[isim]

• Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumu, ehemmiyet

  Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız. - Nurullah Ataç

Ata Sözleri ve Deyimler

• önem vermek

[sıfat]

• Önemi olan, mühim, ehemmiyetli

  Benim için ne kadar önemli olduğunu tahmin edebilirsiniz. - Tarık Buğra

• Politik, ekonomik, psikolojik ve askerî açıdan önemi olan, stratejik

[isim]

• Belli özellikleri olan zaman parçası, periyot

  Otuz yedi yaş bana bitmez tükenmez bir dönem gibi geldi. - Halide Edip Adıvar

• Bir çağ içinde belli özellikleri olan sınırlı süre

  Meşrutiyet dönemi.

• Yasama meclisinin iki seçilişi arasındaki süre, devre

[eğitim bilimi]

• Yarıyıl

  Kış dönemi sınavları.

[isim]

• Önemsemek işi

[isim]

• Önemsetmek işi

[isim]

• Önemsenmek işi

  Bu hadise para meselelerinin aşırı bir şekilde önemsenmesine sebep oldu. - Tarık Buğra

[-i]

• Önemli saymak, önem vermek, mühimsemek, saymak

  On yıl önce bunları çok önemserdim. - Adalet Ağaoğlu

[sıfat]

• Önemli sayılabilecek kadar

  Eğer önemlice bir iş olmuş ise plan kurar, tertip yaparlar. - Memduh Şevket Esendal

• Ciddi

  İzmir'in B. ilçesine, önemlice bir soruşturma yapmak üzere görevlendirilmiştim. - Erhan Bener

[sıfat]

• Önemi olmayan, ehemmiyetsiz

[nesnesiz]

• Önem verilmek, üzerinde durulmak

[-i]

• Önemseme işini yaptırmak

[isim]

• Bir yolun yön değiştirdiği yer, viraj

  Saffet Bey ilk dönemeci döner dönmez, yamağın eline cep saatimi tutuşturup şiddetli emir verdim. - Aka Gündüz

[mecaz]

• Bir durum, tutum, davranış ve düşüncedeki aşama

[isim]

• Önemsenme işi

[isim]

• Önemsiz olma durumu, ehemmiyetsizlik

[isim]

• Önemseme işi