya ayak örme işi, tarzı

Birleşik Kelimeler: hezaren örgü, pirinç örgü, tel örgü, saç örgüsü

ÖRGÜT

[isim]

  • Ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat

    Örgütteki dosyası da çoktan dürülmüştü. - Tarık Buğra

  • Bir kuruluşa bağlı alt bölümlerin bütünü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • örgüt kurmak

Birleşik Kelimeler: örgüt kültürü, adalet örgütü, sivil toplum örgütü

ÖRGÜN

[sıfat]

  • Bir işi gerçekleştirmek amacıyla türlü ve düzenli görevler yapan organlardan oluşan

Birleşik Kelimeler: örgün eğitim

ÖRGÜLÜ

[sıfat]

  • Örgüsü olan, örgü biçiminde bulunan

    Külahının altındaki örgülü beyaz saçlarını tutup koparmak ... ihtiyacını duydu. - Ömer Seyfettin

  • Örülmüş

Birleşik Kelimeler: örgülü pilav

ÖRGÜTSEL

[sıfat]

  • Örgütle ilgili

    Sanatçı takımının aktif olarak örgütsel bir faaliyette bulunacağını sanmam. - Ahmet Ümit

ÖRGÜLEME

[isim]

  • Örgülemek işi

ÖRGÜTLÜ

[sıfat]

  • Örgütlenmiş olan, teşkilatlı

GÖRGÜ

[isim]

  • Bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik davranışları, terbiye

    İçinde yaşadığımız aynı çevre, aynı görgü, beni tamamıyla onlara benzetmiyor. - Osman Cemal Kaygılı

  • Bir kimsenin, yaşayarak ve deneyerek elde ettiği birikim, deneyim

    Bu sanatçıların çoğunun başarısında dış ülkelerde edindikleri sahne görgü ve kültürü etken olmuştur. - Metin And

  • Görmüş olma durumu

    Görgü tanığı.

Birleşik Kelimeler: görgü fukarası, görgü kuralları, görgü tanığı

ÖRGÜTLEME

[isim]

  • Örgütlemek işi, teşkil, teşkilatlandırma

ÖRGÜLEMEK

[-i]

  • Örgü durumuna getirmek

[mecaz]

  • Düzenlemek

ÖRGÜTLENME

[isim]

  • Örgütlenmek işi, teşkilatlanma

    Doğrusu, Osmanlıların örgütlenmede üstlerine pek yoktur. - Salâh Birsel

ÖRGÜTLEMEK

[-i]

  • İnsanları veya işleri örgütlü duruma getirmek, teşkilatlandırmak

    Adamları örgütlüyor ve çalıştırıyordu. - Tarık Buğra

  • Herhangi bir amacı gerçekleştirmek için insanları bir araya getirmek, organize etmek

ÖRGÜCÜ

[isim]

  • Örgü örüp satan kimse

ÖRGÜTLENMEK

[nesnesiz]

  • Örgütleme işine konu olmak, teşkilatlanmak

    Akhisarlı ekiciler daha iyi örgütlenmişlerdi. - Necati Cumalı

  • Örgüt durumuna girmek

ÖRGÜTÇÜ

[isim]

  • Örgütleme işleriyle uğraşan kimse, teşkilatçı
  • Örgütleme işlerinde yetenekli kimse, teşkilatçı